Dilerim, tüm yaşamınız boyunca yaşarsınız. -Swift |
|
||||||||||
|
-Arkadaaaaaaaaaşlar, kime diyorum, ne anlatıyorum, ne konuşuyorum ben burada size, siz adam olmayacak mısınız, siz akıllanmayacak mısınız ha, kendinize deli muamelesi yapmayın. Siizzzzlerrrrrrr aklı az çalışan adamlarsınız sadece anladınız mı; aklı az çalışan. Biz burada neye uğraşıyoruz, aklınız biraz daha fazla çalışsında, dışarı çıkınca zorluk çekmeyin diye değil mi? O arada, sırada duran delilerden biri hemen lafa girer... -Mazhar'cım Osman'cım, ben bu koğuşun en akıllısıyım ama bana deli muamelesi yapıyor arkadaşlar. Tavla da hepinizi yeniyom, erkek tavlası oynarken, oyunu kız tavlasına çeviriyom, sonra tekrar erkek tavlasına döndürüyom, ilginç fikirlerim var, ara da memleketi kurtarıyom, elimden alıyorlar memleketi bir daha kurtarıyom, eski başbakanlardan birinin taklidini yapıyom Osmanım Mazharım daha ne ossun... Mazhar Osman elleri arkasında, demin konuşan Dördüncü Napolyon lakaplı deliye yaklaşarak -Sen sus biz delileri konuşuyoruz, sen buranın en akıllısısın zaten Dördüncü Napolyon, seninle sonra konuşalım bu konuları... Dördüncü Napolyon lakaplı deli başını öne eğer ve susar.. Mazhar Osman tekrar lafı alır, cümleyi uzatarak başlar yine... -Arkadaşlaaaaaar''Deli deliyi görünce çomağını saklarmış'' hani nerede siz neden saklamıyorsunuz birbirinizi görünce çomaklarınızı bakayım.''Hacı hacıyı Mekke'de deli deliyi dakkada bulur''derler. Maşşallah bakıyorum dakkada birbirinizi buluyorsunuz... Arada gülüşmeler olur. Mazhar Osman ayağını sertçe yere vurarak... -Susun bakayım!!! ben deminden beri ne anlatıyorum? Sıra ona gelmiştir. Arkadaşlarının Zıbırtniye dediği deli lafa girer bu seferde... -Mazhar kardeş aramıza bir tane baş seçelim, hepimizin sorunlarını o toplasın sana iletsin. Bir sürü proplemlerimiz var. Örnek mi istiyon dolu. Sabah bir kere herkes solundan kalkıyor, bundan sonra sağdan kalkılsın, kalktıktan sonrada fazla esniyor bütün arkadaşlar fazla esnemesinler, ayrıca çoraplar kokuyor, dişlerimizi sağdan sola doğru fırçalıyoruz, bundan sonra soldan sağa ve aşşağıdan yukarıya doğruda fırçalayalım, çay içerken çayları hhhüp diye hüpürdetmeyelim ve yine ayriyetten yönetim körebe ve uzun eşşek ve dahi kukalı saklambaç oynamamıza izin vermiyor, stresimizi atmamız için bunları oynamamız lazım, kafaya takılan hunilerin standartı olmasın istiyoruz herkes istediği büyüklükte ki huniyi takabilsin. Kağıt oyunlarında ki papazların sakallarını da bi zahmet kestirsinler, kızları evlendirsinler, valeleri de ne yaparlarsa yapsınlar. Yemek yerken ağzını şapırdatmak bir gün serbest bir gün yasak olsun. Ayağımıza giydiğimiz terliklerin biri değişik öbürü değişik olursa kimse bize kızmasın...Seçimlerde oy kullanalım bizim oylarımız üç oy sayılsın... Karşısındakini sakin sakin dinleyen Mazhar Osman elini çenesine götürerek bir iki hmmm yaptıktan sonra Zıbırtniye ve diğer delilere dönerek -Tamam lan Zıbırtniye bu dediklerinin hepsi makul istekler, hepsini kendi insiyatifimi kullanarak halledeceğim, hiç şüphen olmasın şimdiden olmuş bil... Daha sonra deliler hep beraber Mazhar Osman önde diğerleri arkada televizyon izlemeye salona geçtiler... O sırada televizyonda kısa boylu beyaz saçlı bir adam konuşma yapıyordu ve şuna benzer cümleler kuruyordu... -Ben önce bu milletin yüzde altmışbeşine aptal dedim, lafımı geri alıyorum, yanılmışım aslında bu milletin yüzde doksanbeşi aptalmış, içlerinde yüzde beş akıllı ya çıkar ya çıkmaz... Televizyon seyrederken delilerden biri lafa girer. -Oh be!!! Sadece aptal biz değilmişiz, bak dışardakilerin de hepsi aptalmış ollum... Birden bir alkış kopar salonda kısa boylu beyaz saçlı adama... Mazhar Osman lafa girer tekrar - O ne dediyse doğrudur lan deliler... Bir iki dakka geçmeden hepsi birden ayağa kalkar. Doktor Müfit bey girer içeri aniden, Mazhar Osman'a dönerek.. -Len İsmail yine Mazhar Osman kılığına girdin değil mi, uzaktan sizleri izliyordum, inkar etme gördüm...Ortalığı kırıp geçirdin yine, çok mu meraklısın lan Mazhar Osman kılığına girmeye, tedavi ettin mi bari üç beş tanesini anlat bakalım hele? İsmail azıcık mahçup bir vaziyette başını hafifçe öne eğerek -Yok be Müfit Hocam, bunların benim elimde tedavisi imkansız imkansız, anca sen bir şeyler yaparsan buradan teskere alırlar, oda çok düşük ihtimal...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |