"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Bazen sokaktan geçen hiç tanımadığımız teyzeler, amcalarda hazır mama bırakırlardı, onlarda uğramaz oldu artık, kim bilir onlarında ceplerinde para yok herhalde... Olmadı bir iki fındık faresi yakalarız belki dedik, onlarda açlıktan bir deri bir kemik kalmışlar, yakalayıp da yemeye kalksak dişimizin kovuğuna bile gitmiyor... Bazı zaman bir iki esnaf abilerimizin mutfağında kaşar olurdu, şimdilerde neredeeee! Kaşarı bırak çökelek peyniri bile yok milletin mutfağında. Bir de kapan mapan kurup iyicene deli ediyorlar bizleri fareleri biz yakalayalım diyoruz, onlar bizden önce yakalıyor, kusura bakmayın yani canlı canlı yemek varken ölü fare de yemeyiz, o kadarda uzun boylu değil... Bazı zaman pişirir verirlerdi öyle önümüze koyarlardı mamaları, ciğerleri filan, şimdilerde tüp de alamıyoruz diye pişirmeyi de bıraktılar. Ha unuttum bir de şu arabalar. Ne olur sanki sokaktan yavaş yavaş geçseler. Hepsi de eski arabaların, on on beş yaşında, haliyle frenleri zor tutuyor. Hükumete, zamlara kızıyorlar, daracık sokaktan geçerken gazı köklüyorlar, olan bize oluyor, arkadaşlarımız tekerleklerin arasında telef oluyor. Eskiden tavuk filan yer, kemiklerini de dükkanlarının önüne koyarlardı o da yok şimdi. Adamlar nasıl tavuk yesin ki bu pahalılıkta? Serçeler çok hızlı zaten yakalayamıyoruz, ancak güvercinlerin biraz saf ve ağır olanlarını tutabilirsek ne mutlu bizlere... Kuzu etini, dana etini zaten yıllardır görmüyoruz, adamlar kendileri yiyemiyorlar, bize hiç yedirirler mi? İkinci üçüncü sınıf sucuklar olurdu, onları da göremiyoruz. Ulan hepsini geçtik bari pişmiş yumurta koyun önümüze, yok ağam o da yok, yumurtaya da zam gelmiş. Geçen gün Yusuf Ağabey ile İsmail Ağabey dükkanlarının önünde konuşurken kulak misafiri olduk ve de çok üzüldük ''Yok arkadaş yok ben bunlara ''Kediler bizi kast ediyor.'' bakamayacağım artık, ne halleri varsa görsünler, ancak bir tas su koyarım önlerine o kadar.'' dedi, biz de hepimiz duyduk, kedi kardeşlerimizle, üzüldük. Ne zaman bitecek bu ekonomik kriz? Sade biz mi, can düşmanımız köpeklerin hali de perişanmış. Sokak köpeklerini besleyen abiler ablalarda eskisi gibi sık sık beslemiyorlarmış. İnşallah bizim buralarda savaş mavaş da çıkmaz. Her şey pahalandı mı hiç de yüzümüze bakmaz bu insanoğlu... Bizim komşu ülkenin kedileri ile hiç bir sorunumuz yok, insanlarında birbirleri ile sorunu olmasın, kardeş kardeş yaşasınlar... Biz kediler olarak kendimizin karnını zor doyuruyoruz, mart ayı dert ayı da yaklaşıyor yavaş yavaş. Hadi gitsek yazılsak dişi bir mırnava, işin gücün yoksa beş altı tane de yavru yap, sonra kim bakacak? Ben aç, hanım aç, çocuklar daha aç. Gözleri bile açılmadan telef olur giderler billahi, süt de pahalı zaten, kimseler koymaz benim hatunun önüne ki sütü olsun da yavruları emzirsin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |