Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Geçmişte de okuma kültürü ve alışkanlığı üzerine birkaç makale yazmıştım, bu da onlardan biri sadece. Umarım okuma alışkanlığını dert edinenlerin çabaları için çözümlemelerde faydalı olur. Okuma alışkanlığı edindirmek istenilen kişiler için; okuyana, okunan kitaba, okunan ortam ve kullanılacak zaman dilimine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Kimi kişi, komedi, kimisi trajedi, kimisi bilimkurgu, kimisi bilimsel, kimisi sanatsal, kimisi felsefî, kimisi tarihî, kimisi sosyal psikoloji, kimisi magazin konularından hoşlanır. Önce mizaç belirlenmeli. Okuma alışkanlığı kazanacak biri için "Ne okunmalı?" Bu soruya verilecek yanıt; mizaca uygun, anlatım bozukluğu olmayan, gramer hatalarından arınmış, kısa cümlelerden oluşan kısa yazılar ve broşür niteliğindeki kitaplar önerilmeli. Yaş ve karaktere uygun resimli kitaplar da olabilir. Okuma alışkanlığı edinmek için okuma ortamı da önemli...Kimi kişiler her ortamda kitap okuyabilirler. Kimi kişiler mutlak bir sessiz ortam ararlar. Sessiz ortam olsa bile, açık havada kitap okuyamayanlar da olabilir. Okuyucu için uğraşılan unsurdan daha cazip bir metni verilmeli, yoksa okuyucunun aklı uğraştığı unsura takılı kalır ve okuduğu metne adapte olamaz. Okuma alışkanlığı edinmede en önemli hususlardan biri de kişinin okumaya başlayacağı esnadaki ruhsal durumu... Eğer kişi psikolojik buhran içinde ya da halletmesi gerektiğine inandığı acil ve kişisel işler varsa, aklındaki o olaya çözüm arayacağından yine okuduğu metine adapte olamayacak, dolayısıyla okuma sevdası da geri tepmiş olacaktır. Okuma alışkanlığı edindirmek amacıyla başlatılan okumada, okuma şevkini kıran bir başka husus ise, okunup öğrenilen bilginin paylaşılma isteği... Okuyan, okuduklarını ve öğrendiklerini yakınlarıyla paylaşmak, isteyebilir. Çevresindeki kişiler eğer ilgi göstermediklerini fark ettirirlerse, okuyanın şevki kırılır ve öğrendiği bilginin bir işe yaramadığı hissine kapılarak okumaktan vazgeçebilir. Okuma alışkanlığı, okuyan ebeveynlerin çocuklarıyla okudukları metinleri paylaşmasıyla başlar. "Atı atın yanına bağlama; ya suyundan, ya huyundan alır" derler. İster çocuk ister büyük, kişi kimlerle birlikteyse, onlara benzemeye başlayacaktır. Okuma alışkanlığı edinmesini beklediğiniz eşinizi, çocuğunuzu, arkadaşınızı okuyan insanların sohbetlerine götürün. O sohbetlere katılanlara da ara ara ne düşündüğü sorulduğunda, bu kişiler kendi yetersizliklerini ve bilgiye ihtiyacı olduklarını fark edip, öğrenmeye yöneleceği hususunda kuşku yoktur. Yeri gelmişken bir anekdot paylaşmak istiyorum. Bir âlimle ilim edinmek isteyen kişi arasında bir konuşma geçiyor. Adam çok bilgili bulduğu âlimin yüksek bir makamda olduğunu düşünerek, ne işle uğraştığını soruyor. Âlimde "Hiç" diye cevap veriyor. Adam şaşırıyor ve "Nasıl yani?" diyor. Âlim, adamın çabalarının kendisini hangi makama taşıyacağını soruyor. Adam her aşamada bir makam adı söylüyor. Âlim de "Sonra" diye bir sonraki makamı istiyor. Adam söyleyeceği makam kalmayınca "Hiç" diyor. Âlim de "İşte ben o makamdayım" diyor. Öğrenmek "Hiçlik Makamı"na ulaştıracak merak edinmekle ilgili... Kişide merak uyandırılamazsa okuma ve öğrenme gerçekleşmez. Merak duygusu uyandırılınca da bir şey yapmaya gerek kalmaz. Her şey kendiliğinden sürüp gider. İnsan aslında bilgi edinirken ne kadar bildiğini değil, ne kadar bilmediğinin olduğunu fark etmekte. Kimi insan bir kibrit kutusu kadar bilmediğini biliyordur, kimi insan bir oda kadar, kimi insan bir kent kadar, kimi insan bir ülke kadar, kimi insan dünya kadar, kimi insan evren kadar bilmediğinin farkındadır. Bizim insan-ı kâmil dediğimiz kişiler bilinmesi gereken sonsuz bir bilginin olduğunu ve kendilerinin hiçbir şey bilmediklerini bilirler. İşte asıl okuma ve bilme merakı burada zirve yapıyor. Sevdanın uzunu sözün kısa makbuldür, yoksa dinleyenler tek tek kaçabilirler. Okumak kişide bir ihtiyaç ve merak haline dönüşmediği sürece yapılan çalışmalar başarıya dönüşmüş sayılmaz. İhtiyacı ve merakı bünye ile içinde olunan çevre belirler. Şu anda kime ait olduğunu hatırlamadığım bir sözü nakletmek istiyorum; "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" görülüyor ki, okuma alışkanlığı edindirmek istenen kişinin okumaya başlamadan önce okuyanlarla birlikte olması çok daha önemli. Okuyan bir topluma kavuşmak dileğiyle... 21 Haziran 21 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |