Artık CHP de Kavga Yok!!!!!
Tam inanalım mı demeye hazırlanıyordum ki kongre salonu birden karışıverdi. Naylon delegelerle seçim kazanma soytarılığına son verilmedikçe kongrelerdeki bu çirkin görüntüler sürecektir. Bu yalnızca CHP için değil, tüm partiler için geçerlidir. Oysa sol söylemine rağmen solla tüm ilişkilerini koparmış olan CHP nin yeni bir atılımı gerçekleştirmesi gerekirdi. CHP yi yine eski altı oklu umdeleri ile tanınan çizgisine dönmesi sağlanmalıydı. Eğer CHP içinde bir kavga gerekiyorsa, kavganın nedeni naylon delegelik değil, aslına rücu kavgası olması gerekirdi. İçimizdeki solda toparlanma umudunun ateşi bu kavga sonucunda iyice sönüp bitti. CHP solda umut olmaktan çıkmıştır. Bu durumda diğer sol partiler bir araya gelerek yeni bir umut yaratmalıdırlar. Eğer bu başarılamazsa solun cenaze töreninde buluşmaktan başka bir şey elden gelmez.
Şanlıurfa?da kaçan bir boğayı yakalamak için uygulanan vahşet, insan olma erdemliliğinden yoksunluğumuzu sergiledi. Koca koca kaya parçalarını boğaya yağdıranların hiç mi vicdanları sızlamadı? Bu mu insanlık? O hayvanı hayvanca yakalamaya çalışma yerine bir veterinere haber vermek ve onu uyuşturarak yakalamak gerekmez miydi? Çok zor mu belediyelerce bu tür işler için uyuşturucu iğne atan bir silahın edinilmesi. Bir de televizyon kameramanlarının bu vahşeti görüntülemek için gösterdikleri çabayı anlamak olası değil. Bu rezaleti tüm dünyanın gözleri önüne sermenin neresi habercilik? Neresi başarı? Haber almak elbet te her habercinin görevi. Ama ülke çıkarlarına zarar verecek haberleri atlamak bence o başarıdan çok daha önemli.
Günlerdir sayın Başbakanın attan düşmesi gündemden düşmüyor. Meğer bir başbakanın attan düşmesi ne büyük bir olaymış. Bu konu ile ilgili yeterli haber yapılmasına karşın her gün temcit pilavı gibi önümüze sürülmesini anlamak olası değil. Bu düşüş sırasında şu veya bu olurmuş. Hiçbiri olmadığına göre, olmadığına şükretmek daha mantıklı olmaz mı? Yoksa olmadığı için üzülenler mi var? İzleyicileri bıktırmanın ne gereği var?
                         ***
Yaz aylarında ülkemizin coğrafi yapısı nedeniyle havaların kurak geçmesi gerekmektedir. Oysa en az atmış yıl geriye gidebilen yaşta olanların anlattığına göre Silivri?de üç gün önceki ağaçları kökünden söken, çatıları uçuran, bacaları deviren hortumun ve ardından gelen boranın bir benzerini yaşamadıklarını söylüyorlar. Bu boranın sonucu Kumluk mevkiindeki geniş alan gölden farksız bir duruma gelmişti. Yaz aylarında yoğun olan trafik yüzünden yayalar Mimar Sinan köprüsünde yürümekten kaçınmaktadırlar. Bu nedenle de o geniş meydandaki yolu kullanmayı yeğlemektedirler. Su birikintileri yüzünden gündüz bile zor geçilen meydandaki yolu gece karanlığında nasıl geçsinler. Aylardır yaptığım uyarılara rağmen bu alan bir türlü ışıklandırılmamıştır. Yayaların rahat yürümesi için planlanan yol içinse henüz hiçbir kıpırtı yok. Daha evvel yazdığım gibi ışıklandırma ve yol işi kış aylarında mı yapılacak? Yani iş işten geçtikten sonra.
Büyükçekmece?de bir arkadaşı beklemek için belediyenin karşısındaki Şelale Çay Bahçesinde oturmuştuk. Şelaleyi ve gölün içinde yüzen ördekleri uzun uzun seyrettik. Benden daha eski Silivrili olan iki arkadaşıma, neden Silivri?de böylesine güzel bir yer yok diye sordum. Arkadaşlar Silivri?de ne var ki bu olsun diye yanıtladılar. Oysa Silivri çok daha güzellerine layık. Belki de sırası gelmemiştir. Dileğimiz Silivri?de de böylesine güzelliklerin yer alması.
                              Özcan Nevres
ozcannevres@hotmail.com