Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Nâzım Hikmet Ran (15 Ocak 1902 – 3 Haziran 1963, daha çok Nâzım Hikmet olarak bilinen Türk şair, oyun yazarı, romancı, anı yazarı. "Romantik komünist"ve "romantik devrimci"olarak tanımlanır. Siyasi inançları yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir. Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nâzım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa ceza evlerinde 12 yılı aşkın süre yattı.1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal olundu. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır. 1925 yılından başlamak üzere şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa ceza evlerinde 12 yılı aşkın kaldı. Bursa ceza evinde kaldığı yılları anlatan Mavi Gözlü Dev adlı film 2007 yılında vizyona girmiştir. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ve öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurt dışına kaçtı. 17 Haziran 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha sonra da, eşi Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova'da yaşadı. Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı. Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır. Bu konuşmaların bir kısmı bugüne ulaşmıştır. Davaları 1925 Ankara İstiklal Mahkemesi Davası 1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası 1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası 1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1938 Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası 1938 Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa ceza evlerinde 12 yılı aşkın kaldı. Bursa ceza evinde uzun bir süre kalan nazım hikmet burada iken yazmış olduğu mektuplar ile dışarı ile bağlantısını sürekli canlı tutmuştur Bursa cez aevi eski binası Bursa nın Osmangazi ilçesi sınırları içinde yer alırdı . bu hapishanenin içerisi dışarıdan bakınca görülmeyecek şekilde yüksek duvarlar ile çevriliydi . Bende bu ceza evine 1980 senesinde bir tutukluyu ziyaret maksadı ile gittim ceza evinin doğu tarafından bir kapısı vardı ziyaretçilerden buradan içeri alınıyorlardı 12 eylül yeni olmuştu bizler ziyaret için gitmiştim kapının önünde uzun kuyruk oluşmuştu her zamanki gibi uzun bir kuyruk ismimizin okunmasını ve içeriye çağrılmayı beklerken on kadar asker ile birlikte bir yüzbaşı göründü yüzbaşı ceza evine doğru parelel bir şekilde sıralanmamızı istedi , emir verdi ve tüm askerler ellerinde tüfekler olduğu halde üzerimize koşmaya bayladılar silahların dipçikleriyle bizi ceza evinin duvarına doğru sürüklediler .hiçbir suçu olmayan ziyaretçilere keyfi bir şekilde asker müdahale etti. O gün orada bulunan tüm ziyaretçiler o yüzbaşıya bu yaptığı hareketten dolayı küfür etmişlerdir içlerinden eminim ben etmiştim çünkü evet ceza evinin dışında muamele böyleydi peki ya içerisi İçeride müthiş bir hiyerarşi vardı koğuş ağları hüküm sürüyordu , koğuşlar kalabalıktı en az elli kişi vardı bir koğuşta , can güvenliği hiç yoktu , insanlar öldürülüyordu , kumarlar oynanıyordu, haraçlar kesiliyordu . Çocuklar, kadınlar erkekler yetişkinler hepsi aynı yapının içindeydi Yıllar sonra Bursa da yayınlanan yerel bir dergide bu ceza evinin içeriden çekilmiş bir fotoğrafını gördüm ve şok oldum evet bursa ceza evinin daha önce bir kilise olduğunu bu fotoğraftan anladım evet burası bir kiliseydi ve kilise yani insanların inançları için toplandıkları bu güzel ve muhteşem bina boşaltılmış ve ceza evi haline getirilmişti. Osmanlının insanların inançlarına karışmadığı gayri Müslümanların ibadetine engel çıkarmadığı ibadethanelerine hoşgörülü olduğu anlatılıyordu ama ne yazık ki bu ibadethane bursa kapalı ceza evi olmuştu İşte bu ceza evinde kalmıştı nazım ve bu ceza evinde meydana gelen nazımın başından geçen bir hikayeyi nakletmek istiyorum. Nazım bursa ceza evinde yatmakta iken kendisine düzgün olarak para yatırılmaktadır parası gelmektedir bu sıralarda yanında bulunan bir kişide nazımın paralarından yararlanmak için bende komünistim hocam dermiş ve nazımın yanında yer alırmış, bir gün işler tersine dönmüş nazımın parası gelmemiş fakat sahte komüniste para gelmişti . 5 lira o zamanlar bu para iyi para imiş parası gelen adamda parası yokken yanında olduğu nazımdan ayrılmış , nazımda adama ne oldu paran gelin benden ayrıldın demiş adamda nazım ne yapacaktım tarzı şeyler söylemiş nazımda o zaman adama dönerek ben biliyordum zaten senin 5 paralık komünist olduğu demiş Evet nazım Hiçbir zaman beş paralık komünist olmadı o ceza evinde kaldığı zamanları hiç boşa geçirmedi hep çalıştı yılmadı özgün eserler verdi ceza evlerinde çok sevildi sayıldı . Daha sonra Prusya'ya gittiğinde ise hep vatan hasretini anlattı ve dünyanın sayılı muhalif yazarlarından biri oldu öldüğünde ise Anadolu'da bir köy mezarlığında gömülmek istediğini belirtiyordu dileği olmadı hala evet vatandaşlığa alındı ama mezarı hala Moskova'da .....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © suat engin yılmz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |