Bizim Türk Milletinin en büyük eğlencelerinden birisidir beyazcam, yani televizyon. Hele de hanımlar, sabah kahvaltısını etti mi, ev de fazla da işi gücü yoksa geçer televizyonun başına, pirincini, bulgurunu ayıklarken, patatesini soyarken, bir yandan da kahvesini höpürdetirken, göz ucuyla da televizyonu takip eder...

Tatlı mı tatlı komşumuz Seher Teyzemiz var apartmanda. İşi gücü olmadığı zamanlarda kurulur televizyonun karşısına, eline de kumandayı alır, o kanal senin, bu kanal benim dolaşır durur zaplayarak. Elinden almaya kalkan oldu mu da kumandayı, fırçayı basar, vermez kolay kolay... Haliyle oğlu ile gelini ve torunları da bu dertten çok sıkıntılılar...

Sabah kahvesine damladı bir gün Seher Teyzemiz... Tesadüf bu ya ben de evdeyim.

Zırrrrrrrrrrrrrrr zil çalınır açarız...

- Buyur Seher Teyzecim... Hoş geldin.
- Hoş bulduk hoş bulduk yavrularım. Siz de benim çocuklarım gibisiniz vallahi.
- Sağol Seher Teyzecim eksik olma.
- Açın bakalım şu televizyonu hem laflarız hem de bakarız...

Televizyon açılır usulca... O sırada Seksenler Dizisi oynamaktadır ...

- Bayılıyorum ben bunlara bayılıyorum. Çağatay'a, o Pastacı Sami'ye, Ahmete, yavuklusu Gülden'e hepiciğine... Çocukları da oldu ha Ahmet ile Gülden'in.
- Biz de severiz Seher Teyze. Ben de pek dizi izlemem de her ne hikmetse bu seksenleri pek bir benimsedik. Kim bilir belki de bizim çocukluk ve gençliğimizden kırıntılar var diye seviyoruz.

Hanım da başı ile beni onaylar...

- Ahmet ile Gülden evlendi de çocuk bile yaptılar da, bir de şu Çağatay'a önce iş sonrada kız bulsalar...

Şimdi ne diyeceksin Seher Teyzeye böyle bir durumda ''Onlar filim aslında gerçek hayatta zaten işleri var, hem de evliler, aktör onlar desen bu sefer aktör ne demek diye soracak ayıkla pirincin taşını. En iyisi mi hiç bulaşmamak...

Tam o sırada bizim hanım zaplar başka bir kanala... Tesadüf bu ya Çağatay'ın yani İlker Ayrık'ın sunduğu yarışma programına gelir önümüze...

Seher Teyze ellerini de açarak dua eder gibi yapar...

- Ooooh ohhh ne ala ne ala bizim Çağatay da iş bulmuş be! Aslanım benim aslanım benim. Anacığı da dizlerini dövüp dövüp duruyordu. Kız Rukiyeeeee gözüm aydın kııııız...
- Yav Seher Teyze o öyle bir şey değil senin zannettiğim gibi... Öbürü film bu gerçek, kendi oluyor artık burada ...
- Susss bakayım sussss siz nereden bileceksiniz, ben o Çağatay iş bulsun diye ne dualar ettim biliyor musunuz? Tesbih mi çekmedim geceyarılarına kadar? Tebareke bilem okudum. Tefriciye okudum hem de 4444 kere. Bak nasıl iş bulmuş benim aslan oğlum...

Hay Allah ki Allah konuyu değiştirmeli çaktırmadan...

O arada da başka bir kanalda ki doktorlu dizi girer...

Seher Teyze de durur mu o da devreye girer...

- Aaaah kuzum ahhh! Bu da benim oğlan gibi doktor, hem de pek bir tatlı doktor.
- Ya yaaaa Seher Teyze o da doktor...

Seher Teyzemiz adeta yaşıyor dizileri...

- Benimki ihtisas yapamadı pratisyen mi miratisyen mi öyle diyorlar...

Şimdi Seher Teyzeye senin oğlun hiç olmazsa pratisyen hekim orada ki sadece oyuncu, doktor görünümlü aktör desem, yine bana şarlayacak... En iyisi mi idare edelim bakalım...

- Canın sağ olsun Teyzem o da doktor senin oğlunda doktor.
- Şuna söylesem numarası filan vardır bir yerde Ali Vefa mıydı neydi ismi cismi, bana bakmaya gelmez mi? Lumbagolarıma, siyatiklerime, bir de bel ağrıma baktırsam fena olmaz. Parası neyse veririz. Kaçak göçek yok biz de... Benim oğlan uzakta Tunceli de sağlık ocağında, anca yazları geliyor da...

Ehemmm kem kümmmm ne aşağı ne de yukarı tükürebiliyoruz sakal bıyık durumları var göründüğü gibi.

Zaman hayli ilerlemiştir...

- Sen dert etme Seher Teyzem hallederiz hallederiz Ali Vefa olmadı onun yakın arkadaşını filan getirtiriz sana, siyatiklerine de lumbagolarına da, bel ağrına da hepsine bakar.
- Bakar değil mi yavrularım benim? Ali Vefa olsaydı daha iyi idi, o çok tatlıydı ya neyse... Yine de Allah razı olsun hepinizden.
- Senden de Seher Teyzem senden de...
- Hadi kalın sağlıcakla. Biraz da evime geçeyim, benimkiler pipiriklenmiştir şimdi, çok oturdum bu sefer...