İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
’’Lafla Peynir gemisi yürümez.’’ Türk Atasözü... Bunu derler demeye de, ben bunu en kısa zamanda denemeliyim. Bir yürüttüm mü laf ile peynir gemisini, Guiness Rekorlar Kitabına bile girerim, bir düşünsene... Popüler Gazetelerde benim adımın geçtiği başlıklar Hürniyet, Mirniyet, Financiyet Taymıs maymıs, Le Figarı, Deutçe zeytung maytung şöyle başlıklar atmışlar benim için mesela... Müthiş Türk asırlardır olmayan bir şeyi başardı ve ’’Laf ile peynir gemisini yürüttü hatta yürütmek ile de kalmadı yakında da kıtalar arası koşturacağı, sefere çıkaracağı söyleniyor bu müthiş Türk’ün.’’ Kim bu müthiş Türk? Ben deniz oluyorlare efeeem! Breh breh breh! Nasıl da koltuklarım kabarır amma... Koltuklarımın altına karpuzu bırak hatta kavun, elma, şeftali bile sığmaz... Bir kere Peynir Gemisinde öncelikle epeyce bir peynir olması lazım. Değil mi ama? İçinde başka başka eşyalar varsa, kömür demir gibi, beyaz eşya gibi, o zaman birileri de ’’Lafla demir gemisi ya da lafla kömür gemisi, lafla beyaz eşya gemisi yürümez.’’ derlerdi, bende ki de nasıl akıllar ama? Bilin bakalım bu dünyada en çok konuşan kesim kimler? He he he he he ! Hemen bildiniz yahu, siyasetçiler tabi ki... Hem bizde ki hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde ki siyasetçilerden fazla laf üreten bir kesim var mı?’’Benzin vardı da biz mi içtik?’’ diyenini mi ararsın? ’’Samsunu Akdeniz’in incisi yapacağız.’’ diyenini mi ararsın? ’’Biz sayın başbakan gibi sözünün arkasında duran adam değiliz.’’ diyenini mi ararsın... Ararsan daha neler neler var... Gelelim yine sadede... Sadet aşağıda oluyor... Önce gazeteye bir ilan veririz gemimiz için. Tabi ki ilk başta gemimizin peynir ile dolu olduğunu da belirtiriz ilanımızda... Memlekette ki bütün siyasetçileri bize destek vermesi ve gemimizin yürümesine katkıda bulunmaları için ricacı oluruz... Bunu da hem mecliste ki hem de yerel yönetimlerde ki siyasetçileri katarak yaparız... Hiç bir yerel ve genel siyasetçinin bu çağrımıza olumsuz cevap vereceğini de düşünemiyorum bile... Bütün Siyasetçileri kapıda karşılayan gemimizin kaptanı, her gelen siyasetçiye de içeri girerken kapıda birer parça, kibrit kutusu büyüklüğünde peynir vermeyi de kendine görev bilmiştir... İnce plastik çatallara çeşit çeşit peynirleri batırıp homini gırtlak götürüler... Bütün yerel ve genel siyasetçiler kısa bir zaman sonra gemide ki büyük bir salonda bir araya gelmişlerdir... Bendeniz de kürsüye çıkıp siyasetçi ağabeylerime, ablalarıma günün önemini arz etmeye çalışacağım... Sazı alırım elime, dımbır da dımbırrrrr... ’’ Değerli büyüklerim buradan bu peynir yüklü gemiyle dünya da ilk defa özel bir şeyi deneyeceğiz, bu gemiyi yakıtsız olarak kıtalar arası seyahatlere çıkartmaya çalışacağız, ben biraz lafla hareket ettirdim ama, sizler demagoji, söz ustaları ve üstatları olduğunuz için sizi buraya davet ettim, eğer ki konuşmaya, cümleler kurmaya, laflara takla attırmaya başlarsanız, gemimiz de sanırım büyük bir sürat ile limandan çıkıp kıtalar arası bir yolculuğa başlayacak, buradan vaatlerde bulunun halkımıza, ama bunların bir çoğu yerine getirilebilir şeyler olmasın, buna dikkat edin, milli geliri yüz bin dolara çıkartacağınızı söyleyin, herkese sınavsız üniversiteden bahsedin, asgari ücret sizin vaatleriniz ile on bin lira olsun, herkesin evi barkı olsun, bir de felekte çarkı olsun, hatta bir de yazlığı olsun, bir zamanlar iki anahtar vaat eden bir başbakanımız vardı siz bunu beş altı anahtara çıkartın, yirmi şeritli otoyollar yapacağınız söyleyin, gün gelecek bir dolar elli kuruş, bir yuro altmış kuruş olacak deyin.’’ İşte bu, hadi başlayın hemen bunlara. Bir yürüttük mü lafla peynir gemisini, herkes bizim ile iletişim kurmak, bizi tanımak için sıraya girecek, bir düşünsenize, ben de meşhur oldum gitti... Siyasetçilerin konuşmalarından salonda büyük bir uğultu çıkar. Çıkar çıkmaya da peynir gemisi, yine yerinde çakar durur. Hiç böyle düşünmemiştim ben, sanki hareket eder, yürür, biz de kıtalar arası bir seyahati bedavaya getiririz diye düşünüyordum, ama olmadı. En iyisi depoda ki bütün peynirleri dağıtayım yine siyasetçilere, canlarımız, ibibiklerimiz onlar bizim... Dur bakayım, depoya bir ineyim, ne var ne yok orada... Ohhooooo, benden önce onlar inmiş depoya hepsini silmiş süpürmüşler peynirlerin yahu! Çok şaşırdım çoook...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |