Böylesi insanlarla aynı havayı solukluyor olmaktan utanıyorum. Böylesi insanlarla aynı 'vatan' toprağı üzerinde yürüyor olmaktan utanıyorum.
Böyle kişilerle aynı çeşmeye ağız veriyor olmaktan,aynı ekmeği lokma ediyor olmaktan, aynı yağmurda ıslanıp bu ülkenin aynı sevincini-hüznünü paylaşmaktan utanıyorum...
Uğruna ne düşüşlere tanık olduğum toprağımın, böylesi insanımı içinde barındırabiliyor olmasına tahammül edemiyorum...
Bu topraklarda yetişen bu 'kuraklığı' kabule yanaşmıyorum! Bu benim toprağım olamaz! Bu, geceleri uykumu elektiriğiyle dağıtan, bu zoraki nadasa soyundurulan toprağımın, böylesi bir kuraklığa dönüşüyor olmasını kabullenemiyorum!
Bu insanlar gittikçe çoğalıyor. Bir ayrık otu gibi sardılar iyice toprağımı.
Soluklanacak bir gölge,susuzluğumuza bir 'kanış' yok mu artık?
Bedeli ödenmemiş bir parsellemedir şimdi toprağımın bu esareti.
Gözlerimi çizik içinde bıraktınız yansıdığınız tüm görüntülerde!
Dilimin ucuna bir darağacı kurdunuz, sözlerimi infaza çabaladınız!
Bu, emeksiz parsellediğiniz ülkemin her güzelliğini talan etmekten yorulmadınız!
Emeğimin alnımda biriktirdiği tere, bir bardak soğuk su ferahlığını çok gördünüz!
Sözün ırzına bu kadar kolayca geçiverdiniz!
Cellatlığınıza, gasıplığınıza ne kadar da çok MÜŞTERİ buldunuz!
Ne kadar da çok alkışlandınız! Ne kadar da kolayca bu toprakta kök saldınız!
Ey siz memeleri buruşmuş tanrılarına ibadet bahşeden şehvetli kullar! Bu toprağın sahibi mi sandınız kendinizi?
Bu kumdan yapılma tanrılığınız bizi esir eder mi sandınız?
Bu dikiş tutmaz ceketlerimize, siz düğmelerinizi dikebileceğinizi mi sandınız?
Bunun hesabının burada kalacağını mı sandınız!
Ben yeşerdiğiniz toprağın mahsülü değilim sizin!
Sizin emeğinizde emanette ve güvende değilim!
Bir gölge olamaz bana sizin gövdeleriniz.ama bilin ki, güneşiniz de beni kavuramaz!