Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
“Söz gerçeği yüceltmeli “ özdeyişi yazım dünyasında iyi bilinir.Ancak gerçekleri söylemek çoğu zaman yazanın gözünü zindanda açmasına yol açar. Bizim toplumumuzun gerçeği öğrenmesinden korkanlar yıllarca “anlamak” yerine “anmayı “uyguladılar. “Anmak” kelimesinin kökü olan “an”; zamanın bölünmeyen en kısa parçası olarak bilinir.”An” köküne getirilen ”mak” eki. Bir kişiyi anımsamak için yapılan törendir. “Anlamak” ise ;Kavramak ,her yönüyle algılamaktır.Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir duruma uygulayabilmektir. Karşımızdakinin ne söylediğini anlamak,iyi dinleyici olmaktan geçer.Dikkatli dinleme alışkanlığı ise küçük yaşlarda kazanılacak davranış biçimidir.İstendik davranış kazandırmak ancak eğitimle olur diye bilinir .Öğretimle olamaz. Oysa ezberci ,elemeci sistem”,anlamak” yerine “anmayı “koyduğunu hiç fark ettirmeden.Sinsice içten içe kuşakları bilimden,kültürden ve en önemlisi kendi tarihinden uzaklaştırdı. Anlamak için büyük emek sarf edilmesi gerekir.Anmak için ise en küçük bir zaman dilimi gerekir.Büyük Atatürk’ de törenlere sıkıştırılarak anılanlardandı… Biz millet olarak 1939’dan sonra Atatürk’ü sadece andık.Adeta gizli bir el onu anlamamızı istemiyordu…Tören Atatürkçülüğü dışında, kimse anlama ve kavramaya yönelmedi .Yönelen Muammer Aksoy,Ahmet Taner Kışlalı,Uğur Mumcu gibi aydınlar ise bu bedeli canlarıyla ödediler. Çanakkale Savaşını andık, Atatürk’ü andık,Cumhuriyet’in kuruluşunu andık,Lozan’ı andık.Tüm bunları anlamış olsaydık bu gün millet olarak yaşamsal önemdeki bu kavramları kaybetmekle yüz yüze kalır mıydık?Tarihimizle övündük ama kurduğumuz on altı devletin niçin yıkıldığını anlamadık. Teknolojiyi hemen alıp kullanmakla övündük.O teknolojinin nasıl yapıldığını hiç anlamadık.Müslümanlığımızla övündük ama “oku”Emrini anlamadık.Yedi düveli yendiğimizle övündük ama bu günkü emperyalizmi kavrayamadık.O emperyalistler ki o yenilgiyi hiç unutmadılar ve intikamını almak için her fırsatı değerlendirdiler.Eski emellerini allayıp pullayıp yeniden sundular. Bilim , sanat ve teknik ancak” anlamakla” ileriye taşınır.Toplumu ileriye taşıyabilecek bilim insanları, sanatçılar,düşünürler korkudan susmuşlarsa o toplumda gelecek belirsizleşir.Toplum karamsarlaşır. Umutlar tükenir. Hızlı çöküş başlar.Cehenneme çevrilen bu yerlerde mutsuzluk bunu yaratanları da etkileyecektir. Anadolu’ nun humanist hoşgörüsü anlamaya asla engel değildir.Yeter ki mutlak inancın kölesi olmasın insan.Düşüncenin önünde engel olacak güç yoktur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Medine Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |