..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > İş Dünyası ve Aile Yaşamı > Ahmet Zeytinci




23 Ekim 2020
Esnaflığı Ticareti Çeklerden Senetlerden Rakamlardan İbaret Sananlar  
Ahmet Zeytinci
Eskiden mahallemizin bakkalları, manavları, kasapları, terzileri, yufkacıları, yorgancıları, olurdu... Biz hep gidip de onlardan alış veriş yapardık. Veresiye Defteri diye bir kavram vardı... ''Oğlum şuradan iki ekmek, bir sigara bir kalıp da beyaz peynir al Ali Amcana da yazdır.'' dendi mi akan sular dururdu... Ali Amca yazar, ay sonunda da tahsil ederdi azar azar...


:HHI:
Toplumumuzun sınıflarından küçük esnaf ve zanaatkarlar bir hayli fazla güzel yurdum Türkiye'de... Lakin gün geçtikçe de sayıları azalıyor. Bunu epey bir sorgulamak lazım. Geçmiş zamanlarda çocuklar ilkokulu bitirince, babası kulağından tutup bir meslekerbabına getirir ve al usta bunu bir güzel adam et ''Eti senin kemiği benim.'' derlerdi... Tabi ki bu eti senin kemiği benim yakıştırması bir deyim, al bu çocuğu dayaktan gebert manasında değildi...



Eskiden mahallemizin bakkalları, manavları, kasapları, terzileri, yufkacıları, yorgancıları, olurdu... Biz hep gidip de onlardan alış veriş yapardık. Veresiye Defteri diye bir kavram vardı... ''Oğlum şuradan iki ekmek, bir sigara bir kalıp da beyaz peynir al Ali Amcana da yazdır.'' dendi mi akan sular dururdu... Ali Amca yazar, ay sonunda da tahsil ederdi azar azar...



Esnaflık ve ticaret sadece rakamlardan, çeklerden, senetlerden ibaret değildir. Esnaflığın, ticaretin yarısı işi kavramak ve bilmek ise öbür yarısı da tatlı dil ve güler yüzdür. Çevremde bir çok örnekleri var. Vatandaş devlet dairesinde yüksek kademede bir memur. Otuz kırk seneyi doldurup emekli oluyor ve ek gelir elde etmek için hemen bir dükkan açıyor. Açıyor açmasına da başarılı olamıyor bir türlü... Resmi kurumlarda amir iken alışmış millete emir yağdırmaya, buyurmaya, tabi iş esnaflıkta, ticarette öyle değil. Müşteri velinimet, emir verir gibi davranamazsın asla müşteriye, her ne dükkanı açmış isen açmış ol...



Büyük firmalar şehrin büyük, devasa panolarında dünya kadar para harcayıp reklamlarını sık sık yaparlar... Küçük ve orta ölçekli firmaların buralara reklam vermesi maddi bakımdan imkansız gibidir, sermayeleri kısıtlı olduğu için. Küçük firmalarda reklamlarını tatlı dil ve güler yüz ile yaparlar. Ellibir liralık alış veriş yapan müşterinin bir lirasını yeri geldiğinde ikram ederek yaparlar. Babası ile dükkana gelmiş üç yaşında ki kız çocuğuna ufak bir sakız veya çikolata ikram ederek yaparlar...



Küçük Esnaf ve zanaatkar bu memleketin öz evladıdır, çimentosudur, yapı taşıdır. Aileleri ile birlikte düşünülürse, milyonlarca kişinin geçim kaynağıdır esnaflık ve ticaret... Bizim ayakkabıcılık mesleğinde de her meslekte olduğu gibi sevilen tiplerde var az da olsa sevilmeyen tiplerde, insanlar da var. Zaman zaman meslektaşlar arasında çekememezlik olduğu da oluyor lakin şu da iyi bilinmelidir ki rızk her zaman için Allah'ın dilemesi ile insanlara verilen bir nimettir. Biz ne kadar yırtınır isek yırtınalım o gün ki rızkımız ne ise o girecektir kursağımıza... Alnımızın teri ile dürüst çalışırsak rızkımızın da artacağını Rabbımız ''Herkese çalıştığının karşılığı vardır.'' NECM/39. ayeti ile de biz kullarına ifade etmiştir...



Müşterilerimizin çoğu ile kanka olmuşuz neredeyse. Tabi aynı sokakta aynı meslekten başka başka esnaflarda var. Zaman zaman dayanışma oluyorsa da, zaman zaman çekememezlik de oluyor gereksiz yere... İşte bu gerçekten üzüyor insanı... İş yerlerimizin olduğu mahalleler fakir ve gariban mahalleleri, arayıp buluyoruz çoğu kere ihtiyaçlı insanları ve dertlerine derman olmaya da çalışıyoruz gücümüz yettiğince, önce insanlık, sonra da esnaflık bunu gerektiriyor... Çoğu dükkanda görmüşsünüzdür geçmişte, duvarda bir resim ''Veresiye mal satan, peşine mal satan'' Veresiye satan üzüntülü, peşin satan ise gayet mutlu yüzünden belli mutluluğu... Vadeli mal alım satımında tabi ki belli bir güven ve tanışıklık da lazım. Öyle her önünüze gelene, çek senet getirene de mal veremiyorsunuz. ''Pazarlık sünnettir.'' de derler. Tabi ki beş liralık mal alan ile elli bin liralık mal alan müşteri arasında fark olacaktır illa ki ödemelerinde...



Meslek icabı bir dolu insan tanıdık ve hala da tanımaya devam ediyoruz. Ayakkabıcılık mesleği hakkını vererek yaparsanız her meslek gibi güzel bir meslektir. Şu iyi bilinmelidir ki müşteriyi ancak bir sefer kandırırsınız, sonrasında ise o müşteriyi kaybedersiniz. Her zaman doğru olmak, doğru mal satmak ve malın üstüne de sık sık yemin etmemek gerekir ki zaten Hazreti Mevlana'nın dediği gibi ''Doğru söz yemin istemez.'' Bir de ''Dost başa düşman ayağa bakar.'' derler ama bizim çok şükür ki kimselere düşmanlığımız yoktur ayakkabıcılar olarak. Biz sadece ayakta ki ayakkabılara bakar ve insanlarımıza iyi ayakkabı giydirmek için çırpınır dururuz, severek işimizi yapmaya çalışırız, diğer esnaflar gibi...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İş dünyası ve aile yaşamı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ailelerimizin Temeline Dinamit Koyuluyor
Cari Açık

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bilgisayar Oyunlarının Gerçek Amacı
Sizi de Beşikteyeken Kerttiler mi
Biyolojik Çöp Olmayın
Ramazan Kolisi ve Volisi
Karalahana Çorbası Gururumuzdur
Kıroloji Biliminin İncelikleri
Sosyal Medya Fenamenleri
Dünyada ki Bütün Karışıklıklar Emperyalizme Yarar
Gerçekleri Tarih Yazar Tarihide
İnsanları Yazalım Biraz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bağışlayın Bizi [Şiir]
Bir Papatyaya [Şiir]
Babam Eve Her Döndüğünde [Şiir]
O Zamanda Bir Leştiniz [Şiir]
İlahi Adalet Bu Mutlak Gerçekleşecek [Şiir]
Gökyüzü [Şiir]
Hiç Tanımadığım Çocuklar [Şiir]
Bu Kadar mı [Şiir]
Melek Halamın Evi [Şiir]
Ben Uyurken Oldu Bunlar [Şiir]


Ahmet Zeytinci kimdir?

1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.