Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Bunlar nasıl insan? Ülkesini işgal edenlere utanmadan yağcılık yapıyorlar. Daha savaş başlamadan, Irak halkının Çeçenler gibi olabileceğine inanmak zor demiştim. Bağdat işgalinde direnç gösterilmemesi bu görüşümde beni haklı çıkardı. Bundan sonra ne olur. Çeçenlerin yaptığı gibi, Arap çeteciler vur kaçlarla bağımsızlık savaşını başlatabilirler mi? Yoksa kolayı seçip giden ağamdı, gelense paşam mı diyecekler? Bundan böyle kendi topraklarında sığıntı gibi yaşamanın erdemsizliğini sineye çekecekler mi? Eğer olanları sineye çekmeyi yeğlerlerse bu yalnızca Saddam’ın çöküşü değil, bir ulusun da çöküşü olacaktır. Vatan eğer uğrunda ölünemiyorsa vatan olmaktan çıkar. Kendi topraklarında başları önlerine eğik erdemsizce yaşamlarını sürdürürler. Kafama takılan bazı sorular var. Bu soruları çözemiyorum. Irak hava kuvvetlerinin sekiz yüz uçağı nerede. Savaşa niçin sokulmadı? Bağdat neden direnmedi ve bu denli kolay ele geçirildi. Yoksa Bağdat kasıtlı olarak mı savunulmadı? Müttefik güçleri Bağdat’a yığıldıklarında mı o uçaklar harekete geçecekler? Ya da gerçekten elinde varsa bu aşamada mı kitle imha silahlarını kullanacaklar. Eğer böyle bir planları var ise ve bunu uygulayabilirlerse müttefiklerin çok büyük kayıp verdirecekler gözden ırak tutulmamalıdır. Dün senin uğruna ölmeye hazırız diyenlerin bir kısmı bu gün Saddam’ın resimlerini terlikle dövüyorlar. İşgalcilerle el birliği edip Saddam’ın heykellerini büyük bir coşkuyla ala aşağı ediyorlar. Ne kadar iğrenç bir durum. Bir insanın ülke yöneticilerini sevmemesi olağandır. Bu duygularını saygıyla karşılamak gerekir. Amaaaa, ülkeyi yönetenleri beğenmeyenlerin işgalcilerle birlik olup kamu binalarını ve kendi vatandaşlarının dükkanlarını yağmalamalarını hiçbir ahlak kalıbına sığdıramıyorum. Avrupa Birliği çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi. Türkleri oyalayalım, daha sonra yine ileri bir tarihe gün veririz diyebilecek kadar yüzsüzler. Yine AB kapısını aralar gibi yapıp Kıbrıs’ı pazarlık gündemine oturttular. Halen AB birliğine girmeyi umanlara acımak geliyor içimden. Ağzımızla kuş tutsak bile AB yapacağını yapacaktır. Hiçbir zaman bize kapılarını açmayacaktır. Bu nedenle ileriye dönük hesapların AB siz bir Türkiye üzerinde yapılması gerekir. İster bir müzik seti alın, ister video player, buz dolabı ya da çamaşır makinesi. Hepsinin en önemli parçaları üzerinde Uzak Doğu ülkelerinin damgasını görürsünüz. Düne kadar o ülkelerin çoğu uyuşturucunun acımasız pençesindeydi. Ne oldu o ülkelere ki, birden teknoloji devi olabildiler. Uyuşturucuyu ve tembelliği nasıl üzerlerinden atıp bu denli çalışkan oldular? Türk müteşebbisini ve Türk süper beyinlerini nedir engelleyen? Neden o ülkelerdeki gibi atağa kalkamıyoruz. Amerika’da yaşayan Türklerin başarılarına gururla tanık oluyoruz. Bilgisayar çağını yaşıyoruz. İnternet ten yüzlerce kez daha hızlı olan kablolu sistemin mucidi kim? Doktor Levent Gün değil mi? Yıllar önce TESTAŞ’ IN Aydın’daki fabrikasının müdürü Macit Gün’ü ( Levent Gün’ün ağabeyi) ziyarete gitmiştim. Fabrikada her türlü kolalı içecek yasak olduğundan bana ayran ikram etmişti. Fabrikayı beraberce gezdik. Fabrikada müthiş bir disiplin vardı. İşçiler müdürlerine karşı çok saygılıydılar. Gözüme bir teşhir vitrini ilişti. Vitrinde fabrikada üretilen ürünlerin tanıtımı yapılıyordu. Teşhir edilen ürünler arasında bir entegre gördüm. Merak edip sordum. Entegre de imal ediyor musunuz? “O gördüğün entegre üretim programımıza alındı ama üretime geçemiyoruz. Nedeni ise parasızlık. Tepemde on beş yönetim kurulu üyesi var. Onlara para yetiştiremiyorum. Bu işten anlasalar gam yemeyeceğim. Her şeyi ben hazırlıyorum. Onlar sadece imza atıyorlar. Onları tepemden bir alsalar bu fabrikada mucizeler yaratırım” demişti. Sonunda o tepesindekilere para yetiştiremediği için fabrika kapatıldı. Elektronik bilgisi olan herkes entegrenin ne olduğunu çok iyi bilir. Entegre çok ileri bir teknolojinin ürünüdür. Testaş Aselsana malzeme üretmek için kurulmuştu. Ürettiği rezistans ve kondanstörleri televizyon fabrikalarına da satıyordu. Çok yazık oldu o fabrikaya. Türk insanı teknoloji ve çalışma hayatında her zaman mucizeler yaratabilir. Kurtuluş savaşımızda olduğu gibi. Yeter ki kendisine gereken destek verilsin. İşte o zaman ne İMF ye ne de AB ye avuç açmayız Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |