..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




30 Eylül 2021
Kurucu İnşanın Temelindeki Kolektifi Oluşumlar 3  
Bayram Kaya
Doğaya yönelimle olan beslenme, savunma, güvende olma, barınma gibi herkesle olan tekil kişi davranışları, bileşik davranışlı süreçlerin kolektif alanı içinde işgücüne, iş paylaşımına dönüşen enerji tipi olurlar.


:DDI:
Düzenli, kontrollü ve denetimli, paçalı enerji verimlidir, yönetseldir. Bu nedenle mülkün sahibi monarşinler, oligarşinler üzerindeki mutlaktı yapı; danışmalar, topluluk, kurul, tüm, bütün, tamamı anlamına divanlar, meclislerle (pankuşlar meclisi gibi kurul ile) frenli ve hızlı enerji salınımı içine girmişlerdir.

İlk, ön ittifaklı yapılar neden eşyanın ve inşanın tabiatına göre "ilahlar kurulu" tarafından yönetilmişti? Ön ittifakların ilahi kurul tarafından yönetilmiş olması bir putperest hareketi değildi. Sanırım ön ittifakları yöneten ilahlar kurulunun geri bağlanım meşruiyetlerinin hem inşacı bir geri bağlanım olan üreten ilişkiye dayandığını anlamışlardır.

Hem de ön ittifakı oluşan konjonktür içinde totem meslekli grupların olmasıyla totem meslekli grupların bileşimlerini veren "farklı üretim hareketi kapasitesi (kolektif kapasite)" nedenle ittifakların ilahi kurul tarafından yönetilmiş olduğunu okur anlamıştır. Üretim ilişkisi ve üretim hareketi süreci hem kesikli sürekli yapıyordu. Hem yavaşlatıp hem birden hızlandırıyordu.

Yine bu nedenle toplumu yöneten "kolektif güç, devlet gücü" olmakla devlet kolektif akıl ve kolektif kapasitesiyle, kişiye göre akıl almaz bir kolektif erkedir (enerjidir). Önceki yazılarımda belirttim kolektif hareket bir tahrik gücü (işlerge güç) ile işleyim kuvvetleri üzerinde karşılıklı farklı enerji takasları olan çokluğun, geri beslenim gücüdür".

Kolektif oluş ışık gibi bir bilgidir. Ve kolektif oluş bir bilgi akışı taşıyan enerjidir. Tarihselliği verir. Geri bağlanım yasalarını verir. Depo enerjiyi verir. Kendini tekrarlayan çevrimle özyinelemeyi verir. Kolektif miras aktarışını verir. Kişiyi, kişileri verir. Karşılık değişilir enerji emeği verir. Sağlamayı, sağlatmayı, üretileni paylaşmayı vs. bilgi olarak size verir.

Kişi hayal edemese de; toplum hayal eder. Kişi bilmese de; toplum dediğimiz üreten kolektif güç bilir. Kişi unutsa toplum hatırlar. Hatta hiç unutmaz. Bilgi, kapasite ölen kişiyle yok olsa da toplumsal bilgi; toplumsal kapasite kişinin dışında ve kişiden bağımsız olmakla kesikli süreklidir.

Bu nedenle toplum kişiyle değil kolektif güç ile uzaya gider. Sizdeki uzaya gitmenin hayal gücü, kolektif hayal gücündeki imgelerle oluşur. Bu nedenle geri bağlanımla olan toplum ya da kolektif güç; kişiden aşkın ve kişiden bağımsız olmasıyla kişilerden kıyas edilemez denli, kişilerin esamisi okunmaz denli kişiden fazladır.

Sosyo toplumsa inşanın temelinde av ve toplayıcılık gibi doğada sağlanır eylemle olunan yönelimlerin karşılanması vardır. Yine inşanın temelinde güvenlik, savunma, yavru bakımı, gözcülük gibi bir başka tür kaygı sal yaşamsallar vardır.

Kolektif alan içinde bunların her biri, her bir işlerge kuvvet ve farklı işleyim kuvvetlerinin takası üzerinde kişilerin birbirinde sağlanır. Farklı türden kullanılabilir ve tüketilir, işlerge kuvvetler (tahrik eden enerji) aktarımı ile işleyim kuvvetlerin değişim organizesi, alan içinde iş bölüşümünü ile yardımlaşan parça işlerin entegresini oluşturmuştur.

Tekil kişiler dışa doğru eylemle ve kendilik yönelimleydiler. Kişinin kendilik eylem ve kendilik yönelim işleri diğer kişilerin kendilik eylem ve yönelim işleriyle kesiştiği yerde bileşimin olumlu veya olumsuz alan bağı oluştu.

Oluşan bağlanım veya kaçınma stratejisi ile seçme ayıklama süreci çalıştı. Bu eleme işlemiyle kişileri birbirine yaklaştıran alan kuvvetleri içinde ortaklaşa bir kolektif bağıntı ve ortaklaşa kolektif işgücü uygulaması ortaya kondu.

İşte kişilerdeki kendilik eylem ve doğaya yönelme işi nedenle kolektif alana gelen kişilerin işsizlik gibi bir garabetinden söz etmenin olanağı yoktur. Hayatın iç ve dış faaliyetleri başlı başına bir iştir.

Yaşlı, güçsüz, sakat, hasta, çocuklar dışında kolektif alanın çalışmayanı yani güncel deyimle "işsizleri yoktur". Yaşlı güçsüzler işsiz değil, iş yapacak çaptan düşmekle yine sürdürmeleri gereken bir yaşam, işleri vardır.

Yani ağaçtan ağaca meyve; orda burada ot ve kök, tırtıl böcek toplayıp; ceylan peşinde olan kişinin işsizliği olamaz. Kişi işsiz olmamakla kolektif bağlanım içine girdi. İşsiz kişi, kolektif bağlanım yapabilir miydi?

İş deyince kişiler toprak ekip, kitap yazarak, meyve yetiştirerek bileşim alanı içine gelmiyordu. Yoktu böyle bir şey. Kişi hayatın korunması ve idamesi işi olan eylem ve yönelimlerle bileşik alan ortaklaşmasını işini ortaya koyuyordu.

İşte "buradaki bileşik alan etkisiyle" kişilerin kendi eylem ve yönelimleri olan avcı, savunmacı, gözcü gibi işleyim işlerler gruplanıp karşılıklı işlerge işgücü değişimine sokulmakla süreç "işleyim ve işlerge işgücü emekler hüviyetini kazanıyordu".

Durum bu olunca kolektif sistemin inşa temeli olan geri bağlanım yasası içinde işsizlik diye bir anlam, bir kavram, bir algı, bir düşünüş, bir kaygısı yoktur ve olamazda.

Nasıl olsun ki? Herkesin tekil durumla ihtiyaçlar hiyerarşisiyle davranmakla doğaya doğru yönelim ve sağlama eylemiyle olduğu davranışları kolektif alan içine gelince alanın işlerge ve işleyim kuvvetleri nedenle iş paylaşımı, yardımlaşma, dayanışma olarak "yansıyan bir enerji dönüşümüydüler". Birleşim ve bağ enerjisi işleyim ve işlerge eylemli alanı açmıştı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 3
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13
Hemcinslerin Tarihi 9

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Bayram Kaya, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.