Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
BİR DEMET KASIMPATI Sabah uykuya doymuş olmanın huzuruyla uyandım.Oğlumu uyandırdım.Çok güzel baharlardan kalma bir hava vardı.Kasım ayı olmasına rağmen, gökyüzü tertemiz mavilikler içinde,güneşe göz kırparak gülümsüyordu. Neşe içinde kahvaltımızı yaptık. _Oğlum:Anne bizim tarihçi Hülya Hanım ‘a bir gül almak istiyorum.Fakat nerede verebileceğim?Bilemiyorum. _Nasıl yani? anlamadım! dedim. _Oğlum:Sınıfta versem, arkadaşlarım “YAĞCI” diyecekler.Öğretmenler odasında versem,diğer öğretmenlerim kırılacak.Tümüne ayrı ayrı birer gül alsam harçlığım yetmeyecek.Bende yanıt olarak “çabucak giyinmesini” söyledim. Ben masayı toplarken oğlum söylene söylene odasına gitti “nereden çıkarırlar böylesi günleri “Zamanla yarıştığım için her zamanki telaş içinde oğlumun ne anlatmaya çalıştığını dinlememiştim. Her zaman oğlumla birlikte evden çıkıyordum.Onu,arabamla vapur iskelesine bırakıp, okula geliyordum.Oğlum,kendi okuluna vapurla geçiyordu. Arabayı uygun bir yere park ettim.Okula oldukça yakın bir yerde park yeri bulmuş olmamanın sevincini duyumsadım.Arabadaki eşyalarımı topladım.Çantamı aldım.Kapıları kontrol edip ,hızlıca okula yöneldim. Okula girerken,kapıda birkaç veliyle ,samimi bir şekilde şakalaşan öğretmen arkadaşların, ilişkilerini garipsedim.Çünkü, birkaç gün önceki mesleki toplantıda idare tarafından velilerle çok samimi olunmaması uyarısı yapılmıştı.Yanlarından”günaydın”diyerek geçip ,öğretmenler odasına gittim. Daha önce gelen öğretmen arkadaşlar,telaş içinde o günkü yapacakları derslerin meteryallerini hazırlamakla meşgullerdi.Zil çalınca evraklarını alan ,bahçedeki törene koşturmaya başladı. Tören esnasında; her öğretmen, gireceği sınıfın ,arkasında durmak zorundaydı.Öğretmenlerin telaşının nedeni bundandı. Tören sonrası,bir başka öğretmen arkadaşımın , sınıfına giderken, velisi ile çok samimi bir sohbet içinde bulunmasını gözlemlemek kendimi sorgulamama neden oldu.Acaba, ben velilerime soğuk mu davranıyordum? Sınıfta öğrencilerime özgürce davranabilmek için veliyle sınırları korumak düşüncesini, abartıyor muydum? Arkadaşlarımın son günlerdeki davranış değişikliklerini anlamlandırmakta zorlanıyordum. Bu düşüncelerle elimde evrak çantam,omzumda kendi çantam,elimde önceden hazırladığım karton, kavram haritaları ile sınıfa girdim. Elimdekileri öğretmen masasına bıraktım.Sınıf defterinden yoklama alırken,içeriye babası ile Cem girdi.Babası geç kaldıkları için özür diledi. Cem “R” harfini söyleyemiyordu.Bende söyletmek için ısrar etmiyordum.Zamanla düzeleceğine de ailesini ikna etmiştim.Cem’in babası paltosunu çıkarmasına yardım ederken,ben tekrar sınıf defterine eğildim.Yazmaya başladım. Cem elinde bir demet kasımpatıyı bana doğru uzattı.”Öyetmenler gününüz kutlu olsun öyetmenim”dedi.Bende onu öpüp teşekkür ederken, sınıf karıştı.”Bu gün öğretmenler günü değil ki akıllım!Daha iki gün sonra ha! ha! ha!”.Günleri karıştırdı öğretmenim”sesleri yükseldi. Cem hiç oralı olmadı.Ne mahcup ,ne de şaşkın bir hali vardı.Sırasına otururken”olsun öyetmen benim çiçek getiydiyimi bilecek ya”diye arkadaşlarının tepkisine aldırış etmeden gidip sırasına oturdu. Bütün sınıf gülüyordu.Cem’in babası paltosunu askıya asmakla meşguldü.Olanları duyuyordu. Ben hemen yerimden kalktım.Sınıfın Cem’in üzerine giderek alay etmelerine engel olmam gerektiği düşüncesindeydim. _Çocuklar zararı yok Cem bu günden kutlamış olsun .Bir şey fark etmez.Dedim. Cem benim sözlerimden kendine arka çıktığımı anlayınca”Öyetmenler gününde heykes çiçek getiyiyoy,benim getiydiğimi belki bilemezdi.”Diye arkadaşlarına cevap verdikten sonra bana döndü. “ Öyetmenim ben kıymızı gülleyi çok beyendim ama babam bu yetey onlay pahalı” dedi. Olanları duyan Cem’in babası kıpkırmızı bir yüzle,hiçbir şey demeden sınıftan kendisini dışarı zor attı. Cem’i kucakladım ,saçlarından öptüm.Biz büyüklerin günlerdir adlandıramadığım sahtekarlığını o çocuk saflığı ile ne güzel özetlemişti.Yalansız sevgiyi, çocukların gözlerinde görebilme şansını ,sık sık yakaladığım için, bu mesleğin her cefasına katlanılırdı.. İki gün sonra; öğretmenler odasında herkes olağan üstü neşeliydi.Yükte hafif pahada ağır ganimetler kimseye çaktırılmadan ,çantaya atılırken göz işaretiyle yakın arkadaşlara gösteriliyordu. Elleri çiçeklerle ,yolları dolduran öğretmenlerin arkasından, halk gülümseyen gözlerle bakıyordu.Çok değil, bundan otuz yıl önce ise,ne öğretmenler günü vardı, ne de arkasından gülünebilecek öğretmenler. Halk, nerede bir öğretmen görse, önünü düğmeler ayağa kalkardı.Bu saygının kaybolmasına, kimler, nasıl katkı koydu dersiniz?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Medine Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |