..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Aysel AKSÜMER




10 Ağustos 2022
En Kötü İhtimalle  
Aysel AKSÜMER
En kötü ihtimalle. Her ne olursa olsun iyi düşünelim.


:AJDE:
Güzel Türkçe'mizde sıklıkla kullandığımız bazı deyimleri irdeleyince kafamız karışıyor. Ezberlemişiz pek çoğunu; "Yabancı dil öğrenirken ki kalıplar, matematikte ki çarpım tablosu" gibi. Acaba ne amaçla böyle denmiş ki? diyorsak bu sözler üzerinde biraz beyin jimlastiği yapmalıyız, derim.

Kafamıza yatmayan şeyler varsa çekinmeden kaldırmalıyız ayağa. Gerçekten doğru anlamda mı kullanıyoruz sözcükleri?

Bugünlerde "En kötü", diye başlayıp sonu olumlu biten cümlelere taktım kafamı. Tuhaf kaçan bir şeyler yok mu sizce de?

İhtimaller hayatın içinde hep var ve olmaya da devam edecek. Bizlerin gönlü hep iyiden, güzelden, doğrudan, kaliteliden, nitelikliden yana fakat hayaller ile gerçekler her zaman aynı doğruda kesişmiyor. Tersi de olabilir. Kendimizi olabilirlik yolunda tüm seçeneklere alıştırıyoruz. Oysa son seçenekte isteğimizin hiç gerçekleşememesi ihtimali de var.

Konuyu şöyle bir örnekle açmak istiyorum. Diyelim ki kafamızda aradığımız, hayal ettiğimiz, beklentimizin birebir karşılığı olan herhangi bir ürünü ilk gittiğimiz mağazada aşırı pahalı olduğu için satın alamadan çıktık.

Diğer bir mağazada, ürün daha hesaplı ama aradığımız renk kalmadığı için içimize sinmedi ve oradan da ayrıldık.

Başka bir mağazada ise hesaplı, güzel ama aklınız yine de ilk gittiğiniz mağazada. Kapanış saatleri de o kadar yakın ki birbirine. Gün bitmeden mutlaka almanız lazım. O anki ruh halinizle şansınızı ilk mağazadan yana kullanmak istiyorsunuz. Son gittiğiniz mağaza çalışanı güleryüzlü, ilgili, ürün kaliteli, mağaza temiz, düzenli. Müşteri olarak şöyle bir cümle sarfediyorsunuz : "Sizi de yordum. Çok teşekkür ederim ama kalsın lütfen. Başka bir yere daha bakacağım. Olmadı en kötü size gelir, alırım.".

İşte tam da bu noktada deli sorular geliyor aklıma. Neden "en kötü" diyoruz. Burada iki farklı bakış açısı doğuyor. Aslında müşteri kendine göre yanlış bir cümle kurmadığını düşünüyor. Sonuçta, bütün seçeneklere olumlu bakıyor ama birini daha çok istiyor.

Mağaza sahibinin ya da satış elemanının yaşanan olay karşısındaki durumuna gelince;

Bir kere bütün ihtimallerin ve tercihlerin en son sırasındasın.

"En kötü" ile başlayan bir cümlenin o esnadaki birebir muhatabısın.

Ürünü yerine kaldırırken ister istemez kendini kötü hissediyorsun.

Daha değişik bir pencereden değerlendirirsek "En kötü size gelirim" diye dışarı çıkan müşterinin ardından biri gelip o ürünü satın alabilir. Müşteri tekrar gittiği mağazada beğendiği ürünün satıldığını öğrenebilir ya da trafiğe takılıp mağazayı kapanmış bulabilir.

"En iyisi şöyle yapayım" veya "En kötü şöyle yaparım" diye vereceğimiz kararlar, daimi bir mutluluk veya mutsuzluk sebebimiz olabilir. Dilerim hep iyilik ve güzellikle karşılaşalım. Hatta sonunda olumlu karar vereceğimiz bir olaya da "En kötü" ile başlayan bir giriş cümlesi kurmayalım.

Her şey gönlünüzce olsun.












Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaralı Ben Ama Kan Yok
Dokunmak Dokunuyor
Nereden Başlasam?
Sıradışı Tarzlar
İlhan İrem
Ulaşamama
Kazasız Belasız
Yok Artık

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dünya İyilik Günü
Keşke
Taksiler Kan Kırmızısı
Ajda Pekkan
Bir Daha ki Sefere
Ruhumun İçi
İnsan Profili
İçimizdeki Yangın Merdiveni
Fırça Günlüğüm
Bakış Acısı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayat Bu Ölüm Bu [Şiir]
Global Yalnızlık [Şiir]
Deliksiz Suskunluk [Şiir]
Gelişi Güzel [Şiir]
Kırık Bir Aşk [Şiir]
Yürekten Dökülen Dostluk Tanesi [Şiir]
Doğaya Karışmak İstiyorum [Şiir]
İstanbul Düşü [Şiir]
Bohçadaki Sözler [Şiir]
Erik Ağaçları [Şiir]


Aysel AKSÜMER kimdir?

Halkla İlişkiler mezunuyum. Devlet memuru emeklisiyim. 2 evlat sahibiyim. Ankara'da yasiyorum. Bir Oyku Kadar Kisa Bir Roman Kadar Derin Hayatlar isimli oyku kitabinin yazariyim.

Etkilendiği Yazarlar:
Orhan Veli KANIK, Reşat Nuri GÜLTEKİN, Anton Çehov


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aysel AKSÜMER , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.