İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Hastane Caddesinin belki çok kullanılmaktan belki de yüreklerindeki yükten yorulmuş ve yuvalarından oynamış, her adımda yürek yorgunluğunu kusan kaldırım taşları; çiçekçisiyle, simitçisiyle,eldiven şapka satıcısıyla, patikçiyle,yarabantı satıcısıyla, hijyenik pedcilerle,... kırıtan güne, kırıtan gülümseyişle başlamışlardı. İki kişilik blok cüsseli bir adam, kaldırımın caddeye inen uç kısmında sırtını caddeye dönüp, bir eliyle ceketini havaya kaldırmış öylece duruyor ve "satılık ceket, satılı ceket, satılık ceket,..." diye avuç dolusu bağırıyordu. Sesinde yerkabuğunun çıngırak sesi kadar derin bir acı vardı.Yaklaştığımda adamın son derece temiz ve düzgün giyimli olduğunu farkettim. Havaya kaldırdığı ceketi üzerindeki haki renkli kaşmir yelek ve pantolonunun takımıydı. Ancak zenginlerin alabildikleri türden.Çok yeni görünüyordu.Gelen geçen herkes hayretler içinde dönüp dönüp tekrar tekrar bakıyordu. Her çevrilen baştan fırlayan farklı sözler havada çarpışıyordu. Kimi şaşkın, kimi acıyarak, kimi vurdumduymaz tavırlarda bir adama bir de haykırışa bakıyordu.Ama herkes bakıyordu. Oracıkta kendiliğinden bir kalabalık oluşuverdi. On dakika kadar izledim. Yanımda sadece otobüs parası vardı. Keşke dedim cekete teklif edebileceğim kadar param olsaydı. Bir adamı ceketini satmaya kadar vardıran ne olabilirdi? Aklıma hemen yakınlarından birinin hastanede olduğu, acil ilaç gerektiği ya da masrafları ödeyemeyip, hastaneden çıkartamadığı gibi yüzlerce düşünce beynimde uçuştu. Ya da yaşamın onurunda açtığı yaraların verdiği acıya dayanamayıp bu biçimde öç alıyor olmalıydı.Yaşam koşullarının giderek güçleştiği günümüzde çaresizlik savaşında onurlarımızı kemire kemire tükettiğimiz içi boşaltılmış bedenlerimizle daha ne kadar yaşayabilecektik... Herhangi bir yerel yayın organına haber vermeyi geçirdim ki her şey on dakika içinde olup bitti. Birdenbire iki gün önce gördüğüm kırmızı bereli ihtiyar belirdi kalabalık arasında. İhtiyar koyu gri görünümlü idi baştan aşağı ve beyazımsı kısa sakallarını hatırlıyorum bir de... Narçiçeği kırmızısı bere ile onun takımı olan atkı giymişti... Hani şu çarşıda pazarda, vitrinde camekanda, seyyarda tezgahta, her yerde satılan, pek çok rengi olan (genellikle pelüş görünümlü) ve hanımlar daha çok da genç kızlar için yapılmış olanlardan...Birdenbire Oğuz Atay’ın kadın mantosu satın alıp giyen ve herkes onunla alay ederken aslında toplumla onun alay ettiği “Beyaz Mantolu Adam” ı hatırlattı bana. İhtiyar bunu neden giymişti bilemiyorum. Narçiçeğini seviyor olabilirdi. Ya da ilgi çekmek için, kim bilir belki de üşümüştü ve torunununkini giyivermişti dışarı çıkarken. Bu arada adamın renk körü olma ihtimali de vardı. Belki de yaşına, değer yargılarına, normallere,...vs her şeye bir kerecik olsun meydan okumak istemişti...Böyle düşünmek beni rahatlattı. Birkaç saniye içinde görebildiğim kadarıyla aynı kalabalık içindeki herkes yüzünde alaysı bir ifadeyle başını çevirip tekrar bakıyordu. Adam bir elinde kulpundan kavradığı küçük fermuarlı çantası, ağzında yanan sigarası ile kalabalığı yarmaya çalışıyordu.Çoğunluğun bakışlarında bir anormale bakış seziliyordu. İri cüsseli adama acıyarak bakan gözler birdenbire duygu değiştirip alaysı bir kimliğe bürünüyordu.Değişken bakışların ruhumda açtığı yaralara yamalar dikmeye çalışırken; İri cüsseli adamın yanına yaklaştı ihtiyar ve ceketi kaça satacağını sordu. Adam kırkmilyon dedi. Cüzdanını çıkardı, parayı ödedi ve ceketi alıp elinde şöyle bir evirip çevirdikten sonra satıcıya geri verdi. Bunu siz giyin dedi. Benim ceketim var, nasıl olsa bu bana büyük gelir. Ve belirdiği hızla kalabalığa karışıp yok oldu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Zeliha DEMİREL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |