Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
Söz konusu Malatya olunca; Fatma hanımın (Fatma Barbarosoğlu)’nun üç yazısını dikkatle okudum. Yazıyı okuyup bitirdikten sonra Fatma hanımın Malatya’da hissettiklerinin aynısını ben de onun ‘üç ayrı başlıklı’ yazısından hissettim. Anlaşılması için biraz açayım mı? Aslında hiç de havamda değilim; böyle bir yazıya cevap verme ya da (olumlu-olumsuz) tepki gösterme gibi yazı yazacak bir şevkim yok lakin söz konusu Malatya olunca… Evet, söz konusu Malatya olunca, -moralim bozuk da olsa -kendimi tutamıyor ‘Malatya ile dalga geçenlere karşı’ şehrime olan hatırşinaslık vefa duygularım kabarıp bir-iki kelam etme zorunluluğunu hissediyorum kendimden. Olayın daha net ve açık anlaşılması için; 10 Şubat 2014 tarihinde Malatya’ya gelen Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarlarından Fatma Barbarosoğlu’nun; “Kuru ayaz, bol güneş ve Malatya'da birkaç gün...” (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/kuru-ayaz-bol-gunes-ve-malatyada-birkac-gun/50236) başlıklı yazısı ve 12 Şubat 2014 tarihli; “Malatya'da Viyana usulü şnitzel...” (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/malatyada-viyana-usulu-snitzel/50269) başlıklı yazı ve 14 Şubat 2014 tarihli “Yazdıklarımın anlaşılmasını istiyorum, çok şey mi istiyorum?” (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/yazdiklarimin-anlasilmasini-istiyorum-cok-sey-mi-istiyorum/50307) başlıklı yazılarını okumak gerekiyor… Yazar hanım bir program için şehrimize/Malatya’mıza teşrif etmişler… “Kuru ayaz, bol güneş ve Malatya'da birkaç gün...”, sırf bu başlığa kalsa, her Malatyalı gibi beni de haliyle heyecanlandırdı Sayın Barbarosoğlu. “Okumakta olduğunuz satırları cömert güneş ışıkları ile aydınlık, kuru ayaz ile kavi bir kaç Malatya gününün akabinde yazıyorum.” şeklinde başlayan bir yazı insanı heyecanlandırmaz mı? Heyecanlandım ve yazıyı bir için su gibi okudum… Sonra… Yazar hanım, Malatya’da Fethi Gemuhluoğlu ile ilgili bir etkinliğe katılmak için davet edilmiş ki, Fethi Gemuhluoğlu Malatya’nın bir değeri… Kendi ifadesiyle; “Her şehre bir insandan varılır ve her şehir bir kaç insanın mihmandarlığında mayalanır.” Bu yönüyle Fatma hanımın yazacaklarını merak etmiştim lakin… Hikâyeciliğiyle tanıdığım Fatma Barbarosoğlu’nun birinci yazısından Malatya’yı göremedim. İkinci yazısını bekledim, -iki gün aradan sonra- “Malatya'da Viyana usulü şnitzel...” başlıklı yazıyı devşirdi… Haydaaa… Mutfak kültürü ile 81 ilde parmakla gösterilen Malatya’mız meğer Fatma hanıma ne yedirmiş; “Viyana usulü şnitzel” Emin olun Malatya mutfağında böyle bir menü yok, Fatma hanıma kim ve nerede bunu yedirmişse… Yani valilik tarafından Malatya’mıza davet edilen ve “Kuru ayaz, bol güneş ve Malatya'da birkaç gün...” başlıklı yazısıyla (bakalım usta bir hikâyeci Malatya’mızı nasıl tasvir eder) düşüncesiyle bizleri heyecanlandıran Fatma Barbarosoğlu’nun ikinci yazısından da Malatya’yı göremedim. Sanırım o da kendisini anlamadığımızın farkına varmış olacak ki; “Yazdıklarımın anlaşılmasını istiyorum, çok şey mi istiyorum?” başlıklı üçüncü yazısını kaleme aldı… “Malatya'nın yemekleri tadıldı. Malatya Valisi Sayın Vasip Şahin Malatya mutfağını hoş bir sohbet eşliğinde misafirleri için bilinir kıldı.” cümleyi okuyunca gayrı ihtiyarı mahalli bir lehçe ile; “eeeh!” dedim ve okumaya devam ettim. “Beş Konaklar bölgesindeki Malatya Evi Malatya mutfağını sadece yemek değil yaşam kültürü olarak da gayet güzel sunuyor. Gidildi görüldü, etkilenildi, Malatya usulü tarhana çorbasına hayran kalındı. Alabilmek, yapabilmek için bütün imkânlar seferber edildi. O halde niye mi Malatya'da Viyana usulü şnitzel başlıklı bir yazı yazdım?” O halde neden yazdın Fatma Hanım? Hem Malatya’da o kadar anlatılacak çok şey varken neden Malatya'da Viyana usulü şnitzel başlıklı bir yazı yazdın? Senin gibi naif bir kaleme kim yanlış yaptı ya da sana kim Malatya’yı yanlış gösterdi? Malatyalı bir yazar olarak kaleme aldığın her üç yazıda da Malatya’yı görmedim ben Fatma hanım. Ya Malatya’yı sana gereği gibi tanıtmadılar ya da sen Malatya’yı yanlış anlamışsın Fatma hanım. Hem yemeklerden çok Malatya’nın anlatılacak başka yönleri varken sen ne diye Viyana usulü şnitzel’le gündeme geldin ki? İnan bu senin şansızlığın, bu saatten sonra kaç yazı yazarsan yaz seni hep Viyana usulü şnitzel’le hatırlayacağız. Aslında kaale almayacaktım tüm bu olup bitenleri lakin Malatya söz konusu olunca…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |