..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Varoluşçuluk > selim çok




25 Eylül 2019
Gözlerim Sevdiğinde O Ağlıyordu  
selim çok
Zihnim ise rüzgarıyla bir şeyler daha alıp katıyordu önüne.sevgi eksilmeyen tek şeydi…


:ADCG:


Yıllar önceydi.bir fabrikada mali müşavir olarak çalışıyordum.çalıştığımın birinci yılı fabrika greve gitti.grevin ikinci haftasıydı yanılmıyorsam.işçiler ankarada bir eyleme destek amacıyla gitme kararı aldılar.sendika trenden yer ayarlamıştı.ta olayın başından idarenin tersine işçilerle birlikte olduğum için işçiler eyleme beni de davet etti.bir sonbahar günüydü.hava serin güneşli ve çok güzeldi o gün.
Sabah 10:30 da trenle hareket ettik.A..ilçesine geldiğimizde tren durdu.ilerki yolda çok kötü bir kaza olmuştu ve tren akşama kadar rötarlıydı.mitingi ertesi gündü.hepimiz indik.arkadaşlarla biraz gezdik,yemek falan yedik.sonra bizim elemanlar kahveye gidelim falan diyince içim sıkıldı.hiç sevmediğimin bir şeydi.okey şıkırtıları,televizyon sesi,küfürler,geyik muhabbetleri aklıma gelince dedim” ben etrafi gezicem akşama dönerim.” Başlarını salladılar.bende ağır aksak etrafı gezmeye koyuldum.
A..ilçesi S..ilinin en küçük ilçesiydi.etrafı dağlık,kenarından coşkulu bir nehir geçen, oldukça klasik ve şirin bir Anadolu kasabasıydı.yıllarca önce buraya bir düğün için gelmiş çok sevmiştim.yemyeşil bir yerdi.aklıma buranın pazarı geldi.içimden alışveriş yaparım isteği geçince ilçenin meydanından pazara doğru yöneldim.yöresel birşeyler bakına bakına ilerliyordum.küçük bir tezgah dikkatimi çekti.küçük olsa da üstünde balından,pekmezinden peynirine her şey vardı.hemen incelemeye koyuldum.buranın doğal ürünleri eğer iyi de özen gösterilmişse gerçekten harikaydı.o zamanlar pek şimdiki gibi doğal ürün furyası pek yoktu ama İstanbul un kimyasal katkılı ürünleri beni ta o zamanda endişelendiriyordu.eğilmiş tezgaha bakarken bir sesle irkildim.bana istedğimi tadabileceğimi söyleyen bir bayan sesi.göz göze geldik.güleç yüzlü,ilgili,35-40 yaşlarında üstü başı pek eski görünümlü başörtülü bir bayandı.teşekkür ettim.

Köy kökenli olduğum için ve köy ürünlerinden anladığım için isminin sevim olduğunu öğrendiğim bayanla bir anda sohbetin içinde buluvermiştim.hep gülümsüyor bu arada benimle sıkı bir pazarlığa girmeyi de ihmal etmiyordu.derken bir otur çayımızı iç faslına da geldi.çayımı içerken sevimi seyretmeye başladım.canlılığı ,gözleri gerçekten çok dikkatimi çekmişti.birden “noluyor selim kendine gel.”filan demeye başlasam da kendime, sevimle ilgilenmekten kendimi alamıyordum.o ara bayağı bir yük yığıldı tezgahın önüne.yardım teklif ettim.kabul etmeyecek oldu ısrar ettim.tezgahın yanındaki dükkanın altına taşımaya başladık.aynı zamanda muhabbet devam ediyordu.benim de trakyalı bir göçmen olduğumu ve buralarını bildiğimi dinleyince muhabbet daha da koyulaştı.sevim benim yakın bir çocukluk arkadaşımın köyündendi.arkadaşımdan bu dağ köyünü sık dinlediğim için bu seferde köy düğünlerinden geleneklerden konu uzadı da uzadı.sevim kıpır kıpır bir kadındı.anaç bir kadın. ve gitgide kalbimin ona doğru attığını hissetmiştim ki doğrusu evli olduğunu düşündüğümden bu beni rahatsızda etmişti.dikkatimi çeken bir şeyde sevimin yüzündeki o gülümsemeden sonra beliren tuhaf bir hüzün ifadesi ve gözlerinin altındaki ve ona daha bir çekicilik katan ince siyah çizgilerdi.

Akşam olmak üzereydi.biraz dolaşıp tekrar oraya gelmiştim.tezgahını toplamasınada yardım etmek istedim.yine çekinerek kabul etmiş bu sefer o güleç çehresinin yerini bir endişe kaplamıştı adeta.eve kadar yardım etmek istediğimi söyledim burada bir gören olursa iyi olmaz falan diyecek olsada ben dedim biraz arkanda gelirim.tezgah mallarını yine o dükkanın alt katına koyduktan sonra yola koyduk.Pazar yerinden sonra zaten şehir çekirdeği bitiyor tek tük evlerin olduğu koruluk bir patika başlıyordu.tekrar yanına geldim.o ara yine daldık.bu sefer kendimi falan anlattım.bu arada cep telefonuma çağrı atan arkadaşlara trenle değil akşam otobüsüyle geleceğimi ve işim çıktığını yazmıştım. O ara o da cebini çıkardı.oldukça eski bozulmak üzere olan bir telefon görüntüsü vardı.kısık sesle bir şeyler söyledi ve kapattı.yine muhabbete döndük.sağa dönüp nehir boyunca giden yoldan ilerlemeye başladık.yorulmuştuk.bir sigara içmeyi teklif ettim.içmediğini söyledi sonra dinlenirken tamam deyip yaktı.bir an çok uzun sürecek bir göz göze gelme oldu.kalbim kıpır kıpır atmaya başlamıştı.

Bir anda istem dışı reflekse elini tutup kendime doğru çektim ve dudaklarına yapıştım.çekmeye çalışsada akabinde sevim de öpmeye başladı beni.sonra o da benim yaptığım ani hareket gibi kendini hızla çekti.”ne istiyorsun,ne istiyorsun benden!” Dedi.yüzü sarıyla kızıl arasında bir renk almış gözleri ıslak ıslak olmuştu.”tamam sağol ben giderim buradan öte.” Öylece kalakaldım.elinde ağırlıklarla yalapalaya yalpalaya hızlanmaya başladı.bense o şaşkınlıktan sonra onu takip etmeye devam ettim.tek katlı bahçeli,oldukça metruk bir eve doğru yönelirken arkasına baktı.bense bir ağacın arkasına sığınmış ona bakıyordum.eve girdi kapıyı kapattı.

Bir sigara yakıp düşünmeye başladım.ayaklarım gitmek istiyor.bir adım atıyor akabinde deli gibi geri dönüyordum.sonra bir sigara daha.böyle tam yarım saat geçti.o an terleyerek ve heyecan içinde evine doğru yöneldim.kapıyı vurdum.açmadı.tekrar vurdum.uzun bir bekleyişten sonra kapı açıldı.ağlayan gözlerle bana bakıyordu.boynuna sarıldım.tekrar ama bu sefer daha duygulu ve istekli öpüşmeye başladık.ellerimi eteğinin içine soktum.sıkıyordum.en yakınımızdaki yatakta buluverdik bir an kendimizi nefes nefeseyken o hala ağlıyor inlemeleriyle ağlama sesi birbirine karışıyordu.artık ondan başka hiçbirşeyi düşünemiyordum.defalarca sevdiğimi haykırıyor ben dedikçe onun gözyaşları daha fazla yanagımı ıslıyordu.

Yatağın üzerine toparlanırken o hala ağlıyordu.en sonunda anlattı.daha doğrusu ben anlattırdım.iki çocuğu varmış.genç oğlu evden kaçmış.kızı ortaokula gidiyormuş.kocası iseiş kurarken bir sürü borç yapmış sevime imzalatırmış kağıtları.sonra batıca çekmiş gitmiş.eş dost yardımıyla borçları kapatmaya uğraşıyormuş.anlattıkça içime daha bir burukluk kaplıyor ama ona olan sevgim de daha çok artıyordu.ağlarken öylesine içtendi ki ki alıp götürüyordu başkalarınca küçücük görülecek o kocaman güçlü dünyasına.

Para teklif ettim.kızdı.ben de gizlice bir çekmecenin içine atıverdim.S. merkezinde bir fabrikada eski iş arkadaşım işletme müdürü olarak çalışmaya başlamış,oraya taşınmıştı.iyi bir fabrikaydı.orada çalışabileceğini söyledim.hafta sonu da pazarlarda uğraşırsın dedim.neyse ki zoraki gülümsedi.telefonunu aldım.gitmek istemiyordum ama o zorladı.kızının geleceğini filan söyledi.çıkar çıkmaz arkadaşımı aradım.bir müddet sonra işe yerleştiğini öğrendim.fakat ne zaman arasam ya telefonunu açmıyor ya da çok soğuk konuşuyordu.gelmek istediğimde türlü bahanelerle engelliyordu.derken bir gün numara hiç çalmamaya başladı.arkadaşımı aradığımda işi bıraktığını söyledi.kaldığı evden de taşınmıştı.nereye gittiğini bile yoktu.uzun zaman hüzün ve acı içinde aramasını beklerken bir gün bir gazete haberiyle sarsıldım.sevim fotografı ve bir cinayet haberi.eski kocası tarafından kızıyla birlikte ankarada canice öldürülmüştü..

Olduğum yere çöktüm o gün ve etrafa tuhaf tuhaf bakarak günlerce öyle oturdum evde.en sonunda bayılmış kalmışım işe gelmeyince merak eden arkadaşlar götürmüş hastaneye.gözlerimi açtığımda ise karşımda gülümsyen bir hemşire vardı hüzünlü ve gülen bakışlarıyla.

Zihnim ise rüzgarıyla bir şeyler daha alıp katıyordu önüne.sevgi eksilmeyen tek şeydi…







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın varoluşçuluk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Masada Pislik Var!
Harabad
Caz Kuşağı
Minimal Dalga
Anarşist
Bu Şehrin İçine Sıçtım!
Zamanı Taramak
Psikopat Kırmızı
Kapılar
Yanyana ve Ayrık

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Serbest Metinlerde İntihar Düşleri...
Zaman Ağladığında
Dark 6. 11
Dirahşan
Bir Alkoliğin Hipomanik Notları
Peygamber Devesi Yönelim Kuşağı
Deep 5. 10
Aşkın
Bekareti Bozulmuş Kahkahalar Orkestrası
Duygu Dökümanı


selim çok kimdir?

sadece özgürlük.

Etkilendiği Yazarlar:
sürrealizm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © selim çok, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.