Bir gün elbet birinden inersin diye trenleri gözlemeye başlayalı ne kadar oldu acaba? Bilirsin Kari kentine tek ulaşım yolu tren hala. Sen giderken olduğu gibi gelirken de trenle gelirsin.
Hep indiğin treni hayal ederim düşlerimde. Ne renk olacak acaba diye. Bizim buranın seferini yapan tren baya bi eski olduğundan yakıştıramam dönüşünü o trenle yapmayı sana.
Pembeler içindeki gidişin gözlerimde hala Makşuka. En son gördüğümde en yakışan rengi giyerek o zaman, her geçen gün daha fazla üzdün beni. Gerçi seni iyi halinle hatırlamak da güzel ama keşke o kadar güzel olmasaydın merdivenleri çıkarken pembelerle.
Artık günde bir kere uğrar oldu şehrime tren. O bile bana yetiyor ya neyse. Kaçırmayayım diye treni hep şehrin merkezinde hallediyorum işlerimi. Seni bekliyorum her gün. Sabah kalktığımda omzumdaki kuşa sorum benim ölüşüm değil de senin dönüşün oldu zamanla; "bu gün mü küçük kuş büyük gün" diye. O da alıştı bana artık. Burdaki insanlar gibi.
Gelince şaşırma. Aliyoş diyorlar bana artık. Aliyoşlam' ı kısaltarak kullanıyor burdakiler. Ama sen kısaltma güzelim, dudaklarından çıkan adımı duymak güzeldi.
Başbaşa kalmak için tek sığınağımız olan otelin bahçesi artık cezaevi havalandırma koğuşu oldu. Kısa süre öncesine kadar haftada bir ziyaret eder seni düşünürdüm o bahçede. Artık bu lüksümde kalmadı elimde.
Saçların hala aynı kokuyor mu Makşuka' m. Kuzenimin torunu oldu geçen hafta, onun saçları koktu bana bir an sen gibi. Bir bilsen nasıl özledim seni, içim cız etti.
Artık evimde eletrik yok. Şehre uzak yerlere vermiyorlar. Hem mum ışığında yazmak da okumak da daha güzelmiş. Çok kızardım sana okurken ışık kullanmadığından gözlerini bozacaksın korkusuyla ama o zamanlarda farkedememişim yazık ki; mumun verdiği ferahlığı, hoşluğu. Sen zaten hep benden daha iyi bildin yaşamayı.
Ayın onyedisinde gelme sakın. O gün görüş olduğundan istasyon çok dolu oluyor. Seni göremem, kaçırırım, bulamayız birbirimizi diye korkarım.
Bu yıl gel artık Ekim' de. Giderken söylediğin gibi yirmisekizinde. Gerçi bir yıl sonra demiştin ama ben hala beklerim seni. Geçen hafta 47' me girdim Makşuka' m. On üç yıllık hayat yetmedi bana, seninle üç ay bi yaşasam artar bile ama.
Gençler bize benzemiyor. Ne gideni bekliyorlar ne de giden geri geliyor. Ama sen söz verdin yirmisekizine, ben de bekleyeceğime.
Fazla vaktim kalmadı galiba. Sen gel ecelle anlaşırım bir ara.
Son iki mektubum geri geldi. Yoksa taşındın mı haber vermeden? Gerçi yeni adresin bu gün yarın elime geçer; yoğunsundur ondan haber verememişsindir. Yeni adresini bildirene kadar eskisine gidecek yazdıklarım. Belki uğrar alırsın diye. Olmazsa da haber ver nereye gönderilecekse.
Tren gelir birazdan Makşuka' m. Gidip bakayım içinden pembeli güzel inmiş mi diye.
Aliyoşlam' ın...
****
2003 ekim 25' inde yazılan bu mektup asla sahibine ulaşmadı. Makşuka Eylül ayında ölmüş ancak kasabada kimsesi kalmadığından haberi olmamıştır Aliyoşlam' ın. Bir müddet daha aynı adrese mektup atmaya devam eden Aliyoşlam 4 yıl boyunca hepsi geri gelince yazdıklarının sevgilisinin onu terkettiğine inanıp Erkek Kuyusuna atmıştır kendini.
Hemen hemen her yüzyılda bir erkeğin içine düştüğü bu kuyu kasabalılarca kaderinden dolayı Erkek Kuyusu olarak adlandırılmıştır yüzyıllar önce.
2100' lü yıllarda kaderini değiştirmesi beklenen Kuyuya ithafen...