Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
Tüm programı sessiz olmasına karşın sonuna kadar zevkle izledim. Keşke bu güzel programı sesli olarak yeniden yayınlasalar. Programın içeriği ayrı zevk, eski dostları ekranda görmek apayrı bir zevk. İki yıldan beri görmediğim evimi göremediysem de evimin yakınlarını görmenin hazzını yaşadım. En az kırk yıllık dostum ağabeyim Celep lokantası ile Celep otelinin sahibi Halil İbrahim Celep’i seksen yaşın üstünde olmasına rağmen onu dimdik yürürken ve kamera karşısında delikanlı gibi konuşurken görmenin sevincini anlatamam. Yeniden Foçalı olma özlemi bir kor ateş gibi içime çöktü. Ekranda can dost ve komşum Tarık Dursun K. Ağabeyimi aradı gözlerim ama göremedim. Evimin on metre ilerisindeki iskelede masamızı kurup ailece oturup çay içtiğimiz günleri anımsadım. Bakkalımıza “Özcan Nevres sattı bizi. Ne vardı da gitti Foça’dan. Onsuz Foça’nın tadı yok” dediği sözleri çın çın öttü kulaklarımda. Foça özlemi bir yangın oldu yüreğimde. Siren kayalıklarını gördüm. Yıllarca Foça’da kaldığım halde hiç göremediğim Foça’nın isim babası fokları gördüm. Bağarası beldesi yakınındaki kral mezarı Foça’dan ayrılmadan önce restore ediliyordu. Çalışmaları görüntüleyip Yeni Asır gazetesine haber yapmıştım ama çalışmaların tamamlandıktan sonraki halini görmemiştim. Ekrandaki görüntülere göre muhteşem olmuş. Demek ki istenirse oluyor. Çevre düzenlenmesi yapılan anıt mezar dünyada sadece iki tane var. Biri Foça’da diğeri ise de İran’da. Mezar tek parça bir kayanın oyulmasıyla oluşturulmuş iç içe iki odalı bir mezar. Mezarın Foça’yı kuşatan Perslerin kuşatma sırasında ölen bir komutana ait olduğu sanılıyor. Tarih zengini bir kenttir Foça. Bu programda yine Foça’nın üç bin yıllık geçmişinden söz edilmişti. Çok büyük bir yanlış. Zira Foça’nın tarihi Dor ya da Tor istilasından iki koldan Anadolu’ya kaçan Eoly ve ionluların kaçış tarihiyle başlamaz. Yani Milattan Önce bin iki yüz tarihi Foça’nın başlangıç tarihi sayılamaz. Foça’ya ilk yerleşenler M.Ö. üç binli yılların başlangıcında yaşayan, nereden geldikleri ve ne zaman tarih sahnesinden silindikleri bilinmeyen, ancak bıraktıkları eserlerle tanınan Pelaslar ilk Foça’yı kurmuşlardır. Foça kuruluş tarihinde yapılan yanlış hesap Menemen için de geçerlidir. Menemen’in kuruluşu da Eolylilere dayandırılır. Oysa Yıldıztepe’de bulunan kalıntılar Menemen’in kuruluş tarihini dört beş bin yıl geriye taşımaktadır. Yıldıztepe’de bulunan kalıntılar Yontma Taş döneminin başlangıcına dayanır. Kabaca yontulan taşlar insan üretim organlarını simgeler. Bir tapınakta bulunan bu taşlar, ilk insanın o bölgede insan üretim organlarına tapmış olduğunun göstergesidir. Foça’nın çok ünlü bir kara taşı vardır. Her kim o kara taşa basarsa bir daha Foça’dan ayrılamayacağına inanılır. Aslında öyle bir taşın var olup olmadığı bilinmemektedir. Kimse kara taş budur diyemiyor. Foça ününe Foça’ya yerleşen şairler, yazarlar, ressamlar ve gazetecileriyle ününe ün katmaktadır. Sayıları kırkı aşmıştır. Ben de darısı Silivri’nin başına diyorum. Arabamla sık sık Silivri sokaklarında tur atarız. Koruma adı altında korumama kararı alınmış burcu burcu tarih kokan binaların harap durumunu gördükçe kahroluyoruz. Hele kimileri her an yıkılabilir bir konumda. Ha yıkıldı ha yıkılacak. Yıkılma tehlikesine karşı alınan önlemler ise Nasrettin Hoca türbesini aratmaz. Korunma önlemi birkaç tahtadan ibaret. Altından gelip geçenler sorumlular gibi tehlikenin farkında bile değiller. Tarihten gelen miraslarımızı çok iyi korumalıyız. Onların restore edip geleceğe taşımak için gereken yapılmalıdır. Korunmadığı için yok olan nice tarih hazinesi değerleri geri getirme olasılığı var mı? Yok olanlar bizlere ağır bir ders olmalıdır. Mimar Sinan köprüleri koruma altına alınmıştır. Büyükçekmece’deki köprü trafiğe kapatılarak geleceğe sağlam bir miras kalması sağlanmıştır. Oysa Silivri’deki köprü halen trafiğe açıktır. Zaman zaman hız delisi sürücülerin hız nedeniyle yapacakları kazada köprüye zarar vermesi olasılığı vardır. Bu nedenle yan yolun ivedilikle yapılması ve köprünün trafiğe kapatılması gerekir. Bu ülkenin tüm değerlerinin emanetçisi olduğumuzu hiçbir zaman unutmamız gerekir. Çocuklarımıza bırakacağımız mirasın, tarım arazileriyle, ormanlarıyla, doğal güzellikleriyle ve tarihi zenginlikleriyle, heder edilmeden kalmasını sağlamalıyız. Bizler emanetçiyiz. Çocuklarımız ise mirasın gerçek sahipleridir ve geleceğin garantisidir. Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |