..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




13 Nisan 2018
Bir Hikâyenin Tarihi Nesnel Verileri 4  
Bayram Kaya
Hâlbuki ki dinler içindeki her El, olup bitenle Güneş’i doğuda doğdurup, batıda batırır olmanın irade sahipliğiydi. Bunun aksini söyleyen bir El yoktur. Ama İbrahim İnanırlarına İllüzyonu böyle yapacaktı. Oysa İbrahim demeliydi ki " Bak doğuda doğan Güneş’i; benim Rabbim batıda doğduracak, doğuda da batıracak deyip olup bitene göre konuşan diğer El'ler hilafına kendi gerçekliğini ispat etmeliydi, demeniz de boşunadır.


:HDB:
Kodlama hayatın, doğanın, sosyo toplumun; anlama anlatım dili olan mana ilişkisinin temel şekli ve gerçeğidir. Put türü söylemle iletime olan sosyal bir kodlama zamanla birbirinden kopuk, bir biri üstüne birçok kodlamaları içerir. Süreç henüz tam anlamıyla kategori eden süreç durumunda değil.

İşte bugünkü tapıncak biçimli söylenen put kodlaması böyle bir anlama anlatım olmanın günümüzdeki mana sembol şeklidir. Put ilk kişisi sahiplik beratını; kolektiften vaz geçilen feragati kodlayan somut El mana tescilidir. Mana olan soyut mülk tescili söyleyişinin, kanıtla tescilidir.

Put beratla, kanıtla tescil, otoriter bir resmi merkezin berat olan patent tescilini yontu üzerinde kişi sureti olan oyması yapılan biçimle ilişikleyse, aleniyet kazandırılmasının somutluğudur. Böyle bir yontu sahipliği olmayanların, mal mülk ve irade sahiplik ehliyet tescili yoktur ve kişi de kendisini bu tür iyelik beyanlarıyla de açık edemez.

Köleci sistemle birlikte insanın hırsı, tamahı vardı. Köleler de, köle olma gerçekliğine karşın El ve El’in iradede bulunmasının köle üzerinde umut eden hayali bir gizli gölge yansıması vardı. Gerçeklerle bağı koparılan kişilere, aklınızın alamayacağı şekilde inandıramayacağınız bir şey yoktu.

El; kişileri kendi emek gücüne ve kolektif emek gücü olan toplumuna; emek gücü sahipliğine, yabancı kılmasıyla; kişileri gerçeklikten kopartmıştı. El’in kendisine vereceği malı mülkü hep umut ediyorlardı.

Konumuza dönersek. Kendisinden sonra yerine geçecek olan veliahtlar tamahı nedenle Nemrutlar kendilerinin hal edileceğini düşünüyordu. Nemrutlardaki bu kaygı etrafın dikkatinde kaçmayan bir deneyimdi. Nemrut ta bu kaygısını zamanla sırdaşı olan etrafına da anlatıyordu. Anlatılanların her biri her bir kişi ağzında duruma göre geleceğe anlatılan her türden bir hikâyeye kaynak olup çıkıyordu.

"Eğer bu sene krallığınızda doğacak bütün erkek çocuklarını öldürtürseniz, erkekler ve kadınların da bu yıl boyunca birbirlerine yakınlaşmalarını yasaklarsanız ve yasağın aksine hareket yapan herkesi asarsanız bu sorunu da çözersiniz" denen akıl vermeler her Ortadoğu Nemrut krallığında bilinirdi.

Bu türden çözüm, değil Urfa'da; orta doğunun tüm köleci ittifaklarında görülen kaygılarla Ta Mısır'da Musa’ya karşı firavun danışmanlarının da bir savıdır. Bu sav Akat’ta da Sargon’a karşı yine Akat kral danışmanları tarafından çözüm yöntemi olarak söylenmekle onlarca yerde onlarca kez sahnelenmişti.

Buradaki Nemrutluk, Sargon’luk, Firavunluk, İbrahimilik, Musalık vs. aslından kolektif belirimleri illüze edip; kolektif oluşu sahiplenmekle kolektif oluşun üzerini örten özel mülk sahipliğini ve oligarşiyi temsil eden süreçlerin El sahipliğinin adıdır. Böylece bu söylemler birçoktur. Asur da Akat ta birçok Sargonlar, birçok Nemrutlar, Birçok Firavun ve İbrahimlerin sembolizmidirler Daha sonraki dönemler içinde kişi adına dönüşen isim oluşlara göre, köleciliğin erken döneminde bunlar hiç bir zaman gerçek kişiler değildi. Tıpkı firavunlar gibi.

Hikâyemizde İbrahim birçok Put (El) heykeli kırdığına göre; Nemrut kendi El adı olan Nemrut tevhidi, olan mana anlayışı etrafında birçok El tevhidiydi. Oligarşin tevhidi panteon içinde sergileyecek kadar sentezleri gerçek kılmıştı.

Birçok put tescilli sahipliklerin ortam sentezi, birçok El’in bir araya gelen panteon birliği olduğu da put kıran İbrahim söyleminde çok açıktır. Bu tevhit içinde bir Nemrut ta Lugal El lugal Olmuş kişidir.

İbrahim kendi promosyonlu (özendirme yapıcı) ve kendi bonuslu El sahipliğinin putunu kırmıyordu. Rakibi olan karşı İbrahim dediğimiz Nemrutların sahiplik putunu kırıp; kırılan put yerine kendi El’inden olan beratla tapuyu kendi El’i üzerinde kendisine tescil ediyordu.

Çok sonraki anlatılar içinde "... Nemrut kendisine hükümdarlık bağışlamış El'i hakkında, İbrahim’le tartışandır". İbrahim Nemruda; " hayatı ve ölümü var eden benim Rabbimdir" diyordu. Bu mantığa göre tüm olup bitenler İbrahim’in El’ini işidir. Diğer El'ler doğruysa bunun aksini yapmalıydılar!

Nemrutta İbrahim’e “El Şadday dağlarını yaratan da benim Rabbim. Eğer sen de gerçeksen senin rabbin de El Şadday dağlarını yaratsın da görelim” demiş midir? Bilmiyoruz. Karşı hikâyeciler bunu söylemiyorlar. Bu tarz sözlere karşı kulaklarının üzerine yatıyorlar.

Yani hazır suyu içen İbrahim diyordu ki, “bak ben, bonuslu-promosyonlu rabbimin yarattığı suyu içiyorum. Siz de doğruysanız, sizin Rabbiniz de suyu yaratsın da için bakalım” diyordu? İllüzyon bu kadar basitti. Kişiyi gerçeklikten koparıp, inandırmak bu kadar basitti.

Böyle bir süreç varsa bunun doğrusu şöyle olmalıydı. Hikâye anlatan mantığa göre Nemrut Güneş’i rab saymıştı. İbrahim de ona; “Bak senin Rabbim dediğin Güneş’i, benim rabbim batıda doğdurup doğuda batırıyor. Sen doğrulardan olsaydın bu böyle olmazdı” demesi gerekirdi değil mi? Ne gezer.

Hep derim El mana anlayışında ve yayılışında mantık aranmaz. Zaten inşa şekli mantıklı değil. Mantığa aykırıdır. Elmantığı size göre değildir. Siz El mantığına göresinizdir. Dışınızda verili bir dünyaya hep böyle olagelen bir dünyaya “bu benim” demekle gerçekle aklınız arasına illüzyonu sokmuştur. Gerçekle bağınız kesilmiş şekildeki, illüzyon, büyü ve etki sözlerle İnanacaktınız.

Hâlbuki ki dinler içindeki her El, olup bitenle Güneş’i doğuda doğdurup, batıda batırır olmanın irade sahipliğiydi. Bunun aksini söyleyen bir El yoktur. Ama İbrahim İnanırlarına İllüzyonu böyle yapacaktı. Oysa İbrahim demeliydi ki " Bak doğuda doğan Güneş’i; benim Rabbim batıda doğduracak, doğuda da batıracak deyip olup bitene göre konuşan diğer El'ler hilafına kendi gerçekliğini ispat etmeliydi, demeniz de boşunadır.

Baştan beri söylüyorum El mantığı muvazaalıdır. Muvazaası meşru ve doğru olmadığı için söylemleri de meşru olmayan bu muvazaayı doğrultmaya çalışmasından öte; bir başka yanlış olmakla; Güneş'i falan yerde doğdurmak gibi söylemler içinde de doğru oluş aranmaz.

Böyle olunca Doğuda Güneş'i doğdurup, Batıda Güneş'i batırtan da elbette hikâyecimiz olan tarafla, İbrahim'in Rabbi olacaktı. Nemrut’a kala kala Güneş’i Kuzeyde doğdurup Güneyde batırmak işi kalıyordu. Ne kadar kolay değil mi? Olası mı?

Kolektifin üretim gücüne ve kolektifin mal varlığına; kolektifin sahipliği olan mülküne sahip çıkıp "benim" diyen El’e elbette ki Doğuda doğup, batıda batan Güneş'e de; “bunu ben yaptırıyorum demesi”, pek uygun düşerdi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Anlamak Gerek 26
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15
Anlamak Gerek 38

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]
Değmeyin İşte [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Bayram Kaya, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.