Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Sevgimizi ifade etmekte zorlanırız. Çoğu kez bin dereden su getiririz sevdamızı anlatmak için, değil mi? Ama Cemal Süreya kestirmeden ulaşmış sevdiğinin yüreğine.“Üşüdüysen söyle sevgilim,/ Seni bir kat daha seveyim…” diye sıcacık sarmış sarmalamış sözcüklerle sevdiğini. Şiir işte böyle bir şey…Kısa yoldan ulaşır şair sevdiğinin gönlüne. Kısacası şiir insan yüreğinin özüdür. * Bir de öyküsel tadı alırız şiir yolculuğunda. Bakın Roger Caillois nasıl ulaşır insanların yüreklerine: “…New York’un Brooklyn Köprüsü’nde dilenen bir kör dilenci varmış. Köprüden gelip geçenlerden biri adamcağıza günlük gelirinin ne kadar olduğunu sormuş. Dilenci iki dolara zar zor ulaştığını söylemiş. Yabancı bunun üzerine kör dilencinin göğsünde taşıdığı ve sakatlığını belirten tabelayı almış, tersini çevirip üzerine bir şeyler yazdıktan sonra dilencinin boyuna asmış ve şöyle demiş: “Tabelaya gelirinizi arttıracak bir şeyler yazdım. Bir hafta sonra uğradığımda sonucu söylersiniz bana”. Dediği gibi bir hafta sonra gelmiş. Kör dilenci: “Bayım size nasıl teşekkür etsem azdır. Şimdi günde on-on beş kadar topluyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız?” demiş. “Çok basit, diye yanıtlamış adam, tabelanızda ‘Doğuştan kör’ yazıyordu, onun yerine ‘Bahar geliyor ama ben göremeyeceğim’ diye yazdım.” - Beni hala bir mıknatıs gibi içine çeken yukarıdaki öyküyü 2012 senesinde II. Edremit Belediyesi ve Edebiyat Galerisi Net Şiir Etkinliklerinde anlatmıştım. Şiiri en güzel nasıl anlatabilir insan? Fuzuli’nin, “…Her şey; sen olsun bu dünyada / Ve olmasın, sen olmayan dünya da. “ dizeleriyle acep şiirin iksirini içirsek sevgiliye tesir eder mi? Veya, Sabahattin Ali’nin sevdalısına özlemini bir türkü gibi yaktığını acaba kaç şair anımsar? “…Hey bir zaman bakıp bakıp Seyrine doyamadığım! Şimdi gurbette bırakıp Sesini duyamadığım! Evde kapanıp kaldın mı? Seyrana çıkıp güldün mü? Başkalarının oldun mu? ‘Benimsin!’ diyemediğim! “ - Can Yücel gibi cesurca haykırsak gönlümüzden geçenleri: “…“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden, avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmem.” Daha etkili olmaz mı? Veya Ümit Yaşar Oğuzcan gibi hüzünle çağlasak sevdanın kimliğini yitirenlere: “…Bir gün anlarsın hayal kurmayı; Beklemeyi, ümit etmeyi. Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi. Lanet edersin yaşadığına… Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın. O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden. Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın…” * Nedense şairler yaşatıyor, hissettiriyor bizlere aşkı da ayrılığın o buruk acısını da…Ulaşılmaz aşkların bitiminde ihanetle yüzleşip, yüzleştiriyor adeta bizi. Kimi zaman yüreğinin kabrine gömüyor sevdalısını…Acının en koyu rengini sağıyor, bir ressam gibi çiziyor şair, duygularının renklerini şiir tuvaline. Şu an bir şairin öyküsü aklıma takıldı,yazmadan geçemeyeceğim: “…Adamın biri aşık olur gün gelir sevdiği onu terk eder başka bir erkekle evlenir..Adam şaşkındır ve yüreğini şiirlerle anlatır. Zaman akıp gider, adam şair olur, kitap albüm vs. imza günü düzenlenir. Eski sevdiği kadının yaşadığı şehirdedir aşık…O bir zamanlar sevdiği kadın eşiyle gelmiş ona ‘merhaba, nasılsın?’ der. Şair bir an şaşkın durur ve ‘ tanıyamadım!’ der…Kadın bunu onuruna yediremez , ‘nasıl tanımazsın ben senin uğruna şiirler yazdığın kadınım, sayemde şair oldun!’ der. Şair yine gönle kestirmeden gidecektir,içinde öfkenin lavları öyle kızgındır ki, kendini zor tutar, bu kez akla koşar. Şu sözlerle yüreğe nişan alır: “Keramet sende olsaydı kolundaki adamda şair olurdu!” 21 Mart Dünya Şiir gününüzü kutlarken şiir yolculuğunda Nazım Hikmet olmazsa olmazlarımızdandır. Sizi bilmem ama ben yazımın finaline onunla ulaşacağım: Kadın ve erkeğin sevdasının kimliğini / farkındalıklarını bize öyle net ifade ediyor ki, Hatta, sevmenin utanılacak bir duygudan öte soyluluğunu kanıtlıyor şiir diliyle; “…Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmak ta Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil.. Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istersen dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahir’liğinden Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmak ta Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil…” * “Üşüdüysen söyle sevgilim, Seni bir kat daha seveyim…” Cemal Süreya gibi yüreğine sarılalım sevdiğimizin, hemde utanmadan, öylesine… 21 Mart Dünya Şiir gününüzü kutlarım. Hep baharı yaşasın, Şiirle ışısın gönlünüz… Sevgiyle kalın. Emine PİŞİREN-Edremit 21.03.2014
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |