..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




4 Haziran 2015
Yeni Bir Hareket: "Yeni Doğuş Hareketi"  
Hakan Yozcu
Türkiye’nin birçok bölgesinden gelen bu vatandaşlar çok da organize olmayan bir şekilde alelade olarak Kıbrıs’ın çeşitli yerlerine yerleştiler. Amaç, nüfusu fazlalaştırmak ve gelen bu insanları yerli halkla bütünleştirmek olduğu için çok da büyük vasıf aranmadı. Özellikle gelen kesim, kırsal kesim insanlarıydı. Okuma oranı çok da yüksek değildi. Gelen insanlarımız yeni bir umut ve yeni bir yaşam anlayışı içerisinde Kıbrıs’a geldiler. Memleketlerinde öldüklerinde bir mezar yerleri dahi olmayan, maddi olarak hiç bir imkânı bulunmayan, dar gelirlinin de ötesinde yoksul denecek vatandaşlar getirildi veya geldi...


:AGIH:

     1974 Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’den “Tarım İş Gücü” statüsü altında elemanlar getirildi. Bunlar daha sonra Yavru Vatan Kıbrıs’ı vatan edinmek, yurt edinmek, burada tutunmak, kökleşmek ve Türk nüfusunun artması için yasal bir şekilde vatandaş oldular.
     Türkiye’nin birçok bölgesinden gelen bu vatandaşlar çok da organize olmayan bir şekilde alelade olarak Kıbrıs’ın çeşitli yerlerine yerleştiler.
     Amaç, nüfusu fazlalaştırmak ve gelen bu insanları yerli halkla bütünleştirmek olduğu için çok da büyük vasıf aranmadı. Özellikle gelen kesim, kırsal kesim insanlarıydı. Okuma oranı çok da yüksek değildi. Gelen insanlarımız yeni bir umut ve yeni bir yaşam anlayışı içerisinde Kıbrıs’a geldiler.
     Memleketlerinde öldüklerinde bir mezar yerleri dahi olmayan, maddi olarak hiç bir imkânı bulunmayan, dar gelirlinin de ötesinde yoksul denecek vatandaşlar getirildi veya geldi...
     Bu kişilere, ev, tarla, bahçe, hayvan verildi… Önceleri kişi başına küçük bir aylık ve yeteri kadar erzak da verildi. Çok uzun süre olmasa da birkaç yıl içinde bu anlayış devam etti.
Savaştan yeni çıkan Kıbrıs Türkü ise yokluğu ve açlığı görmüştü. Ezayı, cefayı, baskıyı ve zulmü iyi tanıyordu.
Her iki kesim için de yeni bir hayat başladı. Farklı kültürlere sahip olan, yaşama biçimleri tamamen ayrı olan, birbirlerini hiç tanımayan bu insanlar, aynı ortamda yaşamaya başladılar. Önceleri her şey yolunda gibi göründüyse de aradaki kültür farklılığı çeşitli çatışmalara yol açtı.
     
     Bu kültür farklılığı ister istemez “Kıbrıslı-Türkiyeli” kavgasını ortaya çıkardı. Görünüşte bunu hiç kimse kabul etmese de şuur altında ister istemez bu düşünce yer almıştı.
     İki kesim birbirini tanımak, yakınlaşmak yerine siyasilerin de bundan yararlanarak kendilerine rant elde etmeye çalışmalarından dolayı aradaki uçurum gittikçe büyüdü.
     Birbirlerine gidip gelmez oldular. Birbirlerinden alış veriş yapmaz oldular. Birbirlerinden mümkün mertebe kız alıp vermez oldular. Yerliler, gelen kesime “Karasakal”, “Türkiyalı” “Yerleşikler” demeye başladı. Neredeyse onları öcü gibi gördüler…
     Her defasında şu sözler söylendi: “Önceden, bizler kapımızı, penceremizi açık bırakırdık. Kimse bir şeyimizi çalmazdı. Türkiyalılar geldikten sonra kapımızı, penceremizi açamaz olduk.”
     Bu sözleri duyan kesim, dolayısıyla alındı. “Biz, hırsız değiliz” demeye başladı. Onlar da bu ülkenin şartlarına, gereklerine ve yasalarına harfiyen uymaya başladı. Fakat, burasının rahatlığı Türkiye’de bulunan ve yaşamlarını sırf hırsızlıkla, kap kaçla sürdüren kesimin ağzının suyunu akıttı. Onlar da sözde turizm amacıyla buraya geldi. Ve fakat kendileri için normal bir yaşam biçimi olan hırsızlık ister istemez boy gösterdi. Yakalanmadan çalıp çırpıp kaçtılar… Onlar yüzünden burada yaşayan masum Türkiyalılar suçlandılar. Hırsız olarak kabul edildiler…
     Oysa onlar da karşıydılar bu tür yasa dışı olaylara… Onlar da kapılarını, pencerelerini açık bırakıp, sorunsuzca yaşamak istiyorlardı. Onlar da karşıydılar, Türkiye’den kaçak olarak gelip burada çalışarak piyasayı düşüren ucuz işçilere… Onlar da karşıydı yapılan hırsızlık olaylarına… Çünkü onlar da insandılar…
     Neredeyse 40 yıldan fazla oldu. Bu durum aynı şekilde sürüp gitti ve gidiyor…
     Bu insanlar, kendilerini oldukları gibi göstermek istediler. Hırsız olmadıklarını, cani olmadıklarını, kendilerinin de burada kardeşlik duyguları içinde, yasalar çerçevesinde yaşamak istediklerini, hak ve hukuklarının korunmasını istediklerini söylediler…
     Bunun için siyasi partiler de kurdular… Önce “Birlik Partisi” altında bir parti kurdular. Sonra “Yeni Doğuş Partisi” adı altında bir parti kurdular. 3 vekille meclise de girdiler. Hatta Hükümete ortak oldular. Bakanlıklar aldılar. Yönetimde ilk defa söz sahibi oldular…
     Ama bu durum birilerine veya bazılarına batmış olacak ki çok gördüler… Ve her ne hikmetse hepsi tek tek kapandı veya kapatıldı…
     Siyasi parti olmayınca “Göçmenler Derneği” hayata geçirildi. Kısa sürede etkili olan bu dernek de göze battı. Ve bazı kurumlarca “Bu dernek zararlı. Bölücü anlayışa sahip. Bu derneği derhal kapatın” denildi. Bütün yardımlar kesildi. Etkinliği en aza indirildi. Bu gün sadece bir tabela derneği olarak kaldı.
Kurulan bu siyasi parti veya derneklerin amacı tek idi: “1974 sonrası KKTC’ye gelen TC’li vatandaşların buradaki hak ve hukuklarını korumak, onların da KKTC vatandaşı olduğunu kabul ederek her türlü yasal haklardan yararlanabilmelerini sağlamak.”
     Oysa yıllardır meclise doğru dürüst bir vekil bile sokamadılar. Bürokrasiden tam olarak yararlanamadılar. Yıllarca memurluklardan yararlanmadılar. Buna sebep olarak da “Üniversite mezunlarınız yok” denildi.
     Bu gün bu sorun da fazlasıyla aşıldı. Ama bakıldığında aynı anlayışın hala devam ettiğini görmemek mümkün değil.
     Sonra tekrar siyasi parti denemeleri yapıldı. “Yeni Parti” bunlardan biriydi. Tam umut olacak denirken, bir şekilde bu partinin de kapısına kilit vurduruldu…
     Kısaca, bu kesimin siyasileşmesine bir şekilde izin verilmedi…
     Bu gün bu ortamda yine bir ses duyduk… “Yeni Doğuş Hareketi”
     Prof Dr Erhan Arıklı Kıbrıs’ta yaşayan Türkiyelilerin uğradığı mağduriyetleri en aza indirmek amacıyla Yeni Doğuş Hareketi’nin kurulduğunu bildirdi.
Bildiride Kıbrıs Türk Halkının Yeni ve Eski demeden bir bütün olduğunu ve hareketin hepsini kucaklayacağını bildirdi. Çözüm sürecinde en çok etkilenecek olan kesimin Türkiye’den gelen göçmen vatandaşların olacağını belirten Arıklı, bu kesimin haklarının korunması gerektiğini belirtti.
Arıklı, Rumların bu vatandaşları kabul etmediklerini her fırsatta hepsinin gönderilmesi gerektiğini söylerken, Rum tarafında sonradan yapılan vatandaşların hiç gündeme getirilmediğini söyledi.
Arıklı, ‘sol tandanslı’ bir parti, dernek, kurum ve kuruluşlara işaret ederek, bu kesimlerin Rumlara kardeş gözüyle baktığını ancak “Yeni Kıbrıslılar” denen Türkiye kökenli kesime ve Türkiye’ye yaklaşımlarının son derece incitici olduğunu iddia etti. Arıklı, söz konusu ‘sol tandanslı’ kesimlerin, Türkiye kökenli KKTC yurttaşlarının kendilerini ‘öteki’ olarak hissetmesine neden olduğunu öne sürdü.
Arıklı, hükümetin vatandaşlık konusundaki tutumunu da eleştirerek “Mevcut yasalarda 5 yıllık çalışma iznine sahip herkese vatandaşlık hakkı verilirken, bu durum önce 10 yıla sonra 12 yıla çıkarılmış bu da yetmemiş, son hazırlanan yasa tasarısı ile bu sürenin 15 yıla çıkarılması hedeflenmektedir. Başta Güney Kıbrıs olmak üzere dünyanın hemen hemen hiçbir ülkesinde buna benzer bir “Vatandaşlık yasası” yoktur. Bellidir ki mevcut hükümet yeni vatandaşlık vermemek için manevra yapmaktadır.” dedi.
Arıklı şöyle devam etti: “Yıllardan beri bu ülkede yaşayan ve vatandaşlık bekleyen insanların yaşadığı ve veya yaşadığı psikolojik travmayı, bu tasarıyı hazırlayan politikacıların anlamasını beklemek ölü gözünden yaş beklemektir.
İşin acı tarafı bu yasa tasarısına karşı Mecliste ciddi bir muhalefet sergilenmediği gibi, bu kesimi temsilen Mecliste bulunan iki Milletvekilinden hiç biri ağzını açıp tek bir kelam bile etmemiştir.”
     Arıklı, Yeni Doğuş Hareketi’nin “Türkiyeli-Kıbrıslı” ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan ve KKTC kimliği taşıyan herkesin hak ve eşitliğini savunan bir hareket olacağını” belirtti.
Arıklı “Bu hareket, partiler üstü siyasi bir harekettir. Bünyesinde hemen hemen tüm siyasi partilerde aktif olarak görev yapan her kökenden vatandaşları barındırmaktadır.” dedi.
     Her siyasi parti, dernek veya oluşum mutlaka bir ihtiyaçtan meydan çıkar. Demek ki böyle bir oluşumun veya hareketin eksikliği ihtiyacı duyulmuş ve bu hareket hayata geçirilmiştir.
     Belki de birkaç yıl sonra kurulacak olan yeni bir siyasi partinin ilk adımıdır.
     Vatandaşı bölmeden, ayrımcılığa götürmeden, her tülü birlik ve beraberlik adımlarını destekliyoruz .
Hayırlı olsun demekle yetiniyoruz şimdilik…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
ve İlk Bölüm Yayınlandı
ve İlk Bölüm Yayınlandı
Beşik Gibi Sallandık
Olcay Kıraç İle Kıbrıs Sorunu
Adanalıyık Allah’ın Adamıyık
Ayhan Menteş Hoca’mızın Ardından
öğretmene Verilen Değer Her Şeye Değer
Hatay Gezisi
3. Dünya Savaşı mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi
"Bitemeyen Proje" Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
El Eder [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.