Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Kadim dostlarımızdandır Mehmet Ali Amcam... Öz amcam olmasa bile öz amcam kadar sever sayarım. Feleğin çemberinden defalarca geçmiş, görmüş geçirmiş bir bilge insan. Zaman zaman gelir bize fıkralar anlatır, kimi belden aşağı, kimi belden yukarı... Bazı zaman yaşça büyükler varsa yanında ''Siz azıcık kaybolun bakayım.'' der, biz de duymamazlığa gelirmiş gibi yaparız. Okullar yeni kapanmış, hava sıcak mı sıcak. Dışarı çıksan ateş basıyor, içerisi yine bir nebzede olsa serin sayılır... Pek dışarı çıkası yok insanın. İki saattir dükkana kimseler girmemiş. Sabah erkenden biraz hareket oldu işte, kasaya üç beş kuruş damladı hepsi o kadar. Yine de çok şükür halimize, siftahsız dükkan kapatmıyoruz... Mehmet Ali Amcam piposunu doldurmuş fırt fırt çekiyor. Ben de yakmışım bir sigara, yanına da Çaycı Mamuttan bir çay hem bana hem amcama öyle akıyor zaman. Hani es kaza içeriye biri gelse ''Offf ki of bunlar dolmuşlar hem de nasıl dolmuşlar birazdan patlarlar bomba gibi.'' der ve hemen yanımızdan kaçar gider... Attım sigarayı hemen Mehmet Ali Amcamın yanına seğirttim. Kaldırdım ayağa ''Söndür emmi şu sigarayı önce.'' hemen söndürdü... Kol kola girdik, başladık dükkanın bir ucundan öbür ucuna doğru uygun adım yürümeye... Ben yazıcı çavuş, O da kontak onbaşı, öyle derlermiş askerde, vallahi ben O'nun yalancısıyım. Türküsüz olur mu hiç uygun adım. ''Aya akşaaaamdan ışıktır, yaaaaaylallaaaar yaylaaaalar, yüküm şimşir kaşıktııııııııır dilooooo diloooo yaylaaaalar.'' Of ki offffff nasıl da stres atıyoruz o yaz günü, bir bilseniz... Yaylalara devam son hızla. ''Komşu kızınıııııı zapt eyleeeeeeee, yaaaaaylaaaalarrrr yaaaaylalar, biziiiim oğlaaaaan aşıktırrrrrr, diooo dilooo yaaaaylallaaaaar yaylalar.'' Tam o sırada İsmet Ağabey girer içeri... Girsin İsmet Ağabey yabancı değil, biz yine aynı hızla devam. Baktı olmuyor İsmet Ağabeyi de alırız aramıza. Biraz daha zaman geçer. O sırada emekli başçavuş Yusuf Hoca da bizi ziyarete gelmiş, girer kapıdan. ''Sol sol sol, sağ kıtaaaaa durrrr.'' Of ki offff! Kaptırmışız kendimizi... Yusuf Başçavuşum gelmese, kıta dur çekmese, duracağımız filan yok billahi... İyi stres attık ama o tarihte, yaz günü...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |