Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Bizim oralarının insanı müziği, halk oyunlarını çok sever. Folklor ve müzik ruhumuza işlemiştir sanki. Bizler de herbirimiz; amca çocukları, hala çocukları, ya birşey çalarız, ya da oynarız. Hayatımızın parçasıdır onlar adeta... Bizim büyükamcaoğlu güzel akerdeon çalar. Biz de; benim birader, küçük amcaoğlu ve ben oynarız akrabalarla birlikte, çoğu zaman Artvin Halk Oyunları, bazen çarliston, arada Şeyh Şamil öyle yapar çıkarız düğünleri. Rahmetli babamdan kalma bir güzel meşgale diyelim. O da zamanında çok oynamış gençlik yıllarında... Bizler, folklor oynadığımız zamanlarda çıta gibi delikanlılardık, iki üç saat oynar yine de bana mısın demezdik. Yaş ilerleyince haliyle hareketler, figürler zor oluyor. Bizim küçük amcaoğluyla Şeyh Şamil oynarken yegane yaptığımız güzel bir figür vardır, her Şeyh Şamil'de yaparız o figürü, çok da beğenilir, alkış alır. Karşılıklı dönerken ellerimizden tutar, sonra da karşılıklı çöker ayaklarımızı öne doğru çıkartırız. Gençken hiç hata yapmazdık beğenilirdi de... Yaş ilerlemiş, yine bizi bir düğüne çağırdılar. Davete icabet etmezsek olmaz, vardık gittik. Düğün başladı herkes dansını mansını etti, sıra geldi Artvin, Kars folklor faslına. Bizim o düğünde oyanayamamamız diye bir şey söz konusu bile değil, arkadan bir ittirdiler mi kendimizi sahnede buluruz. Amcaoğluyla daha önce konuştuk, Şeyh Şamil müziği başladı mı yavaş yavaş kayacağız dışarıya, kilo milo almış başını gitmiş, mümkün değil yani o göbekle hareket figür. Akrabaların anlamasını beklemiyoruz, illa oynatırlar illa...Şeyh Şamil başlayınca biz dışarı kaçtık, kaçmamızla içeri girmemiz bir oldu, bizi sahneye bir ittiler; O arada alkışlar da tavan yaptı. Biz mırın kırın çıktık oynuyoruz. Amcaoğluna göz kırptım, tek tek yapalım, o beraber yaptığımız figürü yapmayalım derken, bu elimi bir tuttu, yandık dedim, rezil olacağız yine...Onun da kilo fazla benim de. Kaş göz ediyorum, hem büyük amcaoğluna akordeonu kes diye, hem de küçük amcaoğluna oyunu kes diye dinleyen kim. Tam o arada oturduk dönerken, ama zor kalkıyoruz, içimden dedim ikinciye aynen kalırız yerde, pantolonda yırtılabilir, zaten zor duruyor üzerimde. Nefes almak da dahi zorlanıyorum. Figürleri yapmakta zorlanırken alkışta aksine artıyor. Biz figürü yaparken caaart diye bir ses, göbekten ve oturup kalkamamaktan pantolon yırtılmaz mı. Başladım soğuk terler dökmeye, neyse o arada başka figür ve folklor meraklısı eş dostta oyuna girince, aynen biz kenara çekildik. Fazla kimsede çakmadı Allahtan pantolonumuzun yırtıldığını da kazasız belasız bitiriverdik alnımızın akıyla düğünü... Şimdilerde de yine çağırdılar mı düğünlere, baştan pazarlık yapıyoruz, bizi fazla oynatmazsanız geliriz diye, gençler var onlara daha çok yakışıyor bu işler haliyle...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |