..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Ahmet Zeytinci




6 Haziran 2019
Kavramların İçini Boşaltmak  
Ahmet Zeytinci
Rep yapmazdık mesela biz, şarkılar ağır aksak giderdi ruhumuzun derinliklerini titretirken... Hızlı hızlı kimselere bir şey anlatmaya kalkmaz, karşımızdakilerin konuşmasını da fazla kesmezdik... Hiç sormazdık hocalara Ramazan da ''Hocam sakız orucu bozar mı bozmaz mı?'' diye, bilirdik sakızın orucu bozduğunu...


:GFF:
Ne güzeldir eski zamanlarda yaşananlar... Ya Şehri Ramazan hoş geldin, derdik. Öncesinde Recep ve Şaban aylarını idrak ettiğimiz... İnek Şaban diye bir karakterimiz yoktu televizyonlarda... Mübarek bir isimdi Şaban... Hala da öyle aslında... Şabanı Veli hazretleri vardı ki hala var. Türbesi ve yaşadığı dönemlere damga vuran... Şimdilerde kimse çocuklarına Şaban ismi koymasa da mübarek bir isim yine de...

Rep yapmazdık mesela biz, şarkılar ağır aksak giderdi ruhumuzun derinliklerini titretirken... Hızlı hızlı kimselere bir şey anlatmaya kalkmaz, karşımızdakilerin konuşmasını da fazla kesmezdik... Hiç sormazdık hocalara Ramazan da ''Hocam sakız orucu bozar mı bozmaz mı?'' diye, bilirdik sakızın orucu bozduğunu...

Sindire sindire yaşardık. Geçmişimiz ile alay etmezdik, burun kıvırmazdık atalarımıza... Ahlaksız, Hoca kılıklı adamlara çatıp da İslamı kötülemezdik, hata kullarda, hoca kılıklılar da, derdik... Bilirdik ''Hey Onbeşli Türküsünün'' içinde çok acı hatıralar olduğunu, göbek atmaya kalkmazdık o türkü ile...

İçi boşaltılan kavramlardan biri de aşk ve sevmek. Özellikle magazin diye tabir edilen programlarda sanatçıların birbirlerine olan ilgilerini ınınınınınınınınının ''Büyük aşk yaşıyorlar.'' diye televizyonlardan ilan edilmesi çok sinirime dokunuyor, sonrası da belli zaten, beş altı ay içinde ya da bilemediniz bir sene içinde büyük aşk yaşayanlar büyük ayrılıklar ile ''Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.'' durumlarına geliyorlar...

Cumartesi ve pazar günleri gece yarılarına kadar futbol konuştuk spor programlarında... Pozisyonları tartışanları izledik. Yok o penaltıydı, öbürü ofsayttı, kırmızı kart haklı mıydı, haksız mıydı? Bir türlü çözemedik. Futbolcular cukkayı götürürken, biz yenilen, puan kaybeden takımlarımız için kendimizi boş yere kahır ettik de onlar gece yarılarına kadar diskolarda eğlendiler, umurlarında bile olmadı bazı şeyler...

Kupon biriktirip de gazetelerden ansiklopedi alınca bilgi ve kültür sahibi olacağımızı zannettik. Televizyonlarda güzel konuşanları ya da tartışma programlarını izlemek ile entelektüel olunacağı safsatasına kendimizi inandırmaya çalıştık... Oysa ki bilgi ve kültür yolunun, emek, sabır ve çalışkanlık isteyen bir yol olduğunu aklımıza hiç getiremedik...

Yeteri kadar sınavlara hazırlanmamış/hazırlanamamış bir öğrencinin okunmuş suyu içince ya da okunmuş pirinci ağzına atınca şakır şakır sınavlarını vereceğini, başarı kazanacağını zannettik. Sonuçlar gelince hiç de öyle olmadığının acı gerçeği yüzümüzde okka gibi patladı... Özetle kavramların içini boşaltmak için çok çaba sarf ettik...

Ruh sağlığı bozuk olanlara hemen deli yaftasını yapıştırırız. Oysa ki nasıl kalbi hasta olan kardiyologa gidiyorsa, nasıl ki gözü bozuk olan göz doktoruna gidiyorsa, ruhu hasta olan ya da işinden, eşinden dolayı ruhu sıkılan insanda ruh doktoruna gidiyor doğal olarak. Bunun hiç ayıplanacak bir tarafı yok. Gelişmiş toplumlarda insanların büyük bir kısmı hasta olsalar da, olmasalar da hiç yüksünmeden psikolojik yardımlar almaktadır. Psikiyatr ya da psikologlara ''Deli Doktoru'' yakıştırması hiç hoş olmadığı gibi, haksız da bir nitelendirmedir...

İçi boşaltılmaya çalışılan diğer önemli bir kavram aile ve hane kavramı. Televizyon kanallarında yüzlerce dizi var. Hem devlet televizyonlarında hem de özel kanallarda aile dizisi diyebileceğiniz kaç tane dizi var? Ben pek göremiyorum. İçlerinde hiç bir İslami motif ya da Müslümanlık ile çağrışım yapan hiç veri yok. Ne birbirleri ile selamlaşırken, ne bir namaz kılan insan görüyorsunuz, ne besmele ile bir işe başlama... Aldatma, içki, sigara ise gırla gidiyor... Velhasılı gerçek İslam Toplumunda ki ailelerin televizyonlarda anlatıldığı gibi olmadığı gün gibi aşikar...

Mezhepleri din zannettik, oysa Kur'anın ''Hep birden sımsıkı Allah'ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini de hatırlayın ki, siz birbirinize düşman iken, kalplerinizi kaynaştırdı da Onun nimeti sayesinde kardeş oluverdiniz.'' ayetinin tecellisini bir türlü yerine getiremedik... ''OKU'' dedi Rahman ve Rahim olan Allah, onu bile anlayamadık veya yanlış anladık. Anlasaydık, okusaydık, hem Kur'anı hem de başka başka okunacakları bu gün İslam Dünyası da bu durumda olmazdı kesinlikle...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sizi de Beşikteyeken Kerttiler mi
Biyolojik Çöp Olmayın
Kıroloji Biliminin İncelikleri
Gerçekleri Tarih Yazar Tarihide
Sıkıyor ve Yoruyor Bu İnsanlar Bizi
Ey Türk Esnaf ve Zanaatkârı
Bu Devirde Ne Kaldı
Yapmayın İnsanı Yalnızlaştırmayın
Zahmetli İşler Bunlar
Bu Yazıda Dayak Yerleştirme Bulunmaktadır

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bilgisayar Oyunlarının Gerçek Amacı
Ramazan Kolisi ve Volisi
Karalahana Çorbası Gururumuzdur
Sosyal Medya Fenamenleri
Dünyada ki Bütün Karışıklıklar Emperyalizme Yarar
İnsanları Yazalım Biraz
Bekle Bizi Mars Sıra Sende
Sam Amcaya Popomla Gülüyorum
Kamera Şakası Şaklabanlıkları
Nolcek Bu Fenerbahçenin Hali

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bağışlayın Bizi [Şiir]
Bir Papatyaya [Şiir]
Babam Eve Her Döndüğünde [Şiir]
O Zamanda Bir Leştiniz [Şiir]
İlahi Adalet Bu Mutlak Gerçekleşecek [Şiir]
Gökyüzü [Şiir]
Hiç Tanımadığım Çocuklar [Şiir]
Bu Kadar mı [Şiir]
Melek Halamın Evi [Şiir]
Ben Uyurken Oldu Bunlar [Şiir]


Ahmet Zeytinci kimdir?

1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.