hiç bitmiyor evimin içindeki kavga!..tam beş kişiyiz,ha bir de torun var..beş kişiyiz dediğime inanmayın sakın...torunun babası,ninesi,dedesi,halası,teyzesi,eniştesi,bunların yakın akrabaları falan filan derken,aşiret oluşturduk bir nevi...hatta sınır ötesinde yaşayan dayı oğlu,kızı,oğlu da katılıyor bu kalabalığa...ben evin geliniyim ya en kocasından,her bir şey benden isteniyor...


Höt!.. diyorum ağzını bozup,ona buna küfredene,kanunum bu!..hatta tutup kapı dışarı atıyorum,kimse soramaz bana bunu...hele bir sorsunlar,değişir başımın külahı...desem de,böyle olmuyor...ta içimin içine atıyorum,başlıyor bendeki sinir bozukluğu...


birileri oturuyor kıçının üstüne,minder kaba ya,benden istiyor içeceği suyu...kalk,kendin al iç suyunu desem,asıyor suratını...ters ters bakıyorum yüzüne ama elden gelen başka şey olmayınca,bardağı doldurup,uzatıyorum kuzu kuzu...
elimden hiç düşmüyor süpürge ile toz bezi...süpür sil,süpür sil...hiç olmayacak bunun sonu...


elimde bıçak,önümde kazan kadar tencere...durmadan soğan doğruyorum, yanıyor gözlerim,akıyor yaşlar yanağımdan aşağı...kimin umurunda,herkesin aklı pişirdiğim şeyde...oturacaklar masalar,sofralar dolusu,ye babam ye...hiç düşünmüyorlar,nereden gelir bu değirmenin suyu...
derken, en sonunda kızdım hepsine...toplayıp eteklerimi koştum komşuya...biraz dert yanayım dedim,kabul etmedi komşu...


komşu dediğim,dığdının dığdısı...ne hısım olur,ne akraba...pazar yerinde gördüğüm birisi...sattığı lale soğanlarından,ineklerinden sağdığı sütten, yoğurttan satın alırken görmüşlüğüm var onu...kaç para borcum oldu dediğim birisi işte...
evine almadı beni...inek sağma işi varmış,lale soğanı dikme işi varmış,denizden toprak çalma işi varmış,demokrasi oluşturma işi varmış...hem haber vermeden gitmişim oraya,yaptığım şey ayıpmış...
sanki ben bilmiyorum bunları,peh!...
boynum büküp döndüm evime...allasen yapılır mı bana bu...görsün bakalım,başına neler getireceğim!...
tez zamanda kuşlarımı damının üzerine işeteceğim!..