"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bakımsız bayanlar… Yani tabiri caiz ise çirkin bayanlar… Erkeklerin onları fark etmeleri için, yarım kilo badana, oje, far, sürme ve birçok çeşit malzemeyi yüzlerini sürerek, adeta bakmamamız için fedakârlıklar gösteriyorlar. Yüzleri boya tutmayan sakallı ablalara, teyzelere ne demeli... DÜŞÜNSENİZE! Makyaj yaptıklarında sakalları, hatta bıyıkları nasıl ortaya çıkıyordur. Tabi teknoloji gelişmiş. Eskisi gibi mi? İplerle yüzün bütün gözeneklerini mayın tarlasına benzetirdiler. Şimdi lazer denilen kanser radyasyon cihazı çıkmış ta onları aldırıyorlar. Sanki kökleri yakılınca kılcal damarlar işlev görmeyecekler… Bırakın nevigasyon sistemini! Zaman, cilt kanseri yapma devri. Gerçi kanser riski değil! Ölüm riski de olsa bayanlar, makyajsız balkona bile çıkmazlar. Onu bırakın kenara da gece yattıklarında yeşil salatalığı yüzlerine sürmeleri cabası… Zaten o halde gece görürsem. – Öcü ya da içine şeytan kaçmış derim. Siz badana da yapsanız, gece rüyama da korku filminin başkahramanı da olsanız, cila da vursanız... Hatta! Ayakkabıya sürülen badem yağıda vursanız… O kelebek suyuna benzeyen yüzünüz güzelleşmez. Ama siz ne fenasınız. Erkeklere güzel görünmenin yolunu da bulmuşsunuz maşallah. Ne mi? KALÇA DA MİMİK… Yüzlerinde fayda bulamayan minik ve kocaman tipsizler… Dar pantolon ve kalçalarının çizgileri bacak arasında yarım ay şeklinde geçmesi… Ya da minik eteğin altında et rengi ince çorap… Hiç ince çorap giymeyende var. Tabi bacak tüyleri ağda, lazer veya makineyle almış ama… Tavuğun tüysüz hali gibi görünen baldırları, bir de ayak kasları… Tabi bunları yapmayan, ince zarif sıfır beden olan bayanlarda pek giymez. Neden mi? Çıta gibi bacaklara hangi erkek bakar. Ha… Tahtaya baktı. Ha… o bacaklara... Her neyse, konu dağılmadan toparlayayım. Pantolonla erkekleri tahrik edenler var. Bel üstü ile tahrik eden var. Güzelliklerini fark edemeyen bayanlar, bedenlerine saldırıyorlar. Uzun yıllar insan görmeyen bacaklar, kalçalar, cinsi kaldırım sapıklarına sergileniyorlar. Erkekler ne kadar çok laf atarlarsa o kadar hoşlarına gidiyorlar. Gören diyecek: Yiğidi öldür. Hakkını yeme! Anneler ne kız doğurmuş… Ne güzel bir kız. Bu algıda karmaşıklıktır. Yani karşı cinsin dikkatlerini bel altına çekerek, güzel görünmeleri… Güzel olmalarının sebebi yüzlerinin badanadan görünmemesinden değil! Bedenlerinin kışlık sabun gibi görünmeleridir. Bel üstüne takke takmayın ki sizi doyaca güzel görsünler. GÖGÜSTE SAHTE FAVORİLER Kırmızı tişörte ne güzel gider bayanlara… Biraz boğaz bölgeleri açık… diğer adıyla dekolte ve göğüs üstü görünecek şekilde erkeklere doğru göstermeleri. Ya da göğüsleri olmayan bayanların, peçete ile sutyen bırakarak dolgun gösteren bayanlara ne demeli? “Aha da yeliz benim ki daha büyük…” diyerek, erkekleri baştan çıkaran bayanlara söylüyorum. Altın suyuna da girseniz, denizde yedi yirmi dörtte yüzseniz veya zemzem suyunu da içseniz. Güzelliğiniz badana, boya, dar pantolon veya Dekolte elbiselerde giyseniz. “Güzelliğinizi fark etmediğiniz sürece, çirkinliğinizi padişah kraliçesi olarak görürsünüz.” Uzun lafın kısası: anlattıklarım bir kenara… Bayanların en büyük hatası, çirkin olduklarını düşündükleridir. Oysa… Boya vurmasalar, dar giyinip erkekleri kendilerine çekmezseler inanın en güzel hayat onların olur. Eleştiriye ve tartışmaya açık… Unutmayın! Güzelliğin sırrı kalbinizden geçer. Kalbiniz yağmur yağıp çamur olmuşsa, zamanı gelince zehirli bataklıkta güzelliğiniz yok olur. Bayanların bakımsızlığı bedene vurursa ne olur? İşte yukarıda ki gibi olur. :D Hikmetullah YETKİN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hikmetullah Yetkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |