Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kafamıza yatmayan şeyler varsa çekinmeden kaldırmalıyız ayağa. Gerçekten doğru anlamda mı kullanıyoruz sözcükleri? Bugünlerde "En kötü", diye başlayıp sonu olumlu biten cümlelere taktım kafamı. Tuhaf kaçan bir şeyler yok mu sizce de? İhtimaller hayatın içinde hep var ve olmaya da devam edecek. Bizlerin gönlü hep iyiden, güzelden, doğrudan, kaliteliden, nitelikliden yana fakat hayaller ile gerçekler her zaman aynı doğruda kesişmiyor. Tersi de olabilir. Kendimizi olabilirlik yolunda tüm seçeneklere alıştırıyoruz. Oysa son seçenekte isteğimizin hiç gerçekleşememesi ihtimali de var. Konuyu şöyle bir örnekle açmak istiyorum. Diyelim ki kafamızda aradığımız, hayal ettiğimiz, beklentimizin birebir karşılığı olan herhangi bir ürünü ilk gittiğimiz mağazada aşırı pahalı olduğu için satın alamadan çıktık. Diğer bir mağazada, ürün daha hesaplı ama aradığımız renk kalmadığı için içimize sinmedi ve oradan da ayrıldık. Başka bir mağazada ise hesaplı, güzel ama aklınız yine de ilk gittiğiniz mağazada. Kapanış saatleri de o kadar yakın ki birbirine. Gün bitmeden mutlaka almanız lazım. O anki ruh halinizle şansınızı ilk mağazadan yana kullanmak istiyorsunuz. Son gittiğiniz mağaza çalışanı güleryüzlü, ilgili, ürün kaliteli, mağaza temiz, düzenli. Müşteri olarak şöyle bir cümle sarfediyorsunuz : "Sizi de yordum. Çok teşekkür ederim ama kalsın lütfen. Başka bir yere daha bakacağım. Olmadı en kötü size gelir, alırım.". İşte tam da bu noktada deli sorular geliyor aklıma. Neden "en kötü" diyoruz. Burada iki farklı bakış açısı doğuyor. Aslında müşteri kendine göre yanlış bir cümle kurmadığını düşünüyor. Sonuçta, bütün seçeneklere olumlu bakıyor ama birini daha çok istiyor. Mağaza sahibinin ya da satış elemanının yaşanan olay karşısındaki durumuna gelince; Bir kere bütün ihtimallerin ve tercihlerin en son sırasındasın. "En kötü" ile başlayan bir cümlenin o esnadaki birebir muhatabısın. Ürünü yerine kaldırırken ister istemez kendini kötü hissediyorsun. Daha değişik bir pencereden değerlendirirsek "En kötü size gelirim" diye dışarı çıkan müşterinin ardından biri gelip o ürünü satın alabilir. Müşteri tekrar gittiği mağazada beğendiği ürünün satıldığını öğrenebilir ya da trafiğe takılıp mağazayı kapanmış bulabilir. "En iyisi şöyle yapayım" veya "En kötü şöyle yaparım" diye vereceğimiz kararlar, daimi bir mutluluk veya mutsuzluk sebebimiz olabilir. Dilerim hep iyilik ve güzellikle karşılaşalım. Hatta sonunda olumlu karar vereceğimiz bir olaya da "En kötü" ile başlayan bir giriş cümlesi kurmayalım. Her şey gönlünüzce olsun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel AKSÜMER , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |