..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Türkiye > Merve Yıldırım




22 Kasım 2003
Çekin Ellerinizi Bacımın Örtüsünden!  
Merve Yıldırım
Ellerin uzaya çıkıp Ay’a ayak basmasının üzerinden yılların geçtiği, Japonların parmak telefon icat ettiği, bilgisayarlardaki gelişmelerin birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir seviyeye ulaştığı,


:BBEJ:
Artık sıkıldım.
 
Bunaldım.
 
Gına geldi.
 
Ellerin uzaya çıkıp Ay’a ayak basmasının üzerinden yılların geçtiği, Japonların parmak telefon icat ettiği, bilgisayarlardaki gelişmelerin birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir seviyeye ulaştığı, insanların bir iki çizikle gözlükten ömür boyu kurtulduğu, 6 milyar dünyalı olarak 2000’li yılları dolu dizgin yaşadığımız şu günlerde bazı beyinlerin ve bazı ellerin hala hanımlarımızın başındaki örtülerde ısrarla dolaşmasına ve Türkiye’nin ve dünyanın tüm sorunları bitmiş de insanlık olarak uğraşacak başka hiçbir şeyimiz kalmamış gibi örtülü bayanlara dünyanın dar edilmeye çalışılmasına dayanamıyorum.
 
İnsan haklarından ve insani özgürlüklerden hemen her gün her ortamda dem vurulduğu halde bir hanım toplumda başını örterek yaşamayı tercih etmişse okula gidemiyor, kamu kurumlarında çalışamıyor, belli sosyal ortamlara kabul edilmiyor. Ortada görünen sebep kamusal alanlarda bazı giyim yasaklarının ve sınırlamalarının söz konusu olması. Tesettürlüysen okuyamazsın, çalışamazsın ve resmi ortamlara giremezsin çünkü okulların, devlet dairelerinin, orduevlerinin ve meclisin kendine göre giyim kuralları var. Bu hanımlarımızın başlarındaki örtüler de genel görüntüyü bozuyor (!) ve dini inanç simgesi olduğu için de bazı insanları rahatsız ediyor (!)
 
Çarşıda dolaşırken, televizyon izlerken ya da plaja gittiğimde öyle şeyler görüyorum ki onlar da beni ve muhtemelen benim gibi düşünen bir grup insanı rahatsız ediyor. Saçtan, sakaldan, bıyıktan yüzünün cildi bile görünmeyenler, piyasada kumaş kalmamış gibi on beş santimlik etek ve yirmi santimlik bluzla dışarı çıkanlar (sonra da “Ayy sinir oldum ya, herkes laf attı bugün” diye şikayet edenler), yüzünde boş bulduğu her yere piercing yaptıranlar, saçlarını güya değişiklik olsun diye ama aslında bal gibi dikkat çekmek için garip renklere boyayanlar, daha neler neler… Ama ben bir gün bu ülkede hatırı sayılır bir konuma gelseydim ve insanların giyim kuşamına müdahale etme cüretini kendimde bulsaydım yapacağım en son şey herhangi bir ortamda tesettürden mini eteğe kadar herhangi bir giyim tarzına yasak koymak olurdu çünkü insanların toplum ahlakına aykırı olmamak şartıyla (örneğin çıplak dolaşmak gibi) diledikleri giysiyi diledikleri ortamda giyebilme özgürlüğünün olduğuna inanıyorum. Yetkililer beğense de beğenmese de…
 
Neymiş efendim, başörtüsü simgeymiş. Evet, baş örtüsü dini inancın simgesi olarak kabul edebilir. Ama öte yandan her tür giyim tarzı bir şeylerin simgesi değil midir? Ben de kot pantolonu özgürlüğün, piercingleri çılgınlığın simgesi olarak görürüm ve kulağında küpe gördüğüm hiçbir erkeğe de normal gözle bakmam. Çok şekilci miyim? Ben bu anlamda şekilciysem, başında örtü var diye kızlarımıza kadınlarımıza dünyayı zindan edenlere ne denir o zaman? Onlar şekilci değil mi? Örtülü bir hanımı kafasının içinde ne taşıdığını, toplum içinde nasıl davrandığını ve bu ülkeye neler kazandırabileceğini hiç dikkate almadan her gittiği yerde kapıdan geri çevirmenin dillere pelesenk olmuş kamusal alan yasağı bahanesi dışında makul bir açıklaması var mı? Ben örtülü değilim ama annem ben bildim bileli örtülü olan ve o örtünün altında müthiş bir akıl-mantık-pratik zeka bütünü taşıyan bir kadındır. On sene önce tanıdığım ve tesettürlü olduğu için iş bulma konusunda uzun yıllar sıkıntı çekmiş bir arkadaşım var. Üniversite mezunu pırıl pırıl bir insan, ama, maalesef, sırf başını örttüğü için yıllar boyu gittiği her kapıdan çevrildi ve nihayet geçen sene bir iş bulabildi.
 
Millet olarak belli seviyeye gelmek için bambaşka konularda yapmamız gereken daha onlarca şey olduğu halde, bazı devlet adamlarının hala yatıp kalkıp “biz ne yaparız da şu örtülüleri evlerine tıkar, toplum hayatından tamamen ayırırız” diye mesai tüketmeleri bence Türkiye’nin çok büyük bir ayıbıdır.
 
“Bu insanlar gericidir” diyerek bir yandan onlar eğitim ve çalışma hayatından uzak tutulurken diğer yandan gündem boşu boşuna meşgul ediliyor. Ve bir yandan bu ülkeye hayal bile edemeyeceğiniz hizmetler sunabilecek bir yığın kızımıza kadınımıza hayali prangalar vurulup “ya okul ya örtü” veya “ya iş ya örtü” gibi çok zor ve mantık dışı tercihler sunulurken, diğer yandan milletçe ilerleme yolunda çalışmak için harcayacağımız zamanı gündemdeki bu yersiz ve manasız polemikleri susturmak için harcamak zorunda kaldığımızdan, iki yönlü kıstırılmış 60 milyonluk toplum olarak, tam gaz gitmemiz gereken yollarda bu at gözlüklü sözde ilericiler yüzünden hala ikinci viteste takılıp kalıyoruz. Kimler gerici soruyorum size? Okuyup adam olmaya, vatana hizmet etmeye çalışan inançlı hanımlarımız mı, belki sözlük anlamını bile bilmediği laikliği kalkan edinip bir bardak suda fırtınalar kopararak ülkemin önüne her geçen gün bir yığın taş koyan dar kafalı bürokratlar mı?

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Felsefe Farkı
Gönderen: fatal / İstanbul
4 Aralık 2003
Bu kamusal alan ve başörtüsü çatışması fevkalede can sıkıcı. Vatandaşların kıyafetlerinden ötürü, ferdi olduğu devletin kurumlarına alınmamasının kabul edilebilir hiçbir gerekçesi olamaz. (Sizin de yazınızda belirttiğiniz ahlaka aykırı durumlar dışında) Başörtüsü yüzünden subay oğlunu ziyarete gidemeyen tanıdıklarım var. Ordu lojmanlarına sokulmuyorlar. Bir arkadaşım orduevine düğüne gitmişti. Top sakalını kestirtmişler (inanın şaka değil). Mahkeme salonlarına da almıyorlar. İnsanlara hoşgörü göstermezseniz onlar üzerindeki hakimiyetiniz sarsılır. Sahip çıkmazsanız kaybedersiniz. Devlet sanırım, milletinin önemli bir kısmını gözden çıkarmış...

:: ...
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / izmir
26 Kasım 2003
Bana kalırsa, en azından benim şahsi fikrim böyle, kimse başörtüsüne karşı değil. karşı olunan şey başörtüsünün siyasi simge haline gelmiş türban hali.. aslını sorarsanız ben rahatsız oluyorum biz kadınlar üzerinden, biz kadınların inançlarımız doğrultusundaki örtünmemizden siyasi malzeme çıkartılmasından.. ben üniversitede okurken pekçok arkadaşıma para teklif edildi türban taksınlar diye. üstelik bazıları zaten örtülüydü!!! ama onların istediği simgesel örtü değildi.. bunlar yaşandıkça ve kendini bilmez bunca insan bu tür eylemler yaptıkça kimseye doğruyu anlatamazsınız ya da samimiyetinize inandıramazsınız.. sizin şahsınıza değil sözlerim. bazı odaklar, laikliği dinsizlik, tesettür ve inançları yaşamayı, ibadeti de düzen karşıtı olarak gördüğü ve gösterdiği sürece hiçbirşey değişmeyecektir. din siyasi malzeme olarak kullanıldıkça bu sorunlar devam edecektir. din ve devlet iki ayrı olgular, bu böyle algılanmadıkça ve sindirilmedikçe sorunlar birbiri ardına gelecektir. artık yavaş yavaş avrupa da da yasaklanıyor türban.. kamusal alanlarda en azından.. bunun altındaki gerekçe nedir sizce mesela? Meryem




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayvanlar insanlardan değerli midir ki!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Espriyi yakalamak
Ölümü satın almak
Gelin modaya bir de bu taraftan bakın
Bir Eş İstiyorum... İyisinden Olsun!
Fitil Oluyorum...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Garip Şiir [Şiir]
Hoşgeldin Bebek! [Şiir]
Öldürdüler Güvercini [Şiir]
Hayat dediğin nedir ki... [Şiir]
Anti - Alkolik Şiir [Şiir]
Hasret şiiri [Şiir]
Dosta çağrı [Şiir]
Yoksa aşık mı oluyorum.. [Şiir]
Devir Değişti Dostum [Şiir]
Hadi canım sen de [Şiir]


Merve Yıldırım kimdir?

Kendini bile bileli aklına gelen her konuda irili ifaklı kağıt parçalarına, defterlere ve bilgisayar ekranına yazıp durmuş bir amatör.

Etkilendiği Yazarlar:
Hayat...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Merve Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.