..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Ahmet Zeytinci




16 Ekim 2019
Hiç Göstermiyorsunuz  
Ahmet Zeytinci
Bu işin püf noktası şudur aslında, bunu da ben kendim engin tecrübelerimle buldum. Hanım gördünüz mü hangi yaşta tahmin ediyorsanız on aşağısını söyleyeceksiniz, onu söyleyin gerisini merak etmeyin. Onu duyunca hanımların ağzı kayık gibi olur, ağzı açık ayran delisi gibi ağızları yayılır...


:HEF:
Öyle beylik bir laf vardır ''Hanımların yaşı erkeklerin de maaşı sorulmaz.'' derler. Desinler ben sorarım arkadaş hatta tahminde bile bulunurum. Hem maaşlara hem de hanımlarda ki yaşlara. Bazısını tuttururum, bazı tahminlerimde de resmen şapa otururum.



Bu işin püf noktası şudur aslında, bunu da ben kendim engin tecrübelerimle buldum. Hanım gördünüz mü hangi yaşta tahmin ediyorsanız on aşağısını söyleyeceksiniz, onu söyleyin gerisini merak etmeyin. Onu duyunca hanımların ağzı kayık gibi olur, ağzı açık ayran delisi gibi ağızları yayılır...



- Hanımefendi ne kadar genç gösteriyorsunuz?
- Aman Ahmet bey yapmayın yaş kemale erdi sayılır, torun torba sahibiyiz.
- Olsun canım torununuz da olsa bu yaşta demek ki çok genç babaanne olmuşsunuz. Ben diyeyim kırk beş hadi bilemedin kırk altı buçuk yaşınızdasınız en fazla. Kırk yedi desem ayıp etmiş olurum.
- Ben babaanne değil bir kere anneanneyim.
- Olsun genç bir anneanne duruyor karşımda.
- Ay ne yaptınız Ahmet Bey. Hay siz çok yaşayın o kadar genç mi gösteriyorum?
- Genç ne demek efendin gencinde gencisiniz hatta üç beş kilo verin yoldan geçen delikanlılar genç kız diye size işmar yapıp göz bile süzerler...
- Çoook teşekkür ederim bu iltifatlarınıza...



Şimdi tutup da hanımefendiye kaporta sağlamda motorda biraz sorun var desem beni hemen oradan sopa ile kovalarlar... Yuttum yuttum tabi ki o düşündüklerimi...



Başka bir gün değişik bir ortamda başka bir hanımefendi ile sohbet ediyoruz.



- Hanımefendi ne kadar zarif ve ne kadar dirisiniz. Durun yaşınızı ben tahmin edeyim, siz sakın söylemeyin.
- Aman Ahmet Bey hanımların yaşı sorulur mu?
- Vallahi sizin gibi genç olunca sorulur. Yaşlı hanımlarınkini sormayalım. Siz olsa olsa otuz beş kırk arasında gösteriyorsunuz.
- Ne diyorsunuz Ahmet bey üç tane torunum var benim.
- Olsun, demek ki çok genç yaşta evlendiniz, sonra çocuklarınızı da çok genç evlendirdiniz. Yoksa yanılıyor muyum?
- Yani, ehemmm, kem küm. Kaç gösteriyorum Allah aşkına bir daha söyleyin.
- Dedim ya hanımefendi otuz beş ya da kırk, kırk bir diyenden çok acı ve sert bir şekilde hesap sorar ağzına biber sürerim vallahi.
- Ay durun durun, kocamı bir arayayım da ona da söyleyin ne olur. O bana hep morukladın hatun sen de benim gibi diyor da...
- Sanırım kocanızın göz bozuk, hipermetrop olmasın sakın.



Al başına belayı. İyi ki hanıma genç görünüyorsunuz dedik. Resmen kadın cep telefonundan kocasını arayıp ona genç dediğimi onaylattıracak tekrar bana...



- Hay Allah ablacım şimdi hatırladım çok önemli bir randevuya yetişmem lazımdı, sonra başka bir zaman kocanıza söylerim ben çok genç gösterdiğinizi...



Yine değişik bir gün ve gözünde değişik bir gözlük ile bir adam. Kafaya koymuştur, kafa yapacaktır hanımlar ile...



- Hanımefendiler bu gözümde görmüş olduğunuz gözlük çok kısa bir zaman önce Amerika'nın Kaliforniya şehrinde bir Türk Mucit tarafından icat edilmiş olup, gözünüze taktığınız zaman karşınızda ki bayanın yaşını o söylemeden şak diye tespit etmektedir. Hata payı ise yüz elli beş bin de bir olarak bildirilmiştir.
- Ayy! Yapmayın ya nereden buldunuz bu ilginç ve de gıcık aleti Nejdet Bey ?
- Ben bulmadım Amerika'da bir Türk vatandaşı icat etmiş, o bulmuş bunu. Benim de arkadaşım, ondan satın alıp kargo ile bana gönderdi



İçinden sesli düşünür bayanın biri. ''Hay ben senin o mucit arkadaşının da senin de hemi şimdi papazı bulduk desenize. Bütün arkadaşlarıma gerçek yaşımı hep beş ya da altı eksik söylerdim ben ne yapacağız şimdi?''



Devam eder konuşma...



- Yok canım şaka yapıyorsunuz. Jüpitere gideriz deyin ama onu demeyin. Nasıl bilecekmişsiniz bir bakışta bizim yaşımızı? Ay inanmam vallahi de billahi...
- İsterseniz deneyelim bir kaçınızın üzerinde hanımlar ha ne dersiniz?



Hanımların gerçek yaşları kocalarından öğrenilmiştir çaktırılmadan Nejdet Bey tarafından. İnanmasalar da böyle bir şeye denemekte istemektedirler için için. Merak duygusu tavan yapmış durumdadır hanımlarda...



- Gelin bakalım Sevim hanım sizden başlayalım.
- Ay başlayalım kız ne olucaksa olsun ucunda ölüm yok ya?
- Şöyle bir baktım mı şıp diye anlarım.
- Hadi bakalım görelim gözlüğün marifetlerini
- Siz tamı tamına altmış iki yaşındasınız.



Zınk ve zonk! Acayip şaşırma durumları bayanlarda



- Ay vallahi bildi kızlar.



Arka taraflardan homurtular ve sesler...



- Kııız yelloz hani sen bize daha elldört yaşındayım iki ay sonra elli beşe gireceğim diyordun vay seni kandırıkçı vay!
- Hanımlar nasıl makine ama başka baktırmak isteyen var mı yaşına?



Hanımlar büyük bir sürat ile dağılırlar sonrasında...



Bir de maaş sorulması, herkes gibi benim de gıcığıma gider, hem de çok fazla. Adam emekli subay. Zamanında çalışmış çabalamış subay olmuş, ordunun her kademesinde ter dökmüş. Niye soruyorsun ki be adam maaşını?



- Komutanım siz ne zaman emekli oldunuz? Kaç lira geçiyor elinize. Ha bir de siz de makam tazminatı vardı değil mi?



Varsa var size ne kardeşim. Sen de girseydin askeri okula, memleketin her köşesinde yüksünmeden görev yapsaydın, ondan sonra sen de benim aldığım emekli maaşını alsaydın. Ne meraklılar var birilerinin ne kadar maaş aldığını kafaya takan.



- ....Lira alıyorum devletten.
- Oooo bayağı çokmuş be komutanım. Bizim ki sizinkinin yanında devede kulak vallahi...
- Sen kaç lira alıyorsun söyle bakalım?
- Ben de aslında maaşı aldığım gün götürür hanıma teslim ederim. Lakin hanıma hep iki yüz lira eksik söylüyorum onu cebellezi ediyorum o benim kahve de çay sigara, okey, tavla param.
- Aman ha yengeye çaktırma sakın.
- Yok yok anlamaz o. Bu saate kadar anlamadı, bundan sonra da hiç anlamaz. İlkokulu bile sekiz sene de bitirmiş, öyle şeylere kafası çalışmaz onun...



İşte böyle hanımların yaşı ile erkeklerin maaş durumları. Siz siz olun yine de çok fazla sormayın ne hanımların yaşını ne de erkeklerin maaşını...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonra Bir Gün
İtinayla Kahve Falına Bakılmaz
Muz Kabuğu ve Merdiven
Onunla Çok Güzel Günlerimiz Geçti
Buradan Sesleniyorum
Böyle İdam Görülmedi
Nenişti O Bizim Gözümüzde Senelerce
Patlıcan Oturtma
Gece Kuşu
Geel Geel Geel

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir İki Gazete
Yedi Paket Birinci
Ay Em Ef Biraderler
Karınca Kararınca
Biri Baharat mı Dedi
Çay Kaşıkları
Güzel Bir İnsan Patates Kızartması ve Gazoz
Ben de Saadet Zinciri Kuruyorum
Limited Şirket Ortağı Bile Değiliz Abi Ne Stratejik Ortağı
Maaşını Soruyorum Söylemiyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bak Bakalım Arkadaş [Şiir]
Pazarola [Şiir]
9. 15 Şemsiyesi [Şiir]
Bağışlayın Bizi [Şiir]
İlahi Adalet Bu Mutlak Gerçekleşecek [Şiir]
Gökyüzü [Şiir]
Hiç Tanımadığım Çocuklar [Şiir]
Bu Kadar mı [Şiir]
Bir Papatyaya [Şiir]
Melek Halamın Evi [Şiir]


Ahmet Zeytinci kimdir?

1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.