..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Gültekin BAYIR




2 Temmuz 2003
İstikrarsızlıkta Gösterilen İstikrar...  
yüzleşiyorum

Gültekin BAYIR


Boğazda bir çay içtiğimiz güz gözlü kadına yaşadığım otuz beş sene için okkalı bir küfür ; ama ne kadar süreceğini bilmesem de geride kalan ömrümde yaşayacağım muhtemel güzellikler için sonsuz bir şükran borcum olduğu kanısındayım


:CJBD:
Kendini sevmeyi bencillikten ayırt edebilmiş olmana rağmen gerçek ve teskin edici nedenlerden hep mahrum kalmışsın bu konuda. Hiçbir şeyin sonuna ne merak duyup, ne gerek görüp, ne de zahmet buyurup gitmemişsin neredeyse. Zevk alacağına emin olduğun, işlere, kişilere, aşklara ve en kötüsü de zaferlere teğet geçmişsin hep. Evet, teğet geçmişsin güzel ve mutlu bir yaşama bu güne değin farkına bile varmadan. Üstelik bir gaflet uykusu yerine bin bir savaş yarasıyla gövdende ve ruhunda sana ait olmayan yüz binlerce kavganın içinde canhıraş boğuşarak hem de. Ne zaten sana layık görülmemiş kahraman yaftası avutur seni bundan böyle; Ne de teğet geçmek yerine durup biraz tadabildiklerinin lezzetlerinden aklında kalanlar. Bunları kendine ve başkalarına ne kadar ballandıra ballandıra anlatabiliyor olsan da üstüne üstlük. Hiç ama hiçbir faydası olmayacak.
Eşek kadar olmuşsun. Okumuşsun, seyretmişsin, dinlemişsin. Zaman zaman şuradan buradan kulaktan dolma bilgiler hatta sadece aklında kalanlar bile seninle karşılaşanları bir kenara bırak seni bile şaşırtır olmuş. Okuyup ettiğin, sorup soruşturduğun hatta üşenmeyip araştırdıkların bile fuzuli neredeyse hayatında. Her öğrenme seansındaki şaşırtıcı yatkınlığına hayret edip öte yandan da acep ne menem bir öküzüm ben diye her sorduğunda kendine; Ne adil davranmış nede başkalarıyla; Hele de hiç beğenmediklerine kıyaslama hilesine hiç ama hiç başvurmadan neredeyse; hem kendini sevmeye devam edip için için. Bir yandan da acımazsızca ve sürekli eleştirmişsin kendini.
En mütevazı yanlarını bile zaten vardı deyip hiç hesaba katmamışsın kendini kantara çekme anlarında. Hep zaaflarının anlaşılabileceği cümleler olmuş başucu kitaplarının altı çizili sayfalarında. En beğendiğin paragraflar ve ana fikirler bencileyin dediğin adamcıkların çöküşünü anlatan manzumelerden ibaret neredeyse. Bünyende var olduğunu bildiğin bir takım iyi ve anlatılası yönlerini izaha hep imtina etmişsin. Bu tevazu mu yoksa anlatırsam varsayım muamelesi mi yapmış olurum diye bir kaygıyı daha aşamamışsın. Seni dinleyenin tarzını, seçtiğin kelimelerini hatta senin kulağına karga baladı gibi gelse de ses tonunu sevmesini anlamlandıramamışsın hiç. Her beğenilişin yeni bir sonun yeni bir hezimetin başlama çizgisi olmuş hayatta neredeyse.
Hiç; Hep, daha, aman diyenlerin etkisinde kalmamışsın. Normal insanların zayıf yanlarının sana bulaşması kaygısından olsa gerek sıradan insanın gücünü, hırsını ve devamlılığını görmezden gelip bünyeni bu kabil meziyetlerden korumuşsun, en salakça gerekçelerle hem de. Kendine has kılmaya çalışarak her şeyi en sıradan ve basit erdemlerin bile etrafında dolaşıp durmuşsun isabet edemeden. En sevdiğin filmler, müzikler, renkler, kadınlar hep gerçekten beğenebileceklerine çok yakın olmuş ama asla tam anlamıyla en sevdiklerin olamamışlar sanki. Teğet geçmek fikri hep korumuş cazibesini hayatta senin için. Elde edilmek kaygısı elde edebileceklerini dokunmana engel olmuş. Fethetmeyi göze alamamışsın hiç. Ama hep etrafını kuşatmış, tüm yolları kesmiş ve kendini elde etmek için gereken bin bir zahmete büyük bir ustalıkla soktuktan sonra vazgeçivermişsin. Ama neticesinde elinden kayıp gitmiş olmasınlar, kaçırdı, başaramadı demesinler diye sanki insanlar. En görünün haliyle ellerinin afişe etmişsin kendince erdem sandığın salaklığıyla isteksizliğinin verdiği vazgeçmişliği ve avuçlarının büyük boşluğunu insanlara.
Şimdi geride kalanları anlatıyorsun bak. Geride kalanlar, bunlar sadece kelimeler. Tek servetin, tek varlığın bunlar. Üstelik sandığın kadarda zengin değilsin bu konuda. Ne yapacaksın bu konuda merak ediyorum bundan böyle.
Zira bir türlü cesaret edemediğin beş saniyelik bir fiilin seni koparacağı ve hiç hoşnut olmadığının gün gibi aşikâr olduğu bu yaşamdan alman gereken bir tek ders var aslında. Ya kalmak için gereken basit değerleri edineceksin; ya da gitmen için gerekeni yapmanı sağlayacak olan fiili gerçekleştirme cesaretini.
Kalmak başarı olur bir kez dahi gitmeyi planlamış ve gerçekten istemiş birine Bu nedenle kalmak için gerekçelere ihtiyacın var. Ama bu gerekçelerin kim için gerekli olduğu konusunda samimi olma cesareti de ayrıca bir temel ihtiyaç. Sen daha kendin için yazdıklarını bile ikinci tekil şâhısa anlatmaktan sıyrılma cesaretini bile göstermezken; öznesi bizzat kendin olan cümleleri bile ben diyemeden anlatma külfetini göze alıp içindeki ukala akıl hocasının sözünden hiç çıkamazken. Kendi Özüne bile kobay muamelesi yapıp kendinle öz arasındaki çatışmayı körüklerken; Nasıl ikna edeceksin sevdiğin başka Özlerin benliklerini onları sevdiğine ki?
Kendini beğenmek duygusunun kaybetmenin içindeki kişisel ve tek hedefi sen olan büyük öfkeyi serbest bırakmasından korkuyorsan? Ve eğer bu öfkenin sana yapabilecekleri hakkında biraz olsun fikrin varsa, o öfkeden kaçışını hayata bakış açınla eşdeğer tutma zavallılığınla özdeşleştirip gereken yaşama hırsını gösteremiyorsan ve yine aynı öfkenin senin benliğinin önemsiz bedenine yapabilecekleri yüzünden kendini bastırıyorsan. Zaten gitme vakti çoktan geçmiştir bile!
Ya git ya kal oğlum Gültekin. Bu sana son nasihatim. Ya edineceklerini göze al ve kal
Yada siktir git bu hayattan !!!
İmza: içindeki AKIL HOCAN


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Ellerinize, yüreğinize, kaleminize sağlık.
Gönderen: Didem Duruöz / , Türkiye
19 Nisan 2010
Diyecek söz çok ve şu anda yüreğimden dilime bir türlü ulaşamıyor.Şu sıralar bir kilit var içimde bir yerlerde, ona rağmen yazınız dokundu yüreğimin en kuytu köşesindeki Duru' mun içine. Gözümden bir damla yaş iniyor şimdi yanağımdan aşağıya. Diğerini durdurmanın yolu bu yazıyı ikinci defa okumayı sonraya bırakmaktan geçiyor.Bu size ilettiğim ilk teşekkürüm olsun, şimdilik size sadece iyi ki varsınız diyorum.Sevgi ve Saygılarımla.Didem

:: satır araları yüzeye çıkmış !!
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / izmir / türkiye
3 Temmuz 2003
Bazen inceden inceye değinilir anakonuya, bazen ise açık açık.. Nedense açık açık olanlarla aram pek hoş değil.. severim satır aralarını okumayı, okuduklarımdan hoşlanmayacak bile olsam... Ben diyorum ki o içindeki akıl hocana.. HALT ETMİŞSİN SEN... KALACAK TABİİ Kİ.. VE ARTTIRACAK KAZANILMIŞLARINI... Dostlarım bana çoğu zaman pollyannacılık oynadığımı söylerler... Belki de haklılar, ancak belki de gerekiyor böyle olmam.. Yaşamın sadece nefes alıp vermek olmadığını, zor koşullarda bu sayede anlıyabiliyorum belki.. Belki kaçıyorum belki de tam aksine savaşıyorum dimdik... Ölümün soğuk nefesini iki kez ensemde hissettim ve sanırım o yüzden bağlıyım hayata bu kadar.. Bedenim yaşıyorken ruhumun ölmesine nasıl izin verebilirim ki... Son zamanlarda yolunda giden o kadar az şey olmasına karşın hayatımda, gene de her sabah yeni günün coşkusunu taşıyorum içimde.. Ben halen yaşıyorum, nefes alıp vermekten ötesini yapmaya borçluyum kendime.. Ben borç ödüyorum:)) ve diyorum ki; kuş sesi'nde sonu çağrıştıran ama tutunmaya çalışılan bir yaşam izi var.. evet; akıl hocan bir konuda haklı.. ya kal ya da git... ama karar ver ve kararının getirdiği sorumluluğu da taşı sırtında... yükün ağırlaştığında verecek bir omuz var izmir'de onu bil yeter:)) offf be... dağıldım yaaa... zaten sıcak bulandırmış zihnimi.. rahat bırakmak istiyorum şimdi.. zihnimi, yüreğimi ve kendimi...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sahiden Var mıyım? Yoksa Bu Bir İhtiyaçtan Yanılsama mı?
Öylesine
Repertuar Çalışması... Devam...
Karanlığın Küçük Kahverengi Lekeleri.
Siz Hiç Bir Kat Yukarıda Öldünüz Mü?
Repertuar Çalışması...
Yapabileceğinin En İyisini Yapmamak...
Yaşam Denilen Ve Kaç Bilinmeyeni Olduğu Bilinmeyen Denklem.
Sanırım birden fazla ben varım !!!
Bu aralar ne mi yapıyorum ?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İki Hece [Şiir]
Şiirimsi. [Şiir]
Soru [Öykü]
Değişmeli [Öykü]
Koşma Süreyya ! [Eleştiri]
Komplo Teorilerinin En Teorik Olanı. [İnceleme]
“Tanrı’nın Eli” ve panik halinde üç beş surat. [İnceleme]
Bir Garip Aşkın Mektubu [Bilimsel]


Gültekin BAYIR kimdir?

Zaman daralıyordu, adeta demir sertliğindeki grimsi akşam karartıları etrafımızdaki yerlerini alırken eksik olan metal seslerini bilinçaltımız tedarik etmekteydi. Aman tanrım buda mı olacaktı dedi Elophis. . .

Etkilendiği Yazarlar:
T-H-O-S-H-U-N


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gültekin BAYIR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.