..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




24 Haziran 2019
Ertaç Hazer İle Kültür Sanat  
Hakan Yozcu
Hazer, sanat alanında bir hayali olduğunu, ölmeden önce bu hayalinin gerçek olarak görmek istediğini belirtiyor: “En çok istediğim şey, hayatım boyunca düşlediğim tek hayalim Ülkemizde bir kültür sanat köyünün kurulmasıdır.


:HAB:

     Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Uzman Sanatçısı Sayın Ertaç Hazer ile Lefkoşa’da Kültür Ve Sanat Üzerine küçük bir sohbet gerçekleştirdik.
     Ertaç Hazer, “Kültür ve Sanat üzerine konuşalım” deyince gülüyor. Bu gülüş, adeta birçok şeyi anlatıyor. Dile getirilmeyen birçok gerçeği dile getiriyordu.
Hazer, tereddütsüzce söze “Devletin bir kültür sanat politikası yok” diye keskin bir dille başladı. Yani en sonda söyleyeceği sözü en başta hem de kestirmeden söyleyiverdi. Sözlerine devam etti: “Olup olmaması ayrı bir tartışma konusu. Bunun muhasebesini sağlıklı yapmak gerekir. Devlet dediğimiz mekanizma, yönetme erkini elinde bulunduran hükümetler vasıtasıyla sanatçıya destek olmalı, sanatçının önünü açmalı, Kültür Dairesi’nin yasasını değiştirip bireysel çalışan örgütsüz sanatçıların da finansörlüğünü sağlamalıdır.”diyor.
Ertaç Hazer, ülkede birçok festivalin yer aldığını ama uluslararası kültür sanat festivallerin yeteri kadar yapılmadığını belirtiyor: “Kültür ve sanat adına ulusal ve uluslararası festivallerin daha geniş ve daha çok yapılması gerekir. Başka ülkelerden tanınmış sanatçıların bu festivallere katılımı sağlanmalıdır. Ülkemize gelmeleri için teşvik edilmelidirler. Uluslararası sanatçıların ülkemize gelerek konferanslar, seminerler vererek, eksik kalan yönlerimizin giderilmesi gerekiyor. Devletin ve hükümetin, özellikle ilgili bakanlığın buna ön ayak olması gerekiyor. Bunun gibi kendi sanatçılarımızın da uluslararası arenada boy göstermesi gerekir. Sanatçılarımız Dünyanın birçok ülkesinde becerilerini, yeteneklerini çeşitli konserler, gösteriler, konferanslar ve seminerlerle sergilemelidirler. Bu anlamda bunlara destek verilmelidir.”
Hazer, sanat alanında bir hayali olduğunu, ölmeden önce bu hayalinin gerçek olarak görmek istediğini belirtiyor: “En çok istediğim şey, hayatım boyunca düşlediğim tek hayalim Ülkemizde bir kültür sanat köyünün kurulmasıdır. Ülkemizde bozulmamış, bakir kalmış, el değmemiş bir köyümüz var. Bu köy, otantik yapısı ile eski Kıbrıs’ı anımsatıyor. Burası bir sanatçı köyü olarak düzenlenirse burada, sanatsal faaliyetler, festivaller yapılabilir.
Dünyanın birçok yerinden sanatçıları buraya getirip sanat üretimi sağlanabilir. Böylelikle hem dünyadaki diğer sanatçılar ile kendi sanatçılarımızı bütünleştirebilir; hem de bu sayede ülkemizin tanıtımını yapmış olabiliriz. Buraya gelen her sanatçı ülkelerine dönünce burada gördüklerini anlatacaklar ve bizleri tanıtmış olacaklardır. Bu da ülkemizin kültür ve sanat alanında ileriye gitmesini ve dünyada söz sahibi bir ülke olmasını sağlayacaktır.”
Ertaç Hazer, Kültür Bakanlığı’nın hep hor görüldüğünü, diğer bakanlıklar arasında geri planda kaldığını, yasa gereği diğer bakanlıklara bağlanılarak “Ve Kültür Bakanlığı” ibaresiyle dışlandığını, küçültüldüğünü vurgulayarak, bu yanlış uygulamadan derhal vaz geçilmesi gerektiğini ve ayrı, bağımsız bir “Kültür Ve Sanat Bakanlığı”nın olması gerektiğinin altını çiziyor. Bu olmasa dahi hiç olmazsa ayrı bir müsteşarlık halinde kültür ve sanat işlerinin kendi bünyesi içinde yapılmasını ve işlerin bu şekilde yürütülmesini söylüyor.
Ülkedeki bütün kültür ve sanat ile ilgi ne kadar daire varsa (Kültür Dairesi, Devlet Tiyatroları, Devlet Senfoni Orkestrası, Bale ve Opera gibi) bunların bu müsteşarlığa veya bakanlığa bağlanması gerektiğini söylüyor. Böylece radikal kültür ve sanat alanında radikal bir adımın atılabileceğini belirtiyor. Böyle bir yapının oluşmaması için kültür ve sanat adına yapılan tüm çalışmaların palyatif yani anlık çalışma olacağını dile getiriyor.
Ertaç Hazer, Ülke kültür ve sanatının gelişmesine gerçekçi bir yaklaşım gösterilmediğini, bu nedenle kültür ve sanatımızın tam anlamıyla ilerleyemediğini ve hak ettiği yere bir türlü ulaşamadığını söylüyor. Şöyle devam ediyor: “Bu durum, var olan bir gerçeğimizdir. Çünkü Kültür ve sanat geçmişin binlerce yıl öncesinin kültür ve sanat insanları tarafından sentezlenerek, çalışarak güne ve geleceğe aktarılmasıdır.
Ülke coğrafyamız, kendi kültürümüzü yaratmıştır. İnsanımız bu kadar yıldır, bu küçücük adada bıkmadan, usanmadan üretmiş ve bunca zamandır kültürünü meydana getirmiştir. Bunu siyasilerin elinden kurtarmak, radikal kararlarla geleceğe aktarmak gerekir. Çünkü insan geleceğe ancak ve ancak kültürünü ve sanatını taşıyabilecektir. Bunun için müzelerin kurulması sanat ürünlerimizin korunması ve ileriki yıllara sağlıklı bir şekilde miras bırakılması gerekir. Kültür ve sanat arşivleri oluşturulmalı, bunların da sağlıklı bir şekilde araştırılarak hayata geçirtilmesi gerekir.
Bu gün baktığımızda devlet sanatçısının nerede olduğunu bilmiyor. Kendi içinden çıkan sanatçılara önem vermiyor. Onları kollamıyor, onlara gerçek anlamda destek vermiyor.
Cemaliye Kıyıcı ismini bu gün kaç tane siyasetçimiz biliyor? Hangi kültür bakanımız bu ismi duymuştur? Onun için kim ne yapmıştır?
Mezzo soprano opera sanatçısı olan Cemaliye Kıyıcı’yı kim biliyor, tanıyor? Onun varlığından ve ölümünden dahi hiç kimsenin haberi olmadı. Peki, böyle bir sanatçıyı bilmeyen, tanımayan varlığından dahi haberi olmayan siyaset mekanizması bu topraklarda yaşayan sanat ve kültür insanlarına nasıl sahip çıkacaktır? Bu sorgulanmalıdır.
Cemaliye Kıyıcı Mağusalıdır. Papa’ya Vatikan’da opera okumuştur. Böyle bir değere ne insanımız, ne de siyasetçilerimiz sahip çıkmıştır. Öldüğünden dahi kimsenin haberi olmamış ve cenazesine tek bir siyasetçi katılmamıştır. Bu da bizim büyük bir ayıbımızdır. Bunun gibi birçok sanatçımız yurt dışında ömür törpülemektedir. İşin en üzücü yanı ise devlet denilen mekanizmanın bunlardan haberi dahi olmamaktadır.”




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
ve İlk Bölüm Yayınlandı
ve İlk Bölüm Yayınlandı
Beşik Gibi Sallandık
Olcay Kıraç İle Kıbrıs Sorunu
Adanalıyık Allah’ın Adamıyık
Ayhan Menteş Hoca’mızın Ardından
öğretmene Verilen Değer Her Şeye Değer
Hatay Gezisi
3. Dünya Savaşı mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi
"Bitemeyen Proje" Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
El Eder [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.