Dünyayı algılama biçiminiz nedir?
Hiç düşündünüz mü bunun üzerine?
Sahip olduğunuz imkanlar, hadi daha açık konuşalım maddi imkanlarınız belirliyor değil mi bunu?
Mantıklı olan bu çünkü?
Kim istediği gibi yaşamak için aç kalırki?
Yada o çok istediği montu aldığında yada çok sevdiği otomobili aldığında mutlu olmuyor mu?
Kim istediği hayatı yaşamak için ailesini aç bırakırki?
Hadi açıyı biraz daha büyütelim mi?
Kim inandığı ideallerin para olmadan gerçekleşeceğini düşünüyor?
A evet ama para bir araç, sen daha bunu anlamamışsın diyenleriniz var değil mi?
Para bir zorunluluksa nasıl araç oluyorki?
Hadi açıyı biraz daha büyütelim mi?
Maddi olarak karşılığı olmayan bir isteğin yani size “dokunmayan” bir arzunun bir anlamı var mı?
Şimdi madalyonun diğer yüzüne geçtik değil mi?
Manevi hazlar dediğimiz müphem bölge bu olmuyor mu?
Hani içine dini, milli, estetik, hadi sanasal diyelim, hadi varoluşsal diyelim, hadi özsaygı diyelim, geri kalan boşluğu siz doldurabilirsiniz değil mi?
Çok tehlikeli bir alan değil mi?
“Manevi haz” kelimesinden sonra gelecek her kelime çok tehlikeli ve istismara açık olmuyor mu?
İnsanın manevi hazza ihtiyacı var mıdır?
Örneğin aşka?
Benim yumuşak karnım orası mesela.
Hayatın sivri köşelerine uymaya çalışırken kendi özünü kaybetmemek uğruna incele incele bir rayiha kalmış dilsiz ruhların meftunuyum.
Sizin dünyayı algılama biçiminiz nedir?
Yada algılarınızla oynayanlar mı var?
Önce buna karar verin!