Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Koltuk biraz sert birazda dikey… Olsun neticede gideceğimiz yer önemli… Araçta gürültü çıkmaya başlıyor. Anlaşılan dedikoduya ve sıkılmaya erken koyulmuşlar. Hemen yanımda kendimden ayırmadığım asırlık dostum ile ve yanında dostumun branşıyla sohbete koyuluyoruz. O arada gözüm artos dağına çarpıyor. Van Gevaş a uzaklığımız on iki kilo metre olmasına rağmen keklik kentinin dağını görebiliyorum. Araç gittikçe yakınlaşıyor ve arkasına bakmadan yoldan teğet geçiyor. Tekrar koyuluyoruz sohbetin matraklığını. Virajlar oldukça sivri ve haliyle aracın içindekiler kendilerini oldukça boğuyor. Anlaşılan arkadakilerin enselerine oldukça hızlı çökmüş ki bunaltıları poşet üstüne poşet değiştirmelerine yetiyor. Hali ile ortalık mısır unu kokmaya başlıyor. Bunlara aldırış etmeden yolumuza son demle devam ediyoruz. Hemen yan yolun sonunda sahilin görkemli gösterişi gözümüze çarpıyor. Van gölünün diğer başı bu olmalı ki güneşin açısını sahile vuruyor. Arkadaşlar arasında artışma çıkmaya başlıyor. “Van ile Tatvan arasında hangi ilçe bağlıdır?” Diye sorular yöneltiliyor. Cevaplar ister istemez olumsuz. Öyle böyle derken, Tatvan’ı geçiyoruz. Bildiğimiz üzere Tatvan Bitlis’in ilçesi olmasına rağmen çok gelişmiş. Bitlisin o görkemli minareleri ve kanal sonunda bütyani keyfi yapmak ayrı bir zevk olmalı ki tıka basa milletin o lokantaya akın ediyor. Şoför oldukça suratlı. Bizlerde heyecanla bekliyoruz Siirt’tin evliya dünyasını. Hayat şartları oldukça zor olan memleketten uzaklaşmak psikolojik olarak zevkli olmalı ki yüzümüz tebessümler doluyor. Sonunda siirte geliyoruz. Hali ile bende yazımı olay yerinde yazmaya yanayım. Şuan yazma saatim sıfır bir sıfır dokuz kırk sekiz saniyeden devam etmekteyim. Olay zamanında saatler on bir kırk beşi gösteriyor. Karnımızda kurtlar açlıktan bağırsağını çiğnemeye başladı başlayacak. Önce yemek planı yapıyoruz. Sonrada kalacak yerleri ayarlıyoruz. Sokak sokak gezmeye koyuluyoruz. Hali ile araçtan inince gej tavuklar gibi bir o yana bir buyana savruluyoruz. Sokak sokak semt semt gezmeye koyuluyoruz. Tamam da bir genç yeni yapılmış evi tarihi ev olarak yutturduktan sonra semtlere başvurduk. Yemekler çok ucuz ve lakin çarpık kentleşme… hali ile yemekhaneyi zor oluyor. Hele şükür bulduk yemek yeme yerini. Genelde memlekette bol ekmek az yemek yiyenlerden olduğumuz için burada aç kalacağımız kesindi. Aha da dürümcüyü gördük ve hemen gidip kişi başı ketçabı bol, ekmek uçları kesilmemiş bol yağlı tavuk döner istiyoruz. Bakıyoruz ki birincisi bizi tatmin etmedi ve hemen garsonu çağırarak aynısından bir adet daha istiyoruz. Burada da büryan ve türbeleri popüler… Nasip olmuyor büryan yani. Emek yedikten sonra etrafı koleşan etme zamanı…. Şükür söylüyoruz. Biz doyduk. Ne de olsa aç karınla aklımız bataryayla bile zor çalışıyor. Bu aç kalanlar ne yapıyorlar acaba? Kafamızda soru işaretlerini kaldırdıktan sonra etrafı çöp götürdüğünü ve köyden şehre dönmediğini görüyoruz. Belediye başkanı kim diye soruyoruz? Falan söylüyorlar… Bizde “Maşallah” Allah’tan bu dur bu olmasaydı buranın halini düşünemiyoruz. Dedikten sonra İstanbullu andıran sokakları geçmeye devam ediyoruz. Birkaç poz alıyoruz ki kanıtımız olsun. Asıl bizi merak içinde bırakan ermişler yani Alimler şehri… Saat oldukça ilerliyor ve bizler hızlı adımlarla karmaşık olarak görünen şehirden kaçak taksiciye atlayarak aydınlar ilçesi yani Tillo’ya doğru yola çıkıyoruz. Yine rampalar almış başını gidiyor. Merkez ile ilçe arasında sekiz kilo metre olmasına rağmen rampalar iyice çoğalıyor. Sekiz dakikalık yolu iki dakikada bitiriyoruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hikmetullah Yetkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |