Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
- Şşşştt birader sen bu gün bakıyorum şakır şakır, takır takır para sayıyorsun... - Ne yapalım birader işimiz bu. Sen saymıyor musun sanki? - Doğru ben de sayıyorum da bu gün bana pek fazla iş düşmedi... Hep fatura yatıranlar geldi, elli lira yüz lira senin anlayacağın... - Olsun birader az da olsa çalıştın yine, işleyen demir ışıldar demiş bu insanoğlu... - Sen de çok iş vardı bu gün sanırsam... - Vardı var epey, Hamza Abi geldi kırk deste iki yüzlük, otuz deste de yüzlük, canım çıktı of ki offff! Saya saya bitiremedim vallahi... - Ne güzel birader işte bir işe yaramışsın... - Yarıyoruz yaramaya da sanki teşekkür mü alıyoruz, madde yerine koyuyorlar bizi... - Madde değil miyiz, maddeyiz zaten... - Doğru be maddeyiz hakikaten... Tabi ki bu para sayma makineleri arasındaki sohbeti insanlar duymamaktadır... - Ahan da Hikmet abi geliyor karşıdan, çok para vardır bunda, kara para filan aklıyor diyorlar da ben inanmıyorum hiç... - Belli mi olur birader günahı boynuna... - Geçen ben de bunun paralarını saydım, vallahi say say bitmedi canım cıktı... - Bakalım bu sefer hangimize gelecek... - Bakalım ... - Bu kara paralar kirli işlerin paraları bankaya girince tertemiz oluyormuş birader, nasıl oluyor bu bir türlü aklım almıyor... - Ben de pek bilmiyorum birader. Alt katta herhalde çamaşır makineleri olsa gerek, biz de sayıp oraya yıkamaya götürüyorlar belki de... - Olabilir tabi niye olmasın... Ama ıslanır bunlar... - Düşündüğün şeye bak ıslanırsa kurutma makineleri de vardır illaki bunların... - Doğru be onu hiç düşünmemiştim... - Bu karaparacılar sanırsam bizi kandırıyor birader... - Niye ki? - Ben şimdiye kadar hiç siyah renkte kara dedikleri renkte para görmedim. Ya yeşil, ya mavi, ya sarı, ya kırımızı, her renkte para var bir tek siyah renkte para yok, ne iş, ne ayak bu? - Vallahi doğrusun birader ben de hiç kara renkte ya da siyah renkte para görmedim... Bir ara elektrikler kesilir gibi olur, jeneratör devreye girer hemen, devam ederler... - Birader sahte paraları sakın es geçme ha! - Yok ya es geçer miyim hiç... Geldi mi hemen kıçına tekmeyi vurur dışarı atarım. - Ben de öyle yapıyorum birader hemen biletini keserim... - Öyle olmazsa bizi niye tutsunlar kardeşim. - Bu kalpazanlar çok şerefsiz çok. En büyük para ne ise onu basıyorlar... - Tabi birader küçük miktarlar ile uğraşmıyorlar... - Onluk yirmilik niye bassın ki adamlar yüzlük dolar beş yüzlük yuro, iki yüzlük Türk Lirası varken... - Sana bir şey söyleyeyim de gül birader. - Söyle bakalım. - Geçen gün Amerika’da bir kalpazanı hemen yakalamışlar. Adam tutmuş 25 Dolarlık para basmış. Daha Amerikan Merkez Bankasında bile yok... - Vay salak vay! - Biz de git gide yaşlanıyoruz birader. - Doğrusun eskiyoruz... - Belki ileri de bizi de emekli edip daha üst modelleri alırlar mı alırlar... - Ne yapalım arkadaş biz de köşemize çekiliriz ... Öğle tatilinden sonra banka yeniden açılır yeni müşteriler dalar içeri... - Öğleden sonra daha az iş oluyor. - Geçen senelerde biz bu bankaya yeni gelmiştik de banka soygunu olmuştu, hatırladın mı? - Hatırladım birader hatırlamaz mıyım. Müdürün yem diye koyduğu sahte paraları alıp kaçmışlardı maskeli soyguncular... - Aynen, hemen de yakayı ele verdiler sahte paraları harcarken... - Halbuki alın teri ile kazansalar ya... - Olmaz alın teri zahmet ister emek ister, illaki çalacaklar... - Girdiler içeri kaç sene yatarlar kim bilir... İyice sakinleşir banka şubesi... İki para sayma makinesi sohbete devam eder... - Bak Neriman Teyze geliyor emekli maaşını almaya... - Ya işte bunların ki tam helal para tam helal... - Öyle birader Neriman Teyze emekli lise edebiyat öğretmeni - Ne öğrenciler yetiştirmiştir değil mi? İçlerinde profesörler çok büyük adamlar varmış... - Öyledir tabi ... - Kimseye de minnet etmez asla... - Bayılıyorum Neriman Teyzenin helal paralarını saymaya... - Dur bakalım belki sen sayarsın belki de ben... Neriman Teyzemiz de emekli maaşını alır çıkar banka şubesinden... - Yine akşam oluyor yavaş yavaş... - Evet sabaha kadar yatarız birader... - Eskisi gibi gece gece kimse banka soymaya da kalkmıyor, kalkamıyor. - Ya öyle anında polis abiler damlıyor... - Hadi bakalım yarın inşallah daha çok sayarız paracıkları, daha az ayırırız sahtelerini... - Kalpazanlık da meslek oldu çıktı... - Kötü bir meslek ama, kimse kalpazanlığı alnımın teri ile yapıyorum diyemez... - Doğrusun birader, çok doğru...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |