Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Birimiz aşk şarkılarını dudak arasına nemlendirdik. Birimizde, sorunsuz geceleri sigara dumanı arasına bırakıp gönderdik. Şuan gecenin bir deminde sarhoş bir vaziyette seni düşünüyorum. Sana söyleyemediğim onca kelimeleri ve masanın yan ucunda yatık şekilde bıraktığım sayfaların ucuna bakakalıyorum. Seni sevmek, senin olmak ve senin için yaşamak. Onca seneyi geride bırakıyoruz, onca emekleri bir nefeste yok edip gidiyoruz. İşte şuan elimdeki sigarayla seni düşünüyorum. Olurda kapıdan içeri girersin! “Merhaba… Ben geldim” dersin. İşte o gecenin ilk hatırası ben olurum. Gerekince sana beni affetmen için yalvarırım. Biliyorum şuan yanımdasın! Belki de beni benden çok seviyorsun? Bana hıçkırıklı geceleri kulağıma fısıldıyorsun? “Seni seviyorum” söylüyorsun? Bir türlü sesini duyamıyorum. Bu hırçın vakitsiz bakışlarımla... Kalbim, sana sesleniyorum gizlice. Senin adını dokuyorum kâğıdın ilk başköşesine. Hafif kıvrımlı yapıyorum isminin başucunu. Ardından başlıyor sana anlatamadığım derin maziler. Bir gecenin ortasında sessiz mırıldanıyorum bana bahşettiğin şarkıların harflerini. Ardından geliyor uzun gözyaşları. Sana yazdığım satırların üstünü örtüyor bir an. Senin benim öfkemi örttüğün gibi… Art arda geliyor sessizlik. Gün batımını emsal ediyor bana bakan görkemli güzelliğin… Dokunaklı sevdalara boğuluyor yaşananlar. İşte bir gece seni yudumluyorum içime. Her yudumda seni özlüyorum öylece. Bazen haykırıyorum. Bazen de of çekerek, bekliyorum üstü kapalı sözcükleri. Senin gelmeni istiyorum. Bana bakmanı derince izlemeni… Bir sabah oluyor, ansızın kapalı yollarda bulursun. Yine Hindistan sokaklarında kalp ateşi yakılıyor, sende belki o ateşte beni bulursun diye. Nerde kaldığını ve neler yaptığını bir bile bilse bu sokaklar, cihatta zafer kazanırcasına aydınlıkla uyanır sabahlar. Gel de beraber gidelim Türkiye’nin herhangi kahvaltı salonuna. Beraber kahvaltı yapalım. Beraber bardağımızı yudumlayalım ilk fakirin sofrasında. Kendimize ayarlayalım bugünü. Özel isimler kullanalım. Bir birimizi incitmeden aşk şarkılarını söyleyelim dudaklarımızda. Mutluluğa dair tebessümle kalkalım yarına. Bir akşam vaktinde Anadolu’nun her hangi bir ilinde soluğumuzu alalım. Seninle ve senin kalbinle her kaleme imzamızı atalım. Yine sigaramın külüyle oynuyorum ve seni ağlamaklı gözlerle düşünüyorum. Bir gün şu arkamdaki kapıyı açarsın diye, bekliyorum bacağı kırık masayla. Hikmetullah Yetkin
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hikmetullah Yetkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |