Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
“Noolur burada etme, hayır ortam müsait değil :)” diye henüz tamamını edemediğim ısrarımın önüne barikat kurdu...Ortası müsait değilmiş.........Benim de kenarlarım tadilatta...Artık neremin kenarı sen tahmin et, ben söylemiyim...Şimdiden soğudum zaten senden, üşüdüm, bir titreme , bir tiksinme geldi bana...hayır konuşmayacağım ..Beni terk etmeye gelmiş buraya.. gitmeye gelmiş..........Gitmeye gelmiş.....gitme.. ye... ye.. ye... ye gelmiş..miş..miş..miş.......İç sesim yankı yaptı, dış sesimden hala bir icraat yok .. ”Bak seni terk etmiş gibi olmiiiim ama yürütemiyorum daha fazla :(“ ... Tabii hata bende... Kapağını açık bıraktım ben bu ilişkinin.. Heyecanı kaçtı.. Hayır şimdi ağlasam olmaz..İmamın ab dest suyu gibi oldu göz yaşlarım...hayır konuşmayacağım.. “Ben çay almaya gidiyorum ..sen de ister misin?” "........................" “Kenan bey çay alır mıydınız?” Şirketin çaycısı Hatice..Dünyaya sevgi ve çay dağıtmaya gelmiş sevimli bir insan...Ama cümleleri hiçbir zaman “şimdiki zamanla “barışık değildir bu kadının ..”çay alırMIYDINIZ ,peçete isterMİYDİNİZ, buyurmazMIYDINIZ ....vs.” ya da ben şirkete girdiğimden beri bu şekilde..öncesini bilmiyoruz.. Tek şimdiki zamanlı sözü “günaydın” oluyor sabahları..kaldı ki bu sözün de az önceki tabirden bakıldığında, zamanı yok ... Hatice’nin şimdiki zamanı yok....-dili geçmiş zamanların yenilmez,içilmez, ele avuca sığmaz çaycısı Hatice ....Kafası odamın içinde, boynundan aşağısı kapının diğer tarafında ...ama bir bütün olarak düşünürsek kırk beş yıldır yeryüzünde Hatice... “Alırdım Hatcecim ..” güzel oluyor Hatice’den çay almak.. –dili geçmiş zamanda konuşuyoruz onunla aynı zamanda çay içiriyor bana...Ben çayı şekersiz içerim, Hatice‘nin –dili’nden bal damlar ...Gerçi bazen abartıyoruz biz bu durumu..Hani korkuyorum çoğu zaman, şirketin tuvaletinde cesedimi bulacaklar ..” aşırı dozda çaydan “ tuvalet köşelerinde can vereceğim.. ama yok.. Hatice’nin –dili geçmiş zamanı kurtarır beni...geçmişte ölünmez ki.... "....................." “....Geldim.. ee konuşmayacak mısın?” “Hayır!” Haasskk...! Faka bastım.. Konuştum! ".............................." Genel Koordinatörle yapılan özel konuşma işe yaramadı ..Elimdeki tasarımın Pazartesi gününe yetişmesi gerek..Bunalım; bilgisayar ekranımın arkasındaki lacivert koltuğa oturmuş durumda.. Birbirimizin açığını kolluyoruz.. Ben mi ona gireceğim o mu bana girecek...Sıkıntı bastı, izi kaldı ... Genel Koordinatörümüz Güneş Hanım.Tanrının güzellik ve zeka konusunda cömert davrandığı ancak taviz konusunda malzemeden çaldığı ileri bir teknoloji..Pentium 4 işlemcilerinden daha ileri bir teknoloji..Çünkü Pentium 4 işlemcili bir bilgisayarın o tasarımı pazartesi gününe yetiştirmesi tabiatına aykırı.Ama şirkette tabiat pencerelerimizin dışında kalan manzaradan başka bir şey değil..Yaktın beni Güneş Hanım, koruma faktörlü bronzlaştırıcım olmadığı bir anda savunmasız yakaladın beni ... Sabah “Güneşi” sidikliye değermiş... Sabah sabah daha Hatice’nin çayından önce o haşladın beni ... "................................" “ :))) Ne yapsak da kopamayız biliyorum.. Aslında bu biraz içimi rahatlatıyo benim Yani seninle yine arkadaş kalırız tahminimce... bizimkisi et ve tırnak olayı aslında ...." Et ve tırnak olayı haklısın... Ama seninki şeytan tırnağı hesabı ...yahu ne de pişkinsin.. Arkadaş markadaş kalamayız..Yok ben baya bir soğudum artık bu konuşmada bundan...Bitirsin diye bekliyorum..Arkadaş kalamayız.. Yani ben kalamam..ben giderim arkadaşlık kalır, dostlar beni hatırlasın; Aşık Veysel durumları ...ona lafım yok...falan filan yani... “Haklısın...dooru her bi dediğin....” “Tamam peki.. bak uzun konuşamıyorum dedim ya ortam müsait değil .. Ya bak benim bugünlerim biraz çarpık geçiyo ..Her şey kafama takılıp dengemi bozuyo sonra .. Düşmek istemiyorum...anlıyosun dimi..Şimdi bak bana söz ver ayrıldıktan sonra üzülmeyeceksin tamam mı? Yani ben ayrıldıktan sonra seni düşünmek istemiyorum...” "Küfür etseydin ..." “Şey yani öyle demek istemedim.. yaa..üff anlıyosun di mi?” Soğudum ben..soğudum buz gibi oldum ... "............................" “Kenan ya kaloriferler ne zaman çalışacakmış, ay dişlerim birbirine vurdu içeride” Xerrin; halkla ilişkiler soru(n)lusu ...Dünyadaki 28. yılı...Az evvel odama dalıp , bunalımın oturduğu koltuğa iniş yaptı (çakıldı) .. Çıkış vizesi alamadığından depresyonda mahsur kalmış.. Bunalım bir şey yapmaz ona.. Şükür ki bunalım artık onun bünyesinde...Reankarnasyona inanıyor..Ama reankarnasyon bunu kandırıyor..Aynı kelimelerle 180 değişik cümle kurma özelliğine sahip.. Kendini Bond kızı olmaya şartlandırmış.. Ama 22,4 litrede (normal ŞARTLAR altında) bu imkansız..Çünkü uzayda kapladığı alan 4 Bond kızı büyüklüğünde...Karma felsefesine inandığını düşünüyorum.. Gün içinde hep rejimde, ama geceleri buna karşılık olarak ölesiye yiyor..Ben sorusuna sesli cevap veremem çünkü tasarım Pazartesi gününe yetişecek..Konuşmaya başlarsa bu imkansız ..Biraz fettan, hafif kinayeli, orta derecede iyi niyetli, aşırı dozda bencil. “ Hıı Kenan? Bilgin var mı kaloriferler hakkında?” Alt dudağımı dışarı çıkarıp “bilmem” mimiği yapıyorum...Xerrin odadan “Geri döneceğim ..nihohahahaaaa” şeklinde korku filmi karakteri edasında çıkıyor ... ".................................." “Biliyorum sen güçlü bir insansın .. Hayal güçlü :)) ...Kim bilir bu ayrılık sana ne güzel işler yaptıracak. ..Yaratıcılığını körüklüyorum fena mı?” Ben bir yeri kaçırdım sanırım .. Yani bizimki dalga geçmeye başlamış... “:)) ayyh ne güldüm.. Birinden ayrılırken hiç bu kadar eğlenmemiştim....:))))” O HA! "............................." “A-umm rütütüt rütütüt tüü..A-um dı rütütüt tüüü” Elmas Hanım..Bulgaristan’dan gelmiş..Creative ‘in güçlü sesi ... Türkçesini geliştirmeye çalışıyor.. Ragga Oktay’ı Türk Halk Müziği sanatçısı sanıyor.... En sevdiği şarkı şu anda koridorda söylediği (ona göre) uzun hava “A-umm rütütüt rütütüt tüü..A-ummmmm dı rütütüt tüüü....Ne haber kız Hatice , Kolay gelsin Kenan Bey..” gitti.. Bu kadardı..Elmas Hanım bu kadar.Bu kadar “yalın” bir insan..Bir de matematiği kötü, kaç yaşında olduğunu hesaplayamıyor..Biz de bilmiyoruz...Genç gibi ... Bu hızda gidersem tasarım yetişir Pazartesi gününe ..Üç sigara molasını es geçtim ..Son Kulvardayım..... ".............................." “Son bi sözün var mı Kenan ?” Kelime-i şahadet getirsem... “Yok..yani var...neden ayrıldığımızı tam olarak anlatmadın bana..ya da ben anlamadım..” “Yaa bak... "..............................." “Günaydın Kenan Bey, Çay alır mıydınız?” ... ”Ah be Hatce, hadi Tasarımı teslim etmeden önce içeyim şu çayını..İspanyoolll Çay Ocağında bir Hatce, çığlık çığlığa....” “Ay Kenan bey kikir kikir...” "............................" “Asıl neden şu ki....” “Evet?“ "............................." “Kenan bey?” , “Güneş Hanım, Günaydın!” ... “Hazırız değil mi?”..Dey be Sabah Güneşi .. Sidiklin sana kurban olsun .. “ Hazırız Güneş Hanım.. şimdi çıkıyorum odanıza” "............................" “Yaa keşke....:(((“ “Ya alt tarafı asıl nedeni söyleyeceksin.. tamam bitti..sadece, NEDEN?” "..................." “A-umm rütütüt rütütüt tüü..A-ummmmm dı rütütüt tüüü....Ne haber kız Hatice, Günaydın Kenan Bey..Bitirdiniz mi? “Bakacağız Elmas Hanım.. Olay bende bitmiyor ..“ ".................." “Ya Kenan olay sende bitmiyor .. ” “Kimde başladı o zaman onu söyle” “Ya bak.. benim için de kolay değil.. ya bilmiyorum..Belki senin ısrar ettiğin gibi buluşup yüz yüze konuşmalıydık ....,ama böylesi kolay olur sandım.” “İnternet diyaloguyla ilişki bitirmek adetin mi?” “yaa Ben..seni kendimden soğutmak için...hii annem geldi ..kapatmak zorundayım..Kenan bitti arama beni” ...OFFLINE "....................." “Günaydın Kenan!” Konuşacağım ulan kim tutar beni , Tasarımımı başarıyla bitirmişim...”Günaydın Xerrin” Eyvah.... "................" Soğudum ben ..çok fena soğudum ...laktik asit fermantasyonu...ölüm katılığı bu...... ".................." “Yaa Kenan bey Kaloriferler yanar mı bugün acaba...ay hep birlikte donuyoruz hani......”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kenan Kuli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |