Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
Neden mi,çünkü etrafımıza dikkatlice bakarsak aslında bizi mutlu edecek o kadar çok şey var ki hayatımızda. Öncelikle sağlıklıyız,nefes alıyoruz,her bir nefeste içimizi dolduran tertemiz hava bile bizi mutlu etmeye yetmeli aslında. Çünkü bizler dünya üzerinde yaşayan ölümlüleriz. Nerede ,ne zaman, hangi konumda ve hangi sebepten öleceğimizi bilmeden , bilemeden yaşıyoruz. Hoş zaten ne zaman öleceğimizi bilsek nasıl olurdu acaba diye , oturup şöyle bir düşünmek lazım. Önümüzde çok kısa bir süremiz varsa ona göre dolu dolu yaşar, uzun senelerimiz varsa daha mı yavaştan alırdık hayatı ve yaşamayı? Asıl olan yarın ölecekmişiz gibi hayatın her dakikasından zevk alabilmek. Ama nerdeeeee....bizde o şevk. Öyle olmalıyız diyoruz da, iş uygulamaya gelince işte orada sınıfta kalıyoruz aslında. Mutluluk fark etmektir, etraftaki güzellikleri görebilmek ve hemen her şeyin tadını çıkarabilmektir.İnsan nasıl susuz kaldığında bir bardak suyu kana kana içiyorsa,hayatı öylesine kana kana yaşamalı,tıpkı ağzımıza aldığımız lezzetli bir yiyeceğin tadını çıkara çıkara yemek gibi,tıpkı sıcak yaz güneşi altında serin masmavi denize daldığımızda hissettiğimiz o enginlik gibi ...Dolu dolu mutluluğun tadına varmalı. Yaşıyoruz, her gece yatağımıza yatarken ki iç huzuru ile sabahları uyanabiliyorsak eğer, hayat güzel ve yaşanılası demektir. İnsanın her an , her dakika nefes alışında bile belki de şükretmesi gerekiyor yaşadığına. Neden mi? Çünkü hayata, sadece evet sadece bir pamuk ipliği ile bağlıyız. Gece yatıp, sabaha uyanamamak, evden dışarı çıkıp geri dönmemekte var aslında. O halde her saniyenin tadını çıkarmalıyız. Çünkü zaman öylesine hızla geçip gidiyor ki hayatımızdan. Zamanı durdurmak yada geri getirebilmek ne yazık ki mümkün değil. O nedenle en iyi şeylerimizi yarına saklamanın, en güzel eşyalarımızı kullanmadan sadece seyretmenin, ya da en basitinden aldığımız keyifli bir yiyeceği yarına, sonraya saklamanın hiç mi hiç gereği ve nedeni yok. Yarın yiyemeyebilir, giyemeyebilir, ya da hiç kullanamayabilirsiniz. Yaşayın dolu, dolu ve yaşarken sanki yarın hiç yokmuşçasına keyif alın yaptıklarınızdan, keyiflerinizi ertelemeyin. Keyiflerinize sevdiklerinizi de ortak edin, aynı tadı,aynı hazzı onların da alması için yardım edin. Öncelikle kendinizle barışık olun,hayatla barışık olmak için ilk şart bu. Kendinizi sevin, en güzel özelliklerinizi ortaya çıkarıp kendinizi çok sevin,şımartın arada bir de olsa. Sizi sizden başkası daha iyi anlayamaz,sevemez buna inanın. Çıkın evinizden dışarıya ve etrafınızdaki güzellikleri görmeye çalışın. Sadece bakmayın gelişigüzel, baktığınızı görmeye çalışın.Sevin çevrenizi,çiçekleri,kuşları ,insanları,herkesi,herşeyi. Siz sevdikçe, bir ayna misali sevginizin, neşe ve mutluluğunuzun size doğru geriye yansıyacağını göreceksiniz. Mutlulukla Mutlu kalın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BELGİN ERYAVUZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |