Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları'nın yığınla sorunu var. 15 yıldır salonsuz. Bu konuda kimse kılını kıpırdatmıyor. Tiyatrocuyum diyenler ancak basmakalıp sözlerle kendilerini göstermeye çalışıyorlar. Gerçekleri gören yok. “Salonumu istiyorum” diyen yok. Halkımız istesin yeter ki, olmayacak diye bir şey yok. Siyasileri zorlayan yok. “Hemen, şimdi salon isteriz” diyen yok. Susmakla olmaz bu iş. Yarım ağızla da olmaz... Sadece 27 Martlarda “salon” konusu dile getiriliyor ve ertesi günü unutuluyor. Peki, diğer günler salon sorunu gideriliyor mu? Sadece bu güne mi has bu sorun? Salonsuzluğu her gün dile getirin bakalım. O yazarlar, köşeyazarları, kendini tiyatro adamı diye nitelendirenler, iki oyun izlemekle eleştirmen kesilenler, neden gerçekleri dile getirmiyor? Bu kişiler, Hükümetlik yapan siyasileri, neden dürtmüyorlar? Ses getirici olaylar neden yapılmıyor? Sadece oturdukları yerden ahkam kesiyorlar.... Tabii netice fiyasko... Takmışlar kafalarını öğretmenlere... Tek söyledikleri şey, papağan gibi: "Tiyatroları öğretmenler yönetiyor." Başka bir bildikleri yok. Başka bir şey demiyorlar. Sen, bu anlayışla hareket edersen yönetir tabi. Sen, yasal düzenlemeye karşı gelmezsen, yanlış olan sisteme karşı gelmezsen, bu yönde yaptırıcı eylemler yapmazsan, tiyatrona sahip çıkmazsan, sırf televizyonlarda boy göstermek için çıkıp konuşursan, kurumların arasında ayrım yaparsan, herkesten önce Devlet Tiyatrolarını, sen hor görürsen olacağı bu... Sorarım size: “Kim gerçekte Devlet tiyatrolarına sahip çıkıyor?” “Kim, salonun yapılması için, sağlıklı bir bütçe ayrılması için çaba sarf ediyor?” “Kim konservatuvardan mezun olan yeni gençlerin alınması için uğraşıyor?”... Sözleşmeli bir personel almak için bile aylarca uğraşılıyor. Bir kişi alabilmek için en az 6 ay geçiyor aradan. Bürokrasimiz hantal çünkü. Haddinden fazla yavaş işliyor. Ama bunlara hiç ses çıkaran yok. Neymiş “öğretmen müdür oluyormuş.” Sen böyle yanlış ata binersen daha çok öğretmenler müdürlük yapar orada... Sen de her zamanki gibi aynı nakaratı okuyup durursun... İşin özü Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları sahipsiz kalıyor... Sen sahip çıkarsan, yasalar da çıkar, salon da yapılır, personel de alınır, bütçe de ayrılır… Bir de madalyonun öbür tarafından bakınız olaya…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |