"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Kaç kuşağın acısına, umarsızlığına benim kuşağımındakileri de ekleyerek… Cumhuriyet tarihinde, haramiliğin, vurgunun, talanın, rantın bu boyutları ve böylesine meşrulaştırıldığı, yüzsüzlüğün, pişkinliğin böylesine kabul gördüğü bir dönem görülmedi. Cinayet ve baskılarıyla… Gaz odalarına rahmet okutan kitlesel zehirlemelerle… Sayısı bilinmez vurgun ve talanlarla… Akla hayale sığmaz yöntemlerle yapılan hırsızlıklarla… Aklımızı, bilincimizi, hayatımızı sürekli geriye çeken ideolojileriyle… Yüzsüzlük, yalan ve pişkinliklerle donanmış bu diktatörlüğün, burnunu sürtmek, onu iyice geriletmekten başka çaremiz kalmadı artık. Gücümüz yetmediği için… Bu lanet sistemde, “Al birini, vur öbürüne” sonucuna varacağımızı bilerek, çaresizce… Onların sandıklarında, onların kurallarıyla oynamaya kendimizi bir kez daha mahkum ederek… Madem biz, sözden slogandan öte gidemiyoruz… Madem biz, birbirimizi yiyerek un ufak oluyoruz… Madem biz, haramilere karşı birlik olamıyoruz… Madem tartışarak politika üretmek yerine, birbirimizi etiketlemekle, dışlamakla, düşmanlaştırmakla uğraşmaya kararlıyız… Madem sol adına seçenek olarak ancak örtülü-açık işbirlikçiler çıkartıp onları kurtarıcı gibi görüyoruz… Madem artık, bazı yerlerde olduğu gibi “Lanet olsun!” diyerek, hırsıza karşı hırsızı desteklemek zorunda kalıyor, hırsızların çatışmasından medet umuyoruz. Varsın kalsın meydan haramilere… Şimdi bağırın istediğiniz kadar. “Revizyonist, reformist, teslimiyetçi, devletçi, Kemalist, falan filan” diye… Keşke etiketlerle değiştirebilseniz gerçeği, başım gözüm üstüne hakaretleriniz. O zaman, diz çöker, özür üstüne özür dilerim hepinizden. Ama gerçeğin sesinin yanında nasıl da cılız sizin sesiniz. Demek ki biz de böyle böyle öğreneceğiz, adalete, özgürlüğe, eşitliğe yürümenin yollarını. Yenilmeye doymak bilmeyen bir tutkunun esaretini kıra kıra... Ama biz görmesek de mutlaka yürünecek bu yol… Gençler aşıp gidecek ezberlerimizi… Önce şu saltanatı yıkalım, şımarıp da iyice kök salmasın da… Mutlaka yürünecek bu yol, mutlaka… 23.03.2014 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |