Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
En azından dağıtılanları alıp bir noktada toplayıp eşit paylaşma kavramından da yoksun bu zavallılar. Çocuklarının savaştığı, kardeşlerinin savaştığı yani düşmanları olan bu insanların getirdikleri yiyecekleri reddetme lüksü olmayabilir. Alın ama aldıklarınızı eşit olarak, kardeşçe paylaşın. Yıllar önce dükkanımın önünde çok zayıf bir adam durdu. Üstü başı oldukça perişandı. Adama sığara paketini uzattım. Uzatmamla elimden kapması bir oldu. Kızacağımı sanmış olacak ki yüzüme korkuyla baktı. Sigarasını yakması için kibriti uzatınca rahatladı. Karşıdaki duvarın dibine çökerek her parmağının arasına birer sigara kıstırarak yaktı. Yanına gidip karnın aç mı diye sordum?Açım anlamında başını salladı. Çırağıma, hadi köfteciye yarım ekmek arası köfte yaptır dediğimde çırağım, “yok usta dedi. Ona Deli Aziz derler, öyle şeyler yemez.” Çırağıma para verdim. Beş paket üçüncü sigarası ile biraz da bisküvi al. Bir de duble çay söyle dedim. Çırağım söylediklerimi alıp geldiğinde çaycı da duble çayı getirdi. Aziz Parkinson hastalığının neden olduğu titreme yüzünden şekerleri bardağa atamayıp yere düşürdü. Şekerleri toplayıp bardağına attım. Kaşıkla karıştırıverdim. Çayını içip bisküvileri yedikten sonra sigara paketlerinden birini açıp parmak aralarına sıkıştırdıktan sonra tümünü yaktı. Sigaralar yarılanmadan atıp yenilerini yaktı. Paketlerin tamamı bitince kalkıp attığı izmaritleri iyice ayaklarıyla çiğnedikten sonra gitti. Komşum evinin kapısında dikilmiş olanları seyrediyordu. Aziz uzaklaştıktan sonra “nasıl oldu anlayamadım. Bu adam hiçbir kimseden hiçbir şey kabul etmezdi. Senin ikram ettiklerini yemesine akıl erdiremedim” Şaşırma sırası bana gelmişti. Sordum? Peki ne yer ne içer bu adam? “Çöp bidonlarında ne bulursa onu dedi” Düşman askerlerinin dağıttıklarını arsızca kapışanları gördüğümde aklıma Deli Aziz geldi. İnanın o ufacık tefecik adam gözlerimde olağan üstü büyüdü. Ona buna el açmaktansa aç yaşamayı, karnını çöp bidonlarından doyurmayı yeğleyen o onurlu insanı rahmetle anıyorum. Kıbrıs çıkartmasında Mersinlilerin askerlerimize verdikleri desteği anımsamamak olası mı? Evlerinde ne varsa aşa, azığa dönüştürüp Mehmetçiklere taşıyan o muhteşem insanların paylaşımını gözlerim yaşararak anımsarım. O, düşman askerlerinin dağıttıklarını birbirlerine ezerek kapışan insanların, varlarını yoklarını ülkesini savunan askerleriyle paylaşabileceklerini sanmıyorum. Ne kadar acı bir durum. Ellerindekini askerleriyle paylaşmaya yanaşmayan insanlardan ne köy olur ne kasaba. Bir gün orduları galip gelir o istilacıları kovmayı becerebilirlerse, kaçanları horlayanlar yine onlar olacaklardır. Hem de ellerinden kapışarak aldıklarının hatırını dahi saymadan. Ah Anadolu’mun yüce insanları. Varını yoğunu askerlerine canı gönülden taşıyan o güzel insanlar değil mi, kurtuluş savaşımıza can katan. Onlar değil mi cepheye canı pahasına cephane taşıyan. Koca bir ulus ordusuyla tek bir vücut olmuş ve düşmanlarına aman vermemişlerdi. CNN ve NTV günlerdir Amerikan çığırtkanlığı yapıyorlardı. Tarafsız olması gereken bu yayın kuruluşlarının verdikleri haberler diğer kanalların haberleriyle çakışmıyordu. Savaşın başladığı gün ve sonrası Amerikalıların zaferden zafere koştuklarını ballandıra ballandıra anlatmışlardı. Bu yanlı haberler aralıksız sürdürülüyordu. Iraklılar çetin ceviz çıkınca bu iki kanal artık spor haberleri bile vermeye başladılar. Sermayeleri Amerikalılar olunca elbette bu iki kanaldan başka bir tavır beklenemezdi. Bu yıl da çok soğuk bir kış geçirdik. Kış gitti gidiyor derken yine geri geldi. Soğuk yine kasıp kavuruyor. Oysa bilim adamlarına göre dünyamızda önemli bir küresel ısınma sorunu var. Peki ne oldu da iki yıldır geçtiğimiz yıllara göre daha soğuk ve istikrazsız kışlar yaşıyoruz. Bu düzensiz kışların sorumlusu iki yıldır yaşanan savaşlar mı? Savaşlarda patlatılan milyonlarca ton bombalardan çıkan gazlar ve dumanlar sera etkisi yapıp güneş ışınlarını engelliyor mu? Her yönüyle olabildiğince kirli bir savaş. Masum insanlar, masum çocuklar ölüyorlar, sakatlanıyorlar, yaralanıyorlar. Bu kan ne zaman duracak? Amerika başta tarım alanları olmak üzere petrolüyle, madenleriyle kendine yeten büyük bir ülke. O halde başka kıtalarda işi ne? Dünya jandarması olmakla eline ne geçecek? Irak savaşında harcanan onca parayı Irak petrolleri karşılayabilecek mi? Bir de madalyonun görünmeyen yüzü var. Irak savaşında geri adım atmak zorunda kalırsa kendi bütünlüğünü koruyabilecek mi? Bakalım zaman neyi gösterecek. Dünya jandarması bir Amerika mı? Yoksa Rusya’da olduğu gibi hızlı bir çöküş mü? Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |