Yukarılara baktım içime çekerek barışı.yolaldım bir yaprağı koparıp dalından.tepkilerim sürmaenaj oldu,karşımdaki ıslıklar dejenere.bir yokoluşta buldum ter izlerimi.sıkıntıdan sedef olmuş zaman hortumla hayat sıktım.yukarılara baktım içime çekerek esrarı.yolaldım bir tutkuyu koparıp dalından.içimdeki acıma duygusuyla yarıştım.yüz metreyi sekerek tamamladım.başıma bir ayna düştü.işte bayıldım sayın otorite.beni tabii ki tanıyor ve yargılıyorsun.adını “ezilmiş” koydum diyorsun.ben de sana “defol ulan!” diyorumher zaman diyeceğim.oturup bir sofraya,yarım karanlık arası güneş yiyeceğim.sonra duaya çıkacağım.yaşamım bir yerli mezarlığında son bulacak.kirli dudaklarım yutacak seni sonsuza kadar.iki adet günbatımı manzarasına takacağım gerdanlığını.tuhaf bir maddiyatla gireceksin aynanın içine.
Yukarılara baktım içime çekerek serinliği.yolaldım bir teli koparıp devresinden.etkilerim avaraj takımı oldu.yosun yedim ve tuzlu su içtim buraları son bir defa daha dolaşırken.hayatıma tozlu gazlar kattım katılaşması için.içimdeki acıma duygusuyla barıştım.anti-özlem fırtınasında gördüğüm bir gülü yakama takıp tuzlu sulara karıştım.bir orkinozun sırtında acıyı yakaladım.iki adet günbatımı şövalyesi karşıladı beni aşağılarda.ellerinde siyah imge mızrakları vardı.yürüdüm ileriye bakarak.sağım ve solumla birlikte...