Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Çok güzel 2 yılım geçti burada. Diyebilirim ki öğretmenliği burada sevdim, burada öğrendim. Öğrenciler, çok saygılı, mahcup ve çalışkan idiler. Köy halkı da öğretmenlere karşı saygı duyuyor ve bizleri seviyorlardı. Mehmetçik halkı, yeşili çok seven bir kesimdi. Bu nedenle evler, hep çiçeklerle bezenmiş, ağaçlar alabildiğince dikilmiş cennetten bir köşe denebilecek kadar yeşillendirilmişti. Köy, hala öyle. Yemyeşil ve doğal güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Melih Yıldız da o yıllarda küçük bir öğrencimdi. Aile terbiyesini çok iyi almış, saygılı, efendi ve çalışkan bir öğrenciydi. Yıllar sonra Melih Yıldız, öğretmen oldu. Eğitim ordusuna katıldı. Yeşili, çiçekleri ve ağaçları o da çok severdi. Bu sevgiyi öğrencilerine de aşılıyordu. Doğa sevgisi, insanda mutlaka var olmalıydı. Doğayı sevmeyen kendisini de sevemezdi zira… Geçen gün sosyal medyada Galatya Köyü sayfasında hazırlanmış bir haber gördüm. Haberde “Bölgemizin değerli isimlerinden Melih Yıldız Hoca’dan Mehmetçik Belediye Yönetimine Büyük Tepki! Evinin karşısına ve yanlarına fidanlar ektiğini ancak belediyenin bu fidanları katlettiğini resimlerle sosyal medyada paylaştı. YORUM DEĞERLİ HALKIMIZIN !” yer alıyordu. Haberin doğruluğu için Melih Hoca’yı aradım. “Nedir bu durum?” diye sordum. Anlattı: “Bizim mahallemizin yolu, sağlı sollu çam ağaçları ekili. Kuruyanları kestiler. Yerine ağaç dikeceklerdi. Aylarca bekledim. Kimse yerine ağaç dikmeyince ben de 2 nar, 1 tane de yenidünya fidanı diktim. Bu ağaçlar ezilmesin diye de etrafını parke taşlar ördüm. Ben, okulda görev yaparken geldiler. Ağaçların yol güvenliğine tehlike oluşturacağını söylediler. Bana süre de vermediler. Konuşmamızdan yarım saat sonra gidip şiroyla fidanların olduğu yeri dümdüz ettiler. Fidanları da taşları da yok ettiler. Oysa bana zaman verilseydi, en azından parke taşlarını kurtarabilirdim. Fidanları söküp daha uygun başka bir yere ekebilirdim. Kaldı ki parke taşları bile ortalama yoldan yarım metre dışarıda. Bir tehlike arz edeceğini sanmıyorum. Ama belediye bu yolu tercih etti. Ağaçlar, kökünden sökülmüş. Madem öyle, ağaçlar sökülüp başka bir yere dikilemez miydi? Bu ağaçların yerinde zaten çam ağacı vardı. Mehmetçik’te birçok yerde yolların durumu içler acısı. Oralardan her geçtiğimizde can güvenliğimiz tehlikeye giriyor. Normalde yol ile bağlantısı dahi olmayan ağaçlar mı tehlike oluşturuyor? Ağaçlar, her ülkenin akciğeridir. Bu ağaçları sökmeniz, bu vatanı ne kadar benimsediğinize örnek teşkil ediyor kanaatindeyim. Suçumuz, ağaç dikip vatanımıza sahip çıkmaksa ömrümün sonuna dek, bu vatana sahip çıkıp bu suçu gururla işleyeceğim.” Melih Hoca’yı dinledikten sonra, bu işte bir kasıt var mı diye düşünmeye başladım. Zira, masumane dikilen 2 nar ağacı ve 1 yenidünya fidanını tehlike arz ediyor diye sökmek hangi akla uygun bir davranıştır? Hangi akıl ve hangi mantık bunu yapmayı emreder? Bildiğim kadarıyla Belediye dahi olsa dikili ağaçlara zarar veremez. Hele de fidan veya yeşil ise Kaymakamlığa ve Orman Dairesi Müdürlüğü’ne başvurmadan, oradan izin almadan onlara dokunamaz. Çünkü ağaçlarımız, ülkemizin milli gelirleridir. Bunlara dokunanlar da yasal suç işlemiş olurlar. Belediye, bu fidanları sökerken Orman Dairesi’ne başvurdu mu? Müdürlüğe bilgi vererek ve yerinde göstererek tehlike arz ettiğini ispat edip izin aldı mı? Eğer, izin almadan bu fidanlara zarar verdiyse belediye bir doğa cinayeti işlemiş demektir. Bu da bir suçtur. Geçen dönemde Mehmetçik’te bir bayrak krizi yaşanmıştı. Bir önceki Belediye Başkanının girişimleriyle ve Güvenlik Komutanlığı’nın yardımları ile Mehmetçik’te Ay-Yıldız Tepe olarak adlandırılan yere büyük boylarda bayraklar dikilmişti. Bayrakların maliyetinin bahane edilmesiyle, bu bayrakların sadece Tören günleri asılması düşüncesi ortaya atıldı. Bu da halkın tepkilerine yol açtı. Melih Yıldız da bu konuda kendi düşüncelerini sosyal medyadaki hesabında paylaştı. “Acaba, bu düşünceler için intikam mı alınmak istendi de Melih Yıldız’ın ektiği fidanlar acımasızca söküldü?” demekten kendini alamıyor insan… Gelen yoğun tepkiler üzerine Sn. Belediye başkanı “Bayrakları asmakta kullanılan mekanizmanın bozuk olduğunu ve tamir edilince bayrakların tekrar asılacağını” belirtti. Bu süreç 3 ay kadar bayraksız olarak geçildi. Nihayetinde bayraklar yerine asıldı. Şimdi de bu fidanların yerine dikilmesi en doğru olan değil mi?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |