Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Epey oldu bir gazetede bir vatandaşa hapiste yattığı 7 yıl 9 ay karşılığında 4 milyar 750 milyon lira ödenmiş olduğunu okudum Adalet Bakanlığı tarafından. Bu ödemenin nedeni ise vatandaşı bir cinayetten dolayı suçsuz yere yatırmalarıymış...Meğerse suçu başkası işlemiş..”Ben yapmadım, ben öldürmedim” demişse de vatandaş, illaki bir suçlu bulunacak ya, on yedi yıla mahkum edivermişler adamcığı...Aradan geçen 7 yıl 9 aydan sonra esas suçlular çıkmış ortaya ve adamı serbest bırakmışlar, adı geçen parayı ödeyip... Ama aynı devlet, Telekom davasında 11 ay hüküm giyen birinden rahatlıkla 2 milyar 150 milyon para çekebiliyor kasasına. Hem de suçun Telekom’da olduğunu bile bile ödetiliyor vatandaşa bu para...Burada Türk Ceza Kanunlarını yada bu kanunları hayata geçiren yargı sistemini eleştirmek değil amacım. Amacım vatandaşlara yapılan haksızlığa dikkat çekmek, bir bakıma verilen kararlardan ötürü uğranılan haksız kayıpları ortaya koymak...”Devlet kuruluşları hata yapabilir, vatandaş yapamaz” zihniyetini hakim kılan bir anlayışın açtığı yaraların büyüklüğünü gösterebilmek... Şimdi bir düşünelim lütfen! 7 yıl, 9 ay içinde kaç tane 11 aylık dilim vardır acaba? Toplam 93 ayı 11 e bölersek, yaklaşık 8,7 ye yakın bir rakam elde ederiz. Bu şu demektir! 2 milyar 150 milyonun 8,7 katı tazminat!.. Bu da yaklaşık 18 milyar yapar. Oysa devlet ne yapmıştır; sadece dörtte bir oranında para ödemiş haksızlık yaptığı O vatandaşa. Adalete bakınız hele(!) Şaşkına döndüm şaşkına! Bu yalnızca insana bindirilen, işin parasal balta yanı. Bir de insan hayatını hiçe sayan, onurunu kıran tarafları var elbet..10 yıla yakın ömür çalınmış, iş gücü bitirilmiş, morali hurdahaş edilmiş, yaşadığı toplumla ilişkileri bozulmuş o vatandaş ne yapacak şimdi? Bence bu ülkeden nefret edecek bir kez daha...Haksız da sayılmaz hani! Bütün bu hesaplamalardan sonra, benim, güzel ama rağbet göreceğinden kuşku duyduğum bir önerim olacak. Artık devir değişse diyorum. Nasıl mı? İnsanları işveren, devleti işçi yapan bir toplum düzenine geçerek! Aynen gelişmiş toplumlarda olduğu gibi... Ne dersiniz? Umut edebilir miyim?(!)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |