Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Aramızda bu işi bilenler var. Onlar mı bilmesin, Bursa’nın asli vatandaşları arkadaşlarım. Bir zaman takmışlar işte ayaklarına, şakır şakır kayıyorlar. Biz de mal gibi onlara bakıyoruz. Biz derken benim gibi bir iki kardeşim daha var bilmeyen... Nasıl yapsak da biz de kaysak? Dışarıdan bakınca basit gibi de görünüyor. Ne var ki iki dakika da öğrenirim ben bunu yahu! Diye geçirsem de içimden, aslında kazın ayağı hiç öyle değilmiş... Genciz, başımızda kavak yelleri... Kızlarda var aramızda, tabi onlara hava da atmamız lazım. Dedik ya genciz... Hocaları var bu işin. Ders alsam mı almasam mı? Alsam, öğrenciyiz, bütçemiz kısıtlı... Bir saat alsam, yetenekliyimdir, yeter de artar bile hemencecik öğrenirim gibime geliyor... Sonrasında ver elini zirve... Hattat kızlarla beraber kayarız... Ben de iyi öğrenirsem, sonra onlara da öğretir, yakınlık kurarım, diye düşünceler kafamda gidip geliyor... Paraya kıydım, bir saat ders alayım dedim. Hoca denen arkadaş, benden olsa olsa üç beş yaş büyük. At ilen deve değil ya öğrenirim mutlaka. Yavaş yavaş kaymaya çalışıyoruz, kimi düşüyoruz, kimi kalkıyoruz, sonra bir daha düşüyoruz. Bilen ve kayan arkadaşlarımda bana gülüp duruyor. Gülmeyin ulan, desem, daha çok gülecekler, onun için demiyorum öyle bir şey... Bir saatte amma çabuk geçti... Biz ne kayması ancak kayaklarla ayakta durmayı öğrenebildik. Kaymaya çalışsak, en fazla üç metre gidiyoruz, dördüncü metrede güm yerdeyiz... Bir saat daha alsam, öğrenciyiz, cepte fazla para yok, bütçe kısıtlı... Kayak işi olmayacak. Bu gidişle kayamayacağız galiba... En iyisi bir kızak bulup onun ile kaymak, kaymaya çalışmak. Onda risk daha az, hiç yok belki de... Şimdi bir de ona ayrı kiralama parası vermek lazım... Cık cık cık! Olmadı bu iş. O gün öğrenemedik ne kayak ile kaymayı, ne de kızak ile kaymayı, kızağa zaten paramız yetişmedi... Kayak Hocasına verdiğimiz parada güme gitti... Sonradan öğrendim ki üç dört derste anca oluyormuş insan... Ama güzel günlerdi Bursa Günleri Uludağ maceraları...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |