Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Gelelim kesim işine.. Tabi ki önce kocaman bir tepsi bir de keskin bir bıçak lazım. O sırada kızımcım ''Canım benim sen şimdi kesilecek misin bizimmmm içiiiiiin.'' diye kendini Kurban Bayramında, karpuzu da kuzu zannedip uzun bir cümle kurup, cümleyi kurulup kurulduğuna pişman etmişse de, cümle bu şoku daha sonra hızlıca atlatmıştır... Benim ise kafamda akıl almaz sorular gidip gelmektedir ki bir gün öncesinde de muhteşem ve muhterem karpuz bey rüyama bile girmiş, rüyamda da dile gelip ''Kes bakalım kes daha ne kadar keseceksin katledeceksin beni ve diğer karpuz kardeşlerimi.'' deyip bir an da rüyamdan kaybolmuş ve benim de kan ter içinde uyanmama sebep olmuştur... Uyandıktan sonrada bir müddet kendime gelemediğimi, tiril tiril titrediğimi ise kimselere anlatmadım, bundan sonrada anlatmayacağım... Kesime başlamadan önce de oğlum gitarını alıp tam da Rodrigo'nun karpuz konçerto... pardon gitar konçertosunu çalacakken, benim uyarmamla Azeriye dönmüş ve Fikrimden Geceler Yatabilmireeeeeeem parçasını çalmaya başlamıştır... Tabi ki bu parçanın da tam kesilirken karpuzun hoşuna gidip gitmediğini de bilemiyoruz... Tam bıçağı eline alıp da kesecekken bizim hanım, ''Ben kırmızı görmeye dayanamıyorum da'' o nedenle bizim ev de hep hanım keser karpuzları... Ben kızımcım ve oğlumcum hep bir ağızdan ''Keeessss keeesssss keeessssss.'' diye tezahüratlarımıza başlamıştık. Hanımcım ilk bıçağı vurduğu zaman, bayağı bir zorlanma ve direnme ile karşılaşmış, ancak bıçak biraz daha ısrar edince, karpuz da kendini bütün varlığı ile bıçağa teslim etmekte sakınca görmemiştir... Bu arada karpuz kesilirken içimizden gelen bütün duaları hep beraber okuduk. Rabbımın olmayanlara da vermesi için bu nimeti, dua ve niyazda bulunduk... Sanırım dünyanın en güzel yaz meyveleri sırlamasında karpuz mutlaka ilk üçe giren bir meyve olacaktır... Geçen sene yaptığımız kesim töreninde yanlışlıkla elimizi kesip kan akıttığımız geldi aklımıza, çok şükür ki o sakatlık bu sene yaşanmadı... Karpuzu dilimlemeye başladığımız zaman siyah siyah çekirdeklerde derin bir oh çekerek özgürlüklerine kavuşmuşlardır... Bazı zaman çıkarılması unutulup da yanlışlıkla karpuzla beraber mideye giden çekirdek arkadaşları için de ufak bir yas tutmuşlardır... Bağırsakların kalın olanları ve inceleri de bu işten hiç memnun kalmamışlardır... Nihayeeeeeeeeet mutlu son. Parça parça ufalanan karpuzlar afiyetle yenmek için kayık tabaktaki kıyak yerlerini almışlardır... Karpuzlar yavaş yavaş kayık tabağa yerleştirilirken tabağında mutluluktan ağzı kayık gibi olmuştur. Çatallar ve bıçaklar ise bir senelik ayrılıktan sonra karpuzları kesecek olmanın mutluluğunu, hiç bir şeye değişmeyeceklerini ruhlarının derinliklerinde fazlasıyla hissedeceklerdir...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |