Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
27 aralık 2003 tarihli, iki onurlu öğretmenimizin, iki meslektaşımın, hayatlarından vazgeçmek pahasına, yavrularını ölümden kurtarmak adına ölüme olan o onurlu yürüyüşlerini, yüreğimiz lime lime parçalanarak okuduk...Bir Bayhan kadar, taşfırının bıyıkları kadar, Gülbenin kaseti kadar...değeri yokmuş meğer Aysun ve Burçin öğretmenin... Bu her anı utançla sarmalanmış ülkemde, bunu da mı görecektik? Bu ülkenin hepimize yetecek güzelliklerine bir akbaba gibi çöreklenip parselleyen, alınlarında bir damla helal yüklü ter biriktirmeden ülkemin güzelliklerini zimmetlerine geçiren bu soysuzlara, bu haramilere, bu hırsızlara bir dur diyecek yok mu, ne olur söyleyin, yok mu? Dört yıldır devletime bir eğitimci olarak hizmet veriyorum. Derdim asla para değil! Allah'ıma çok şükür kimseye muhtaç değilim, ama fahişeliği tescilli bir Gülben Ergen'in bir gecede kazandığı parayı ben 4 yılda kazanamadım! 24 Kasım öğretmenler gününde bizle ilgili haberler, Hülyalardan, Sedalardan, Gülbenlerden çok sonraları, satır aralarında ve 'lütfen' verildi. Yanarak ölüme yürüyen o asil ve onur timsali iki kadın öğretmenimin utancı bizi boğacak! Buna tahammül çok zor! Bu onursuzlara, bu katillere, bu hırsızlara, bu haramilere verilen değerin zerresini o iki öğretmenime, ölüme bizlere bir utanç bırakarak yürüyen bu iki kadınıma verilmedi... Ya 19 Mart 2003 de Urfa'da (şanlı diyemiyorum!) evlerinden kilometrelerce uzakta, bu coğrafyanın ezilen, eğitimsiz bırakılan çocuklarına ışık olmaya çalışan iki kadın öğretmenimizin altı kişi tarafından tecavüze uğrayışlarını hangimiz hatırlıyoruz? Hangimiz duyduk? Gülben Ergen'in sevişme kasetleri ülkenin haftalarca bir numaralı gündemi olurken, bu iki kadın öğretmenimiz, onurları tahammülü zor bir şekilde kirletilerek tecavüze uğrarken hangi gazetecinin, hangi tvnin sesi çıktı? Bu utanç bizi boğacak. Tarih bizi utançla yazacak. Çocuklarımız bizi utançla anacaklar... Kalemimiz sözün namusuna tercüman olsun. Bu kadar, kıçı rahat, keyfi yerinde kalem erbabı arasında kaç kişi dile getirdi bu utancı... Onları o ıssız bozkırlarda yanlız bırakmayın kardeşlerim. Bu anadolunun talihsiz çocuklarına ışık olan öğretmenlerine yapılan bu onursuzluklar bir gün bizi utançtan öldürecek! Bu utanç bizi bir gün öldürecek! Bu utanç bizi öldürecek... Öldürecek...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mustafa evci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |