Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Sokaklarda sekiz bin sahipsiz ve eğitimsiz çocuk başta tinercilik olmak üzere her türlü ahlaksızlığın batağına düşmüşler. Uzmanlar uyarıyorlar. Önlem alınmazsa on yıl içinde bu çocukların sayısı otuz beş bine çıkar ve Türkiye'nin başına bela olur. İnsanlar sokağa çıkamaz diyorlar. Peki bu uyarıya rağmen önlem alınmaya çalışılıyor mu? Mevzuat hazretlerinde önemli değişiklikler yapılıp çocuk sahibi olmak isteyen ailelere istedikleri vasıflardaki çocuk evlatlık olarak verilebiliyor mu? Asla mevzuat hazretleri buna izin vermez. Eski zamanlarda adamın biri müdürlükten emekli olmuş. Emekli ikramiyesiyle ev alma gereği duymamış. Zira zamanında bir ev sahibi olmayı başarmış. Eline geçen parayı ne yapsın? Karar vermiş ticaret yapmaya. Bir manifatur dükkanı açmış. Daha ilk gün bir müşteri gelmiş. On metre keten istemiş. Adamın müdürlük damarı kabarmış. Hayır demiş kaput bezi alacaksın. Müşteri benim kaput bezine ihtiyacım yok bana keten bezi gerkli. Anlaşamamışlar. Müşteri alış veriş yapmadan gitmiş. Ardından başka bir müşteri gelmiş. Bana beş metre pazen verirmisiniz demiş. Müdürün müdürlük damarı yine kabarmış. Hayır demiş, kadife alacaksın . alırsın almazsın derken bu dalaşmalar yüzünden hiç satış yapamaz olmuş. İşi bakkaliyeye çevirmiş. Pirinç isteyene şeker, fasulye isteyene nohut, şeker isteyene tuz alacaksın dayatmaları yüzünden dükkana hiç kimse gelmez olmuş. Dükkanında nerede yanlış yaptım ki bu insanlar bu dükkana gelmez oldular diye düşünürken bir dostu ziyaretine gelmiş. Derdini dostuna açmış. Ne iş yaptımsa tutturamadım diye yakınmış. Dostu bu işler sana göre değil. Gel seni hela müdürü yapalım demiş. Müdürün aklı pek yatmamış bu işe. Dostu ısrar etmiş hele bir dene, sırtında yumurta küfesi yok ya. beğenmezsen vaz geçersin. Aramışlar sormuşlar. Sonunda işletmecisi olmayan bir hela (günümüzün diliyle tuvalet) bulmuşlar. Müdür erkenden masasına kurulmuş. Az sonra biri koşarak gelip tuvalete dalmış. Adam bir taraftan raspa yapıyormuş. Nasıl yapmasın adam ishal. İbriğin birini eline almaya kalkışınca müdür gürlemiş. Bırak onu yanındakini al. Adam al dediği ibriği alıp kabinin birine yönelmiş. Müdür yine gürlemiş. O kabine değil, yanıbaşındakine gir. Adamın nedenini tartışacak hali yok. Peki efendim deyip diğer kabine girmiş. Müdür derin bir ohhhh çekmiş. Ne güzel bir iş bu demiş. Benim müdürlüğümü aratmıyor. Kadın elli dört yaşında. Eşi ise kırk yedi yaşında. Aslında kadın eşiyle aynı yaşta. Zamanında ailesi nedense yaşını yedi yaş büyütmüş. İkisi de öğretmen emeklisi. Çok uğraşmışlar çocuk sahibi olmak için. her yolu denemişler ama olmamış. Evlat edinmeye karar vermişler ve gereken yerlere başvurmuşlar.Aldıkları yanıt aynen şöyle. Siz kırk yaşı aştığınız için size ancak beş yaşın üstündeki çocuklardan verebiliriz. Aile yeni doğmuş veya iki yaşına kadar bir çocuk istiyor. Zira çocuğun kendilerini öz anne ve baba bilmelerini istiyorlar. Kurumlar diretiyorlar. Olmaz da olmaz. Siz çocuğu aldıktan sonra ya kısa bir süre sonra ölürseniz, ya da bakamaz duruma düşerseniz ne olur? Ne olacağını ben söyleyeyim. Çocuk evlat edenlerin yasal mirasına konar ve ömür boyu rahat eder. İnsaf edin. İki yaşındaki çocuk ile beş yaş çocuğun arasındaki yaş farkı ne ki? Üç yaş değil mi? Nüfustaki yaş büyütülmeli olduğu için küçültülemiyor. Bu durumda aile de özlemini duydukları yavruya kavuşamıyorlar. Kurumların sorumlularına sormak gerekir. İleri yaşlarda çocuk sahibi olmuş ailelerin elinden çocukları bakamazsınız. Bakmaya ömrünüz yetmez diye ellerinden alıyor musunuz? Elbetteki bu iş kurumdan değil yasalardan kaynaklanıyor. Devlet kurum yöneticilerine zoraki eski müdürlük yaptırıyorlar. Hayır senin istediğin olmayacak. Ben ne verirsem onu alacaksın. Yasada ne yapmak gerekiyorsa hemen yapılmalıdır. Çocuk sahibi olmak isteyen gelir ve durumları uygun ailelere her türlü kolaylık gösterilmelidir. Sokakların daha çok sahipsiz, yersiz yurtsuz çocuklara gereksinimi yok. Özcan Nevres ozcannevres@portakalofis.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |