Aramızı Bozmayın

2004 yılını yaşamaya başladık. Arabozucular yine sahnede. İllede 2004 te şu olacak bu olacak diye ahkam kesenler yeni yıl ile aramızı bozmak için büyük çaba harcamayı sürdürüyorlar. Oysa 2004 de hiç bir şey değişmeyecek. Zengin yine zenginliğini, fakir de fakirliğini sürdürmeye devam edecek. İkisi de durumlarını Tanrı vergisi olarak nitelendirecekler. Fakirler kendilerine sunulan yardım paketlerinden, çadırlardaki iftar ziyafetlerinden çok mutluluk duyarak yardım edenlere hayır dualar ederek yazgı olarak algıladığı fakirliğini, neden fakir olduğunu sorgulamadan sürdürecek.

Fakirliğin en büyük nedeni işsizliktir. İşsizliği yaratan faktörlerse tarımda ve sanayide yaşanan çöküştür. Yıllardır tek bir fabrika kurulumu gerçekleşmedi. Daha önce kurulan fabrikalar da özelleştirme adına birilerine peşkeş çekilerek kapanıp bitti. Paşabahçe Cam Fabrikasına, Beykoz Kundura Fabrikasına, Sümerbank fabrikaları ne oldu? Hangi birinde üretim yapılıyor. Daha nice fabrikalarda da durum aynı değil mi? Bu fabrikaların çalışanları işsizler ordusuna katılmadı mı?

AKP den birileri çıkıp yine ordudan, Atatürk'ten rahatsız olduğunu söyleyecek. Sayın Başbakan yine kaşlarını çatacak ve ona kamu oyu önünde göz dağı verecek. Onun gibi düşünenler başbaşa kaldıklarında arkalarını sıvazlayıp, "aferin çok iyi yaptınız" diyecekler. Ülkenin tüm sorunları çözülmüş gibi türbanı gündeme taşıyanlara daha zamanı değil bekle bakalım diyecekler ve onların da sırtlarını sıvazlayanlar olacak.

Seçimlere kadar üç aya yakın bir süreç içinde AKP yandaşları kapı kapı dolaşıp, herkese aş iş ve ikbal vadedecek. Ana muhalefet partisi, oh oh ne güzel çalışıyorlar diyecek ve tüm bu çalışmaların karşısında bırakın biraz da biz çalışalım demeyi, parmaklarıını bile oynatma zahmetine girmeyecekler.

Modern kadınlarımız çağ dışılığın ve tarikatçılığın simgesi türbanlı hanımlarla kol kola, omuz omuza laikliği yıkma savaşına laiklik karşıtı partilerin saflarında desteklerini esirgemeyecekler.

Birileri bu ülkede Kürt kökenli başbakanları, Cumhurbaşkanını, milletvekillerini ve devlet dairelerinde her kademedeki çalışanları görmezlikten gelip Kürt'lere özgürlük diye bas bas bağıracaklar. Kürt kızını Türk damada, Türk Kızını Kürt damada verip bölünmenin mümkün olmadığını görmekten aciz olan safları kandırmayı sürdürecekler.

Alevi vatandaşlar haklılıklarını daha gür sesle haykırmaya başlayacaklar. Yeter diyecekler yıllardır Sunni'lere verdiğiniz destek. Bu dinin içinde biz de varız diyecekler. Camilere verilen desteklerin tümünün Cem Evlerine de verilmesini isteyecekler. Devlet eğitime ve sağlığa verdiğinden fazlasını verdiği Diyanet İşleri Başkanlığına, artık kendi göbeğinizi kendiniz kesin diyemeyecek. Cami yaptırma yarışına yine çok cılız bir sesle, yeter artık cami yapmayın. Yaptığınız camilere imam veremeyeceğim demesine kimse aldırmayacak ve her kes bildiğini okuyacak.

Sol ve Sosyal Demokrat partiler birleşme adına havanda su dövmekten bile vaz geçecek, bir yerlerde belediye meclis üyeliği, muhtarlık ve azalık peşinde koşacaklar.

Fakir, işsiz, çöp bidonu tabildotçuları, içinde bulundukları durumu yine düşünmeyecekler. Suçlu ayağa kalk diyemiyecekler. Nasrettin Hocanın eşeğiyle birlikte ölmemek için gengel dikenini beklediği gibi Ramazan ayının bolluk ve bereketini özleyerek yaşamlarını sürdürecekler. Oylarını yine varsıllığı savunanların partilerini hem de analarının ak sütü gibi helal ederek verecekler.

Bize de tüm bu olanlara karşı kahrolmak düşecek.

Özcan Nevres