Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Alessandra da kim dediniz, hemen ben de duydum. Evet, bu Alessandra çok meşhur bir kadın, hem de çok meşhur. Her gün ismi binlerce kez hatta milyonlarca kez tekrar ediliyor konuşurken hatta Lazlar gibi konişuk ediyruk, derken bile... Her gün telefonu açtığınızda O’nun adını söylüyorsunuz, farkında olmadan ya da bilerek, farkında olarak. Çünkü o telefonun mucidi Aleksandır Graham Bell’in sevgilisi Alessandra Lolita Oswaldo yani Graham Bell’in kısaltmasıyla ALO... Yeter artık, kadın ölmüş gitmiş zaten seneler önce. O zaman ben de bundan sonra telefonu açınca Hay mı desem? Yoksa başka bir hitap şekli bulmalı... Buyurun desem, o da olur. Veya hop dedik gardaşım desem, yok o olmaz biraz argo filan kaçar... ALÜÜÜÜÜ filan desem en azından Alo dememiş olurum, onu da karşıda ki konuşan kişi Ali filan anlayabilir, onu da beğenmedim ıııh! Ne kadar sevmiş bu adam seni, Graham Bell dostumuz, böyle bize her gün milyonlarca kez senin adını tekrarlatıp tekrarlatıp duruyor... Am sen de ayıp etmişsin gerçekten. Adam telefonu icat etmiş, sen de kısa bir müddet sonra onu terk etmişsin. Nasıl unutsun seni Graham? Her gün her yerde adın tekrarlandıktan sonra... İyi ki aşkından verem ya da ülser, belki de kanser olmamış... Sen Alessandra Graham Bell’in kıymetini bilmedin madem, ben de bu Alo’yu en kısa zamanda hayatımdan çıkartıp onun yerine başka bir kelime bulmazsam... Zaten karışıyor bir de ALO diye deterjanımıza var ya... Halo desem nasıl olur? Yok yahu o zamanda karşıda ki adam ya da kadın kendisini halam yerine koyduğumu filan zanneder. O da olmaz tabiatıyla... Sen de bize ve diğer bütün insanlara küsmezsin umarım. Ne fark eder hem de, ha Alo demişsin ha ne haber ya da buyurun. Yakın zamanda zaten sabit telefonlar da piyasadan kalkar ama yine de millet Alo malo der yani... Sen bu adamın sevgilisi iken fark etmişsindir zaten nasıl bir kafa yapısı olduğunu, bir şeyler icat edeceğini illaki tahmin etmişsindir. Telefonu icat ettikten sonra o telefonun dünyada bu kadar önemli olacağını bilemedin ama değil mi? Yok, yok çok kızgınım sana. Graham Bell gibi bir adam terk edilir mi? Hadi terk ettin bir kere, bir eşeklik yaptın, sonrasında gördün telefonu filan icat ettiğini, dön gel be kızım, dön gel, Graham ile beraber mutlu geçir geri kalan ömrünü, yani iyi olurdu geçirseydin... Hem sana bir şey söyleyeyim mi? Anası babası da yokmuş Graham’ın o tarihte, seneler önce ölmüşler. Çöpsüz üzümmüş yani senin anlayacağın. Kaynanan da olmayacaktı, kaynatanda kız. Beraber Graham ile sen kaynatırdınız sabahlara kadar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |