"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Eğitim, ileri toplumların en büyük değer verdiği ve asla vazgeçemedikleri bir olgudur. Çünkü toplumlar geleceklerini eğitim sayesinde kurar ve olgunlaştırırlar. Eğitim, insanın yaşamı süresince hiç bitmez. Her an devam eder, süreklidir. Aile içi eğitimi, çever eğitimi, okul eğitimi vs vs... Okul eğitiminde en önemli iki unsur öğretmen ve öğrencidir. Okullarda eğitim, öğretmenlere teslim edilir. Onlara güven tamdır. Öğretmen bilgisiyle, tecrübesiyle ve görüşleriyle öğrenciyi yoğurur. Ona şekil verir. Onu hayata, geleceğe hazırlar. Bunu yaparken öğretmen hep kendinden verir. Mum gibi erir. O, eridikçe öğrenci olgunlaşır, pişer ve kendini geleceğe hazırlar. Bunun için öğretmenlik en kutsal meslektir. Ulu önderimiz “Asker olmasaydım, öğretmen olurdum” demiştir. Ve topluma ilk öğretmenliği kendisi yapmıştır. Eskiden büyüklerimiz, çocuklarını okula yazdırırken, öğretmenlere güvenmişler ve onlara “Eti senin, kemiği benim” demişlerdir. Bu da öğretmenlerimize olan güvenin tam bir ifadesi olmuştur. 1 Nisan 2014 tarihinde Dipkarpaz Ortaokulu’nda bir öğretmenimize yönelik sopalı saldırı yapılmış. Ne kadar üzücü bir durum. Okul dışından birileri gelerek, okul içine izinsiz girmişler ve çocuklarının ihtimal abartarak anlattığı bir olay üzerine öğretmeni sopalarla darp etmişler. Bu olayın suç olduğunu bir yana bırakın, öğretmene yapılan bir saygısızlıktır. Kendini bilmezliktir. Hadsizliktir. Konuşarak, anlaşarak çözüm yolu varken, sopalarla saldırmak doğru değildir. Çocuğu dinledikleri kadar öğretmeni de dinlemeleri gerekti oysa. En azından okul idaresine gidip durumu anlatmaları gerekiyordu. Soruşturup, araştırıp, gerçeğin su yüzüne çıkmasından sonra tepki göstermeleri gerekiyordu. Ama yine de sopalarla değil, hukuk yoluyla, yargı yoluyla hak aramaları gerekiyordu. Oysa kendileri hem avukat olmuşlar, hem yargıç olmuşlar ve cezayı kendi kafalarına göre vermişler. Bu cahillikten başka bir şey değildir. Bu anlayış asla kabul edilemez. Öğretmen sendikaları haklı olarak tepki gösterdiler bu olaya. Öğretmenlerin ve öğrencilerin savunmasız ve güvenlikten yoksun olduğunu belirttiler. “Okul alanları öğrencilerin ve öğretmenlerin dokunulmaz ve kamusal alanlardır. Kamusal alanlara yapılan saldırı ciddi ve topluma yapılan saldırı anlamını taşımaktadır.” dediler. Hukuk devletiyiz. Eminim ki polisimiz, Milli Eğitim Bakanlığımız bu olayı takip edecekler ve gerçek suçlular hak ettikleri cezayı alacaklardır. Okullarımız yol geçen hanı olmamalı. Neticede buraları dağ başı değil. Öğretmene biraz daha saygı diyoruz. Asabi vatandaşlarımızı da daha duyarlı olmaya, haklarını zorbalıkla değil, yasal olarak aramalarını, eğer mağdur duruma düştüklerine inanmışlarsa bunu hukuk ve yargı yoluyla çözmelerini salık veriyoruz. Eğitimi ve eğitimcilerimizi ucuza heba etmeyelim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |